Gün ağarmadan yola düşüp Günireşi Geçidi’nde Ezidilerin kaçışını gördük
Haberi geceden aldık. Sabahın erken saatlerinde 3-4 bin kişilik bir Ezidi kafilesi gelecekti.
Gün ağarmadan yola düştük. Yol dediğim Şirit Yaylası... Birkaç hafta önce IŞİD katliamı başladığında, Ezidilerin sel gibi aktığı o dağ yolu fotoğrafını görmüşsünüzdür. Vahşetten kaçış güzergâhına dönüşen Günireşi Geçidi’ne gitmek için, işte o yayladan geçmelisiniz.
Biz de öyle yaptık. Belli bir noktaya kadar arabayla gittikten sonra, tabiat bize “dur” dedi; biz de durduk. Sonra ne oldu?
Kafiledeki engelli ve hastalar için Ezidileri boş katırlarla karşılamaya giden lise çağlarındaki köylülerin teklifiyle, kısacık bir süreliğine katıra bile bindik.
Sonrasında yürüdük.
Dağ, burada hayatı biçimlendiriyor. O yüzden katır da çok kıymetli bir hayvan. Şu sıralar Ezidiler için “fazla mesai” yapsalar da asıl görevleri ekonomi. “Kaçak” adıyla bilinen geleneksel sınır ticaretinde yük taşıyan genç bir katır, 7 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor.
Eziyetin izleri
Plastik bir kız çocuğu terliği, güzel duygularla örüldüğü belli bir mavi hırka, parçalanmış ayakkabılar, boş konserve kutuları...
Günireşi Geçidi’ne götüren engebeli patika boyunca, buradan önceki günlerde geçmiş Ezidilerin izlerine rastladık. Kâh ortalık yerde, kâh bir ceviz ağacının dibinde toza bulanmış bu eşyalar, Ezidilerin uğradığı eziyetin çok küçük bir kısmını yansıtıyordu.
On beş-yirmi dakika sonra da bu izlerin çok daha derinini yüz ifadelerinde, bitap yürüyüşlerinde taşıyan Ezidiler görünmeye başladı. Aşağıya doğru keskin dönüşlerle kıvrılan patikadan 40’ar 50’şer kişilik gruplar halinde iniyorlardı. Kucağında bebeği, hayli genç bir anne, olanca yorgunluğuna karşın hızlı adımlar atıyordu. Yanındaki erkek, yolun sonunda doktor olup olmadığını sordu... Ateşli ishalmiş.
Yedi gündür yoldalar 27 yaşındaki Samir Bekir, yedi gündür yolda olduklarını söylüyor. Geceleri arazide yatmışlar. Son akşam PKK’nin kontrol ettiği kampta konaklamışlar. Şengal’den kaçmadan önce bir şirkette çalışıyormuş. Nisan Harniş 40’larında bir kadın. Patikadan düzlüğe inen alanda nefes nefese... Duhok üzerinden gelmişler. “Bizim köyden 380 kişiyi götürdüler. Önlerine katıp silahla kovaladılar. Ne olduklarını bilmiyoruz” diyor. Kafilelerde erkek sayısı, hep kadın ve çocuklardan daha az. Savaş ya da ölüm seçeneklerinin dışında kalarak sınırı geçen bu az sayıdaki erkekten biri de İmad Casım.
‘Her şeyi gördü bu gözler’
Tıpkı dünkü ilköğretim okulunda konaklayan Ezidiler gibi, o da “Avrupa’ya gönderin bizi” diyor. Neden diyorum, neden Türkiye’de kalmak istemiyorsunuz?
“Çünkü” diyor, “biz çok kalabalığız, 500 bin kişiyiz. Hem de fakiriz. Türkiye zengin mi? 500 bin kişiyi Türkiye nasıl kaldırsın? Hem de Ezidiyiz. Ezidi olduğumuz için de istemezler belki. Avrupa bu yüzden sahip çıkar.”
Eliyle boyun kesme işareti yapıp, boğazından tuhaf bir ses çıkarırken, “Her şeyi gördü bu gözler, her şeyi” diyen adam, Şirit Yaylası’nda konuştuğum son Ezidi oldu.
Doğup büyüdüğü, yaşadığı topraklardan öldürüle öldürüle sürülen insanlarla daha neyi kadar konuşabilirsiniz? Hele ki onları bekleyen geleceğin hiç de iç açıcı olmadığına bu kadar güçlü tanıklık ederken...
İlgisizlik sürdükçe...
Yine de Günireşi Geçidi’nden dün gelen Ezidilerin, IŞİD’den kaçan son kafile olmadığı da apaçık ortada.
Vahşetten kaçış daha devam edecek. Bu açık gerçeğe karşın, sanki böyle bir trajedi yokmuşçasına davranmak, sadece Ezidileri değil, çok daha geniş bir alanı etkileyecek. Onların karşı karşıya kaldığı trajedi, daha çok ilgi gösterilmeyi fazlasıyla hak ediyor. Özellikle de uluslararası toplumu harekete geçirmeyi sağlayacak bir farkındalık yaratmanın önemi büyük.
Fakat devletin, özellikle de görsel medyanın bu ilgisizliği sürdükçe, Ezidi göçünün, bir köyün, birkaç il belediyesi ve gönüllülerin insani dayanışmasıyla taşınamayacak hale gelmesi, sanılandan daha yakın...
Bebek ateşli ishal, doktor var mı?
Yazarın Son Yazıları
Hoşça kalın
O fayansın talimatı kimden?
Bakan düzeyinde 2018’de biteceği açıklanmış ilk metro hattında işlerin planlandığı gibi gitmeyeceği, herhalde baştan belliydi ki, İETT yarım milyar TL’lik bir otobüsle taşıma ihalesini yapıverdi. Otobüsle taşıma seçeneği zorunluysa, özel taşımacılık şirketlerine kaynak aktarmak zorunlu muydu? Otobüsle taşıma işini İETT’nin organize edip gerçekleştirmesi daha mı pahalı olurdu?
‘Enflasyonla topyekûn mücadele’
Bankalara ne oluyor?
Tek hane hedefi
Boykot ve adanmışlık
Otağ Merkezi ve bütçe
Cevapsızlığın şiddeti
Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırası 81’inciliğe düştü. “Vergi Barışı” tebliği, uluslararası yükümlülükleri hiçe sayıp Türkiye’yi kara para aklayan ülkeler konumuna sokabilir. CHP’li Utku Çakırözer, yurtdışındaki paraların ülkeye transferini yapanların sorgulanmamasını sağlayan düzenlemeyle kimlerin korumaya alındığını sordu.
2019 bütçesinde KÖİ garantileri
Devletin dövizli sözleşmeleri
Türkiye kara para cenneti midir?
İstanbul metrolarının geleceği
Müteahhit kriterleri
3. Havalimanı’na nasıl gidilir
Matrah artırın, yoksa…
Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?
Tarım alanına santral yaparsanız
Tarım alanlarına Danıştay’dan destek
Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak Kanal İstanbul büyük bir rant yaratacak. Ancak Kanal İstanbul’un mühendisliği ne kadar mükemmel olursa olsun, çarpık kentleşmiş, betona boğulmuş, neredeyse her gün yeni bir felaket yaşayan ve deprem beklenen bir metropolde doğayla oynanacak. Giresun’da 82 yaşındaki Yusuf Topal, gittiği aile hekimliğinde doktorla tartıştı. Doktorun “beyaz kod” alarmı vermesi üzerine hastaneye gelen polisler, yaşlı vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınmasına tepki gösteren Topal’a polislerce biber gazı sıkılıp ters kelepçe takıldı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, Meclis’te milletvekillerini uyardı: “Bu projeyle İstanbul’da milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Güzergâh üzerindeki Sazlıdere Barajı yok edilecek. Hafriyatla ekolojik sistem değişecek, sular kirlenecek.”
Büyük ihalede itirazlar dinlendi
Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı
Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü
Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’
TCDD’nin mali yüküymüş!
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?
Torba teklif dönemi
‘Ses ve öfke’
Perhizler ve turşular
Madde 104 yokmuş gibi davranmak
1 numaralı kararname
Ucuz hayatlar
Kişiye özel elbise
‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi
‘Helalinden yüzde 31’
Yüksek enflasyonda dolarlı ihale
Sahip çıkma becerisi
Sonuna dek beklense ne olurdu?
Asıl sorudan kaçmak