Çiğdem Toker

Cerattepe’deki şirketokrasi

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Cerattepe’de, maden faaliyetine itiraz eden halkın direnişi sadece meşru değil, aynı zamanda yasal da.
Onayları alınmadan yaşam alanlarının ortadan kaldırılma tehdidine direnenler, başlangıcı 23 yıl öncesine uzanan bu kâbusun, hangi oyunlarla başlarına örüldüğünü gayet iyi biliyor.
Şüphesiz şirket de nelerin bilindiğini bildiği için, hedefe kilitlenmiş durumda.
Hükümet değişikliği olmadan sahaya girmek.
Bütün telaş, iki bakanlığın (Enerji ile Çevre) kendilerine sunduğu bürokratik olanakları, AKP henüz iktidardayken sonuna dek kullanmak.
Oyunlar” ve “imkânlar”ı tane tane anlatalım:
Sahanın gerçek ruhsat sahibi olan Özaltın İnşaat bu ruhsata, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 17 Şubat 2012’de yaptığı ihalede 97.6 milyon TL teklifle sahip oluyor.
Sonra da faaliyet hakkını, yaptığı rödovans sözleşmesiyle Cengiz’in sahibi olduğu Eti Bakır’a devrediyor.
Bu bir....
İkincisi, şirket madencilik faaliyeti için bu yola bakır diye çıkmış. Sonra hem bakır hem altın diye değiştirmiş.
Üçüncüsü, Rize İdare Mahkemesi bu faaliyete olanak sağlayacak olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği “ÇED olumlu” raporunu Kasım 2014’te iptal ediyor.
Ancak Doğu Eroğlu imzasıyla BirGün’de yayımlanan haberdeki kritik detayla öğrendik ki, Özaltın, mahkemenin gerekçeli kararını beklemeye gerek dahi duymadan Bakanlığa başvuruyor ve istediği “ÇED olumlu” raporu onayını genelgenin bir maddesinden faydalanarak tekrar alıyor.
Oysa mahkeme, faaliyetin o bölgede yapılamayacağını, yapılırsa yerel hayatın sona ereceğini söylüyor.
Sanki mahkeme böyle söylememiş gibi, Bakanlık, şirketin yer değişikliği filan öngörmeden hazırladığı ikinci “ÇED olumlu” raporunu onaylıyor.
Rol değişimine dikkat:
Sanki şirket, devlet yetkisi kullanan bir bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, onun altında, talebi yerine getirmekle mükellef bir kuruluş.
Özaltın’ın “yer değişikliği” gibi temel değişikliği yapmadan yenilediği ÇED başvurusu, üstelik mahkeme kararı dikkate alınmadan adeta talimat gibi işlem görüyor.
Rize İdare Mahkemesi’nin iptal ettiği “ÇED olumlu” raporunun yerine geçecek usulsüz ikinci raporun yolu hemen açılıyor.

Ne değişti?
Dahası da var.
Cerattepe’deki direnişin yasallığını; asıl bugünün konusu olan “ÇED olumlu” raporunun iptalini bir yana bırakıp, geriye gittiğimizde daha iyi görebiliyoruz.
Bundan yedi yıl önce, o bölgedeki iki ruhsat sahası, dönemin Kanadalı şirket ruhsatının mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine mühürlenerek kapatılmıştı.
İki gerekçeyle: İçme suyu kaynakları kirleneceği ve heyelan bölgesi olması gerekçeleriyle.
Peki, iki yılda ne değişti de AKP iktidarı, 24 Haziran 2010’da yürürlüğe giren Yeni Maden Kanunu’yla maden aramayı, ihale yoluyla ruhsatlandırmaya zemin sağladı?
Heyelan tehlikesi mi ortadan kalktı, su kaynaklarının kirlenme ihtimali mi?
Tabii ki iki tehlike de ortadan kalkmadı.
Değişen, başka bir şeydi:
Az sayıda şirketin, politik sistemi kontrol edebilecek güce erişmesi.
O şirketokrasi sonucudur ki, hepimizin çıkarlarını korumakla görevli bir bakanlık, halkın yaşam alanlarını gözeten yargı kararlarını umursamıyor, yasal bir zorunluluğu her duruma müsait lastik bir top gibi eğip bükebiliyor.
Şirketlerin politik sistemi neyin karşılığında kontrol edebildiği ise büyük bir sır olmalı...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları