‘Ben karşının gazetecisiyim’

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Hukuku hiçe sayan ve muhalif gazetecileri tek tek içeri atan iktidarın karşısında “Gazetecilik suç değildir” diye diklenmek için çok geç kaldık.
Bunu yıllar önce, sistem bizi cicili bicili oyuncaklarıyla kandırmadan ve avucunun içine almadan, daha en baştan yapacaktık.
Akıllı olacaktık, her türlü menfaatçı iktidarın karşısında dimdik duracaktık.
Önce kendi haklarımıza sahip çıkacaktık; ilkelerimizden ödün vermeyecektik; şatafata kanmayacaktık; yuları hiç kaptırmayacaktık.
Bizi yeni dünya düzeninin tetikçisi olarak kullanmasına izin vermeyecektik.
Gazetecilik bu ülkede bu açıdan bakıldığında bal gibi de suçtur.
Hem de çok ağır bir suçtur.
Gazeteciliğin suç olmadığını söylemek için, onun bugüne kadar hiçbir iktidara yaslanmamış olması gerekir.
Hiçbir menfaatın aracı olmamış olması gerekir.
Kendi haklarına ve hukukuna her koşulda sahip çıkmış olması gerekir.
Hukuku kişisel menfaatlarına karşı çıkanlar için silah olarak kullanan ve muhalifleri peş peşe içeri atan iktidarın işaret ettiği gibi değil...
Daha fenası, gücünü kendisini güçsüzleştirmeye kullandığı için...
Piyasa ekonomisinin maşası olmaya itiraz etmediği için...
Ekmek arası sucuk satar gibi, reklam arası haber yapmaktan gocunmadığı için...
Sistemin oyuncağı olduğu için...
İlkelerini kendisi bizzat kendisi çiğ çiğ yediği için...
Suçtur.
Neye sevineceğimizi, neye üzüleceğimizi, neyi tüketeceğimizi belletmek üzere yapılanmaya itiraz etmediği için suçtur.
Gazetecilik suçtur;
Çünkü gazetelerin sendikasızlaştırılmasına, buna direnenlerin işten atılmasına, örgütlenmekte ısrar edenlerin sektörde yok sayılmasına sessiz kalmıştır.
Gazetecilik suçtur;
Çünkü asgari ücret yerlerde sürünürken gazetecilere daha önce hiç almadıkları çok yüksek ücretler ödenmeye başlanmasını sorgulamadan kanıksamış, paralar ölçüsüzce yükselirken gazeteciliğin hızla alçalacağını umursamamıştır.
Gazetecilik suçtur;
Çünkü sistemin kendisini kedi yavrusu gibi ensesinden tutup köhne binalardan modern plazalara hoyratça taşımasının ardındaki niyete ses çıkarmamıştır.
Gazetecilik büyük suçtur.
Çünkü başka bir sektörde olsa hemen haber yapılacak adaletsizliklere, işten çıkarmalara, baskılara kendi sektörlerinde olduğu zaman ketumlaşmayı marifet saymıştır.
Eskiden soğan kokan basık yemekhanelerde, ne kadar yıkansa da hep yağlı kalan dört gözlü paslanmaz çelik servislerde yemek yerken, birden, şık garsonların hizmet ettiği, mönünün lüks restoranlardan geldiği porselen tabaklı, marka çatal bıçaklı yemekhanelere terfi etmeyi neye borçlu olabileceğini hiç sorgulamayan gazetecilik suçtur.
“Karşının gazetecisi” edasıyla ortalarda dolaşmayı ve mesleki değerler söz konusu olduğunda tabu yıkma maskesiyle ilke çiğnemeyi marifet sayan gazetecilik suçtur.
Bugünlerin zeminini hazırlayan yeni düzeni elbirliğiyle pohpohlaya pohpohlaya bu ülkeye en büyük kötülüğü herkesten önce yapan gazetecilik suçtur.
Gazetecilik suçtur ve gazeteciler de suçludur.
Gazeteciliğin iktidarlar ve sistem tarafından kullanılabilir hale gelmesine ödün veren gazetecilerin hepsi suçludur.
Sıklaşması gereken cepheleri gevşeten, üflediği liberalleşme rüzgârıyla akılları dağıtan, kıymetli ideolojik kimlikleri ve prensipleri küçümseyip çürümeye terk eden gazeteciler fena halde suçludur.
O gazeteciler...
Bunları yaparken muhtemelen bir suç işlediklerini hiç düşünmediler bile.
Hâlâ da düşünmüyorlar.
Çünkü genel olarak düşünmüyorlar; sadece yapıyorlar.
Sistem, gazetecileri bağımsızlık peşinde koşmamaya, fazla düşünmemeye ve kolay kandırılmaya sıkı sıkıya terbiyeledi.
Bizi de onlarla baş başa bırakarak çok fena lanetledi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları