Müjdat Gezen

Bel fıtığı

17 Nisan 2023 Pazartesi

Bizim toplumumuzda en sık görülen hastalıklardan biriymiş bel fıtığı. Yıllar önce beni de buldu ve hiç gitmedi. Geçen yaz, o salgın döneminde sağlık ocağına giderek on iğneyi her gün olmak zorunda kaldım. Yürümek iyi gelir diyorlar ya. Evde, evin içinde yürüyorum haliyle. Fakat kırk elli adım sonra ağrı başlıyor, yürümeyi engelliyor. O zaman dinleniyorum biraz. Sonra yeniden yürümeyi deniyorum. Bu konuda herkes bir öneride bulunuyor biliyorsunuz. Herkes doktordur ve herkesin ailesinde veya bir yakınında bel fıtığı vardır. Sağ olsunlar, hepsi tavsiyelerde bulunurlar. Ama acıyı, ağrıyı çeken sonunda bel fıtığı hastası olur. Kötü. Ama ne yaparsınız ki bunu çekmek zorundayız. Ameliyat yapmıyor doktor arkadaşlarım. Hastanede yattım. “Bununla arkadaş ol, ameliyat yok” dediler. Hem de sevdiğim kardeşim, bu işin uzmanı Azmi Hoca söyledi. Yattım üç dört gün, taburcu oldum. Azmi Hamzaoğlu’nun denetimine girdim. Başlıca yapmam gerekenleri anlattı. Hareket, yürüme. Yürüme meselesi canımı sıkıyor işte. Bir bu kadar daha yaşadığımı düşünsek...

İNANMA İSTEĞİ

1919. Mustafa Kemal Şişli’deki evine Kazım (Dirik) Paşa’yı davet eder. “Kazım Paşa, siz o bölgeyi iyi bilirsiniz. Samsun’dan başlamak istiyorum, ne dersiniz” diye sorar. Küçük Bandırma vapurunda Kazım Paşa da olacaktır. Marmara’da posta vapuru olarak çalışan vapur Karadeniz gibi bir açıklığı, fırtınası fazla denizde hiç sefere çıkmamıştır. Tekne İstanbul’dan hareket eder. Mustafa Kemal kaptana sorar: “Karadeniz’e hiç çıktın mı?” Kaptan tek kelimeyle yanıtlar: “İlk.” “Benim de” der Mustafa Kemal. Kazım Paşa, Cumhuriyetle birlikte İzmir’e vali olarak atanır. O sıralarda genç tiyatro sanatçısı Muammer Karaca İzmir’e turneye çıkar. Orada genç bir kız Muammer Karaca’ya gönlünü kaptırır. Muammer deli dolu bir tiyatro sanatçısı. Kızı kaçırır. Fakat kız Kazım Dirik Paşa’nın kızı Şükran Dirik’tir. Kazım Paşa peşlerine adamlarını salar. Araya Atatürk girer. Evlenirler Şükran Dirik ile Muammer Karaca. İstanbul’a yerleşirler. Muammer çapkındır. Bir gün Şükran Hanım’a bir haber gelir ki felaket. Muammer Karaca bir hanımla tiyatronun kulisindeki özel odasında birliktedir. Şükran Hanım hızla Muammer Karaca’nın bulunduğu oda kapısını açar. Yatakta bir hanım sanatçı ile Muammer Karaca. Şükran Hanım kapıyı vurduğu gibi çıkar. Muammer Karaca peşinden koşar: “Şükran bir dakika dur” der, “Sen ne zannettin?” “Neyi ne zannettim Muammer Bey, daha ne olacaktı?” “Prova da mı yapmayacağız Şükran?”

Bunları bana tiyatromun müdürü Şükran abla anlatmıştı. Gelecek oyunun provasıymış o sahne. Muammer ağabey demiş ki: “Gel oyunu seyret, bak bakalım o sahne var mı, yok mu?” Hemen Beliğ Selönü’ye (Muammer abinin oyunlarına sahne ve espri yazardı) öyle bir sahne yazdırmış. Şükran abla oyunu izlediğinde aynı mizansen var. Şükran abla bana, “Bak Müjdat, görüyorum ki sen yakında ünlü olacaksın. Çevrende pek çok genç güzel hanım bulunacak. Eğer başına böyle bir şey gelirse inkâr et. Benim hâlâ aklımın bir köşesinde acaba bir şey olmamış mıydı sorusu vardır. Çünkü Muammer Bey’e inanmak istiyordum” demişti. İkisi de nur içinde yatsın. Biri patronum, biri müdürümdü.

İMAR AFFI

Depremde yıkılan binaların yüzde 70’i son imar affından yararlanmış. O affı çıkaranlar çok dua alıyor olmalılar... Aftan kimler yararlandı acaba? Asıl amacı neydi? Hazine’de para kalmadığı için o af çıktı diyenler var. Yolunu bulanlar için çıktı diyenler var. Bir sürü laf dolaşıyor. Biz sonuca bakalım. Bunca can gitti mi gitti...

 ATATÜRK DİYOR Kİ:

“19 Mayıs 1919, İzmir’i işgal. 

Ben aynı günde İstanbul’u terk. 

O kara günde Karadeniz’de. 

Üç sene dört ay. 

10 Eylül 1922, bugün İzmir’deyim. 

Bugün Akdeniz’deyim.”

Bir rüya görmüş gibiyim...

Bu satırlar İlker Başbuğ’un son kitabı “İdealim: Çağdaş Türkiye”den. Başbuğ tüm kitaplarında olduğu gibi bu kitabına da çok emek verdi. Dostum, kardeşim, Atatürk konusunda çok araştırma yaptı yıllardır. Bir yapıtı oyunlaştırıldı ve benim tiyatromda sahnelendi. İlker Başbuğ o yıl “en iyi oyun yazarı ödülü” nü aldı... Emekli olduktan sonra boş oturmayanlara ben çok saygı duyuyorum. Hele konu Atatürk ise. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Elif 9 Aralık 2024
Hastaneler 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları