Dünya ilk defa “ortak düşman» gördü! Erol Manisalı üstadımızın geçen günkü yazının başlığı buydu. Dünyanın son bir ayının harika bir özetiydi bu başlık.
Bu korona patlamadan evvel dünyadaki duruma baktığınızda, her an bir 3. Dünya Harbi’nin çıkabileceği, bizim Suriye, Rusya, Amerika ve de sınırlarımızdaki tüm devletlerde başımızın dertte olduğu açıkça gözükmüyor muydu? Diken üzerinde ve sıkıntılarımız diz boyu değil miydi? Hele siyasilerimizin meclisteki o ölümüne kavgaları. Aman Allahım o ne çirkin, ne feci bir tabloydu!
Gelelim futbolumuza. Koronadan önce Süper Lig kulüplerimizin medyadaki savaşları had safhaya ulaşmış, saha içi ve dışındaki mücadeleleri centilmenlik sınırlarını çok aşmıştı. Ekonomik yönden ise hepsi çöküntüye uğramış hatta alt liglerimiz, amatörlerimiz de dahil olmak üzere ülkemiz, çapsız yabancı futbolcularla dolmuştu. Türk futbolunun öz kaynak düzeni ve alt yapısı tamamen bitmişti.
Allahıma ve Peygamberime yürekten inanan bir müslüman kardeşiniz ve ağabeyinizim. Rahmetli anacağımın ilkokula başlar başlamaz, “Oğlum, Ayetel Kürsi duası çok hayırlı bir duadır. Her imtihanından evvel ve başın sıkıştığında oku, sana muhakkak başarı getirecektir” diyerek öğrettiği dua, belleğimde ölene dek kalacaktır. Allah kullarını ayırt etmeden bu büyük derdi vererek onlara adeta, “Ey insanoğlu. Gittiğiniz yol yanlış, neyin kavgasını yapıyorsunuz? Ben size ne güzel nimetler verdim. Siz neden birbirinizi yiyerek ve bu nimetlerin değerini bilmiyorsunuz!” diye sorarken, kulüplere de sanki, “Ne bu savurganlık, bu paraları kazanmak kolay mı? Aklınızı başınıza alın” demek mi istedi acaba? Ne dersiniz?
Futbol adamları dışında iş adamlarının adeta oyuncağı haline gelen futbolumuzda, astronomik paralar vererek, sırf şampiyon olayım da şanım artsın diyen bir yönetim zihniyetinin sonuçlarının felaket olacağını, bu sayfalardan ben ve birkaç arkadaşım yıllardır yazmıyor muyuz? Yazıyoruz da ne değişiyordu? Koca bir hiç. Hani bir deyim vardır “Allahın tokadı yoktur” diye. Korona felaketinden sonra dünyada herkes can ve geçim derdine düştü.
Futbolumuz mu? Onda ise hiç ses seda yok. Olacağı da yok! Neden mi? Devletimiz dahi hemen bir Bilim Kurulu kurarak bu krizi en hasarsız yönetmeye çalışırken, ne sporumuzun, ne de TFF’nin bir Bilim Kurulu maalesef yok. Olmaz ve olamaz da.
Neden mi? Futbolun başına gelenler bu işleri o kadar iyi bildiklerini sanıyorlar ki, şöyle arkalarına bir yaslanıp düşünseler ve “Yahu biz kulüplerimizi hep batıran kişiler bir araya gelip federasyona yerleşmişiz. Türk futboluna nasıl bir faydamız dokunur ki! Gelin bu işi ehil ellere bırakalım” deseler, ufuktan bir güneş görünmez mi? Öylesine görünür ve de ülkeyi sağlıklı bir spor, futbol ortamı kaplar ki! Bu korona bir gün gidecek. Yüce Allahın verdiği bu büyük dersi tüm dünya ve ülke olarak her yönden, inşallah en iyi şekilde algılamış, dersimizi almış oluruz. Tüm milletime sağlıklar diliyorum. Allah hepimizi korusun.
