24 Ocak: Neoliberal 'Yık-Yap'ta 32 Yıl...
Mustafa Sönmez
Son Köşe Yazıları

24 Ocak: Neoliberal 'Yık-Yap'ta 32 Yıl...

25.01.2013 04:57
Güncellenme:
Takip Et:

24 Ocak, herhangi bir takvim yaprağı değil. 24 Ocak 1980 ve onun tamamlayıcısı 12 Eylül 1980 ile başlayan 32 yıllık bir serüvenin sembolünden söz ediyoruz. Kapitalizmle tanışıklığımızın başlangıcını 1850’ler olarak alırsak, yaşanmış 150-160 yıllık çarpık çurpuk, güdümlü kapitalizm geçmişimizin, demek ki, beşte birine 24 Ocak zihniyeti damgasını vurmuş ve bakalım daha ne kadar vuracak...

\n

Bu zihniyeti ve dönemi, “neoliberalizm” olarak adlandırıyoruz. 24 Ocak’80 sonrası 32 yılın kendi içinde de alt dönemleri var ve AKP rejimi bu serüvenin son 10 yıllık icraatçısı ya da bayrak yarışçısı... Bir başka deyişle, AKP rejimi, bazılarının sandığı gibi ‘milli görüş ve lideri Erbakan’ın değil, 24 Ocak’ın mimarı Özal-Evren ikilisinin mirasçısı. Aralarında bir devamlılık var.
24 Ocak ’80, kendinden önceki 30 yıla ait sermaye birikimi rejiminin tıkanması sonucu, inşa edilen
yeni birikim rejiminin adı. Tıkanma, aslında dünya kapitalizminin tümüne ait ve onu aşmak için bulunan ‘neoliberalizm’ seçeneği de ‘küresel’. İç pazara dayalı, devlet kontrollü Keynesçi birikimin ömrünü doldurması üzerine, icat edilen küreselleşmeci, özelleştirmeci, piyasacı neoliberal birikim rejimi, kendisine uygun dünya işbölümleri, yeni emek-sermaye güç dengesi, hâkim sermayeler arası güç değişimleri ile inşa edildi...

\n

***

\n

24 Ocak 1980 ile başlatılan ‘yık-yap’ ya da yeni inşa ise, bugün AKP rejimiyle sürdürülüyor. 1980’de, özellikle IMF-Dünya Bankası yönlendirmesiyle ‘dönüşüm’ü başlatılan süreçler şunlardı; a) Sermaye-emek güç dengesi, b)Kamu-özel güç dengesi, c)Kır-kent dönüşümü, d)Yerel-uluslararası pazar değişimi, e) Yerel-küresel sermaye güç dengesi, f) Çokkültürlülük-kimliklilikten tekçiliğe... 1980’den bu yana farklı hükümetler dümene geçse de, ana rota değişmedi, değişmiyor ve bugün de 1980’de başlatılan bu süreçlerin inşası sürüyor.
Emek karşısında sermaye sınıfının hâkimiyetinin sağlanması, bu süreçlerden en erken tamamlananı oldu. 12 Eylül’ün kanlı icraatı bu etabı kestirmeden halletti. Kapatılan DİSK, sindirilen yönetim kadrosu, askıya alınan sendikal faaliyet ve 1982 Anayasası ile örgütlenmeye, grev ve sendikal haklara geçirilen boyunduruk, 12 Eylül takipçilerine bırakılan en büyük kolaylık oldu.
Bundan sonraki süreçler 30 yıla yayıldı, daha çok, hâkim sınıf çekişmesine bağlı olarak, bazen hızlandı bazen tavsadı. Kırlara, özellikle Dünya Bankası telkinleriyle
tarıma indirilen darbe de önemli bir direnişle karşılaşmadı. Kırlar kentlere yığıldı ve kentleşme oranı bir anda yüzde 75-80’leri buldu.
Yeni birikim rejimi,
kamu-özel dengesini de operasyon alanına almıştı. Devlet küçültüldü. Sanayi ve enerji gibi alanlarda devlet sektörü neredeyse sıfırlandı. Özellikle AKP rejimine hasadı ‘nasip olan’ özelleştirme için çetin savaşlar verildi ve İskender kılıcını, 2001 krizi sırasında büyük reformlar(!) gerçekleştiren Derviş-IMF iktidarı vurdu, AKP rejimi de 50 milyar dolarlık özelleştirmelere imza atarak sefasını sürdü. Üstüne, eğitimi, sağlığı, kültürü piyasalaştırıp metalaştırarak, kent arsa rantını yağmalatarak neoliberalizmi koyulttu.
Milli gelire göre yüksek bütçe harcamaları ve açıkları ile icraat, 1980 öncesine ait bir maliye politikasıydı. Yeni rejim, küçük bütçe, düşük açık, düşük kamu borcu istiyordu. Buna kısaca
“mali disiplin” diyorlardı. Bu ‘dönüşüm’ de biraz kanlı gerçekleşti. Merkez sağı temsil kavgası veren Özal-Demirel çekişmesinde geçen 1985-2000 döneminde, esası hâkim sınıf fraksiyon kavgası olan bilek güreşleri, devleti küçültme, mali disiplin, özelleştirmeler, piyasalaştırmalar süreçlerini hızlandıran değil, yavaşlatan sonuçlar yarattı. Bu tavsamaların basıncı ile patlayan 2001 krizi, geride kalan 32 yıllık neoliberal icraatın en önemli kırılma tarihidir. Kemal Derviş-IMF ‘co-production’ı olan 2001 operasyonları, neoliberal dönüşümün eksik kalan süreçlerini hızlandıran, tıkanıklıkları açan, ama kitleleri de bizar ederek politik bir radikalizme yönlendiren, AKP’nin kucağına iten sonuçlarla tamamlandı.

\n

***

\n

24 Ocak serüveninin son 10 yılı AKP rejimine aittir. Neoliberalizmin prensiplerine, öncekileri kıskandıracak sadakatte ve militanlıkta sahip çıkan AKP kadroları, olağanüstü bir dış kaynak girişine kapıları ardına kadar açarak dünya kapitalizmi ile entegrasyonda radikal sıçramalar gerçekleştirdiler. AKP-Gülen cemaati kadroları, bu icraatı Türk-İslamcı bir politik-ideolojik üstyapı ile götürmeye koyuldular ve hem devraldıkları mirasın kolaylaştırıcılığı, alternatif olabilecek merkez-sağ dinamiklerin tükenmiş olması, hem de dış konjonktürün lehte seyri ile, rejimin inşasında zorlanmadılar. Parmaklarındaki tek diken, Kürt siyasi hareketi oldu. AKP, inşasına başladığı rejime muarız olarak gördüğü sivil-asker üst bürokrasiyi, ABD’nin izin ve inayetiyle, Ergenekon, Balyoz gibi tertiplerle tasfiye ederken sistemin hâkim büyük burjuvazisini hizaya soktu, kendi yetiştirmesi İslamcı burjuvazi ile kaynaştırdı.

\n

***

\n

Neoliberalizm, sermaye birikiminin bir tarihi aşaması ve 30 yılı aşan ömrü şu an küresel bir krizle test ediliyor. Aşılması zor. Belki ömrünü biraz daha uzatır kapitalizm. Ya sonra? Bu soru, hem dünya, hem 24 Ocak’ta sembolleşen Türkiye kapitalizmi için geçerli. Ya sonra? Çürümek ve çürütmekten öte gidilecek yol yok.
Emek sınıflarının, ezilenlerin kapitalist birikimin Keynesçi formatı ile de neoliberal formatı ile de özgürleşmesi mümkün değil. Emeğin kurtuluşu, ayaklarının üstünde doğrulup 24 Ocak yıkımlarının, küllerinin üstüne yeni bir dünya kurmasında, yani
sosyalizmde...

\n

Yazarın Son Yazıları

Sadece Sen mi Mağdursun, Bra?*

Devamını Oku
04.03.2013
Çakma İhracatın Naylon Kahramanları

Devamını Oku
02.03.2013
AKP-PKK: Olmayacak Duaya Amin!.

Devamını Oku
01.03.2013
Kelebeğin Rüyası ve Mükellefiyet...

Devamını Oku
25.02.2013
3x5 Hedefi: Hoş, Ama Boş...

Devamını Oku
23.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (2)

Devamını Oku
22.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (1)

Devamını Oku
20.02.2013
Yabancıların Kazanç Transferi 120 Milyar $

Devamını Oku
18.02.2013
Dış Sermaye Kalitesiz, Ya Yönetim?

Devamını Oku
16.02.2013
Cari Açıkta Altın Pişkinlik!..

Devamını Oku
15.02.2013
Terörü Finanse Etmişsin... Mülga!..

Devamını Oku
13.02.2013
Devlet Raporunda Gelir Uçurumu...

Devamını Oku
11.02.2013
Biz, Kendi Söküğünü Dikemeyenler...

Devamını Oku
09.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (2)

Devamını Oku
08.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (1)

Devamını Oku
06.02.2013
Bir Türk-Kürt Federasyonu Rüyası...

Devamını Oku
04.02.2013
TÜİK'ten Yanıt: Altın mı, Ne Altını?

Devamını Oku
02.02.2013
Yüzde 1'in Sömürüsü Anadili mi Seçiyor?..

Devamını Oku
01.02.2013
Ne Yüzde 1'i, Yüzde Yarımın Türkiyesi...

Devamını Oku
30.01.2013
SGK: Çalışan Azaldı, TÜİK: Arttı...

Devamını Oku
28.01.2013
Tüccarlaşmadan Kültür Üretmek...

Devamını Oku
26.01.2013
24 Ocak: Neoliberal 'Yık-Yap'ta 32 Yıl...

Devamını Oku
25.01.2013
Vadeler Kısalıyor, Burunlar Uzuyor...

Devamını Oku
23.01.2013
Dışarıya Türk Yatırımı: Neyin Nesi?

Devamını Oku
21.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (2)

Devamını Oku
19.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (1)

Devamını Oku
18.01.2013
Bütçe Başarısız Umut, Büyümede...

Devamını Oku
16.01.2013
Gıdada Fahiş Kâr Kimin Umurunda?..

Devamını Oku
14.01.2013
Nar Tanesi Vurgun Senesi

Devamını Oku
12.01.2013
Dış Sermayenin Altında Kalmak...

Devamını Oku
11.01.2013
Dış Sermaye ve AKP'li Son 10 Yıl

Devamını Oku
09.01.2013
Cepte Görgüsüzlük ve İnternet Erişimi...

Devamını Oku
07.01.2013
Sorarsın da, Cevap Alabilir misin?

Devamını Oku
05.01.2013
Medyada Geçen Yıl ve Bu Yıl...

Devamını Oku
04.01.2013
En Mağdurlar: İşsiz ve Güvencesizler...

Devamını Oku
02.01.2013
Ücretli Sınıf: 'Senede Bir Gün'

Devamını Oku
31.12.2012
Üretici Sahipsiz, Tarım İnişte...

Devamını Oku
29.12.2012
Tüketici Tedirgin, İhracatçı Bezgin...

Devamını Oku
28.12.2012
İnşaat Yorgun, Sanayi Pusulasız...

Devamını Oku
26.12.2012
2012'nin Sınıfsal Bilançosu (1) Finans Sermayesinin İşleri Tıkırında

Devamını Oku
24.12.2012