Dış Sermayenin Altında Kalmak...
Mustafa Sönmez
Son Köşe Yazıları

Dış Sermayenin Altında Kalmak...

11.01.2013 04:57
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhuriyetin 90 yıllık tarihinde, 2002 yılı önemli bir kilometre taşı. Bu tarihten sonra ülkeye giriş yapan mal ve sermayenin büyüklüğü, önceki dönemlerden çarpıcı biçimde farklı büyüklükte. 1984-2001 dönemi ile karşılaştırdığımızda, 2002 sonrasında, yani AKP rejiminde giriş yapan sermayenin önceki dönemi 6’ya katladığını görebiliyoruz. Böyle bir sermaye girişinin hikmetinin AKP ile ilgisi olmadığını, 2001 krizi ve öncesinde yolunun döşendiğini, dünya konjonktürünün de bu akışa yardımcı olduğunu bir kez daha hatırlatalım. Toplamı 485 milyar dolara ulaşan 2002 sonrası sermaye girişinin ülkede yıllık ortalaması yüzde 5e yaklaşan bir büyüme yaratmış olması, madalyonun ışıltılı yanı. Ya öteki yüz? Öteki yüzde, özellikle borç yaratan sermaye girişinin altında kalındığını belirtip detaylara geçelim.\n

\n

Birincisi, iç tasarrufu yeterli olmayan ülkelere dışarıdan sermaye girmesi, ilk elde istenir bir şey. Ama önemli olan dış sermayenin ne tür beklentilerle geldiği ve/veya içeride bu olanağın nasıl kullanıldığı. Türkiye benzeri birçok Asya ülkesi, giriş yapan yabancı kaynağı, daha çok doğrudan yabancı sermaye olarak kullandılar, yabancı kaynak ile sanayilerini geliştirdiler hem de ihracata dönük büyüttüler, bu sayede cari açıklarını azaltıp hatta cari fazla veren ülke durumuna geldiler. Ya Türkiye? Türkiye, bunun tersine yabancılara, Telekom, Tekel, Petkim gibi devlet tekellerini, bankalarını satarak sermaye girişi sağladı. Yabancı sermaye, spekülatif kârlar için borsaya ve dışarıya göre faizi cazip devlet kâğıtlarına geldi. Son olarak da özel firmalara kredi olarak aktı. İşte şimdi burada, en önemli risk alanına gelmiş bulunuyoruz. Şirketler, abartılı biçimde hem banka sisteminden, hem dış finans kuruluşlarından döviz kredisi ve/veya dövize endeksli kredi kullandılar. Hem de katlanan biçimde. \n

\n

2003 sonunda reel sektörün, şirketlerin dış borç yükümlülükleri henüz 50 milyar doları bulmamıştı ve dışarıda da mevduat, yatırım vb. şeklinde 30 milyar dolar varlıkları vardı. Yani, açıkları 18.5 milyar dolardan ibaretti. Varlıkları, borçlarının yüzde 61ini karşılayacak durumdaydı. İzleyen yıllarda, dövizde dalgalanma görmeyince ve borç verenleri de eli açık görünce, borç kamçısını kullanmaya devam etti yiğitler. 2008’e gelindiğinde şirketlerin toplam dış yükümlülükleri 153 milyar dolara çıkmıştı. Bu, 5 yılda yüzde 212 artış demekti. Varlıkların borçları karşılama oranı yüzde 52ye gerilemişti. 2008 sonu ve 2009 ortalarına kadar olan dönemde ekonomi küçülüp sermaye çıkışı yaşanınca döviz kuru da yükseldi. Bu, şirketlerin borçlanma iştahlarını biraz kaçırdı, dışarıdan da gelenler soluklandı. Ancak 2010 başlarından itibaren borçlanma hızlandı. 2012’nin Ekim ayı sonu itibarıyla şirketlerin dış yükümlülükleri 220 milyar dolara yaklaşıyor ve varlıklarıyla bunları karşılama güçleri yüzde 40ın altına inmiş durumda. Bu oran, IMF gibi kuruluşlarca alarm verici bulunuyor. İstendiği kadar bütçede mali disiplinden, devletin kamu borçlarının seviyesinin düşüklüğünden söz edilsin, esas tehlike budur; şirketlerin etine buduna bakmadan yüklendikleri dış borç riskidir.\n

\n

*** \n

\n

Şirketler bu borçlarla ne yaptı? Bununla, bazıları özelleştirmeden şirketler satın aldılar. Ayrıca, yeni yatırımlar için, ithalatlarını finanse etmek için de kullandılar. Sanayiden çok, inşaat-gayrimenkul, iletişim, perakende gibi döviz kazandıran değil, döviz harcatan sektörlere, iç pazara dönük, ithalata bağımlı, dolayısıyla cari açığı büyüten yönelişlerdi bunlar. \n

\n

Yabancı kaynağı çekmek için döviz kurunun düşük tutulması, şirketleri dövizle ya da dövize endeksli borçlanmada cesaretlendirdi. Öyle bir yere gelindi ki, iktidarın nasılsa kur şoklarına izin vermeyeceğine kanaat getirip daha gözü kara borçlandılar. AKP rejiminin politikalarına uygun dümen tutan Merkez Bankası, bugünkü haliyle yüzde 30a yakın aşırı değerlenmiş döviz kurunu korumaya çalışıyor. En ufak bir kur şokunun, sadece kur farkı yüzünden şirketler âlemini alabora etmesi işten bile değildir.\n

\n

Türkiye 2002 sonrası sermaye girişine gark olmuş ama bu kaynağı olumlu kullanamamış, cari açığı büyüten, borçlanmaya morfinman derecesinde bağımlı, kırılgan bir yapı oluşmuştur. Şirketlerin karnesini biz uydurmuyoruz, Merkez Bankası herkese duyuruyor. İsteyen, bir şey olmaz diye karanlıkta ıslık çalmaya devam etsin. Gelinen yer iç açıcı değildir.

\n

Yazarın Son Yazıları

Sadece Sen mi Mağdursun, Bra?*

Devamını Oku
04.03.2013
Çakma İhracatın Naylon Kahramanları

Devamını Oku
02.03.2013
AKP-PKK: Olmayacak Duaya Amin!.

Devamını Oku
01.03.2013
Kelebeğin Rüyası ve Mükellefiyet...

Devamını Oku
25.02.2013
3x5 Hedefi: Hoş, Ama Boş...

Devamını Oku
23.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (2)

Devamını Oku
22.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (1)

Devamını Oku
20.02.2013
Yabancıların Kazanç Transferi 120 Milyar $

Devamını Oku
18.02.2013
Dış Sermaye Kalitesiz, Ya Yönetim?

Devamını Oku
16.02.2013
Cari Açıkta Altın Pişkinlik!..

Devamını Oku
15.02.2013
Terörü Finanse Etmişsin... Mülga!..

Devamını Oku
13.02.2013
Devlet Raporunda Gelir Uçurumu...

Devamını Oku
11.02.2013
Biz, Kendi Söküğünü Dikemeyenler...

Devamını Oku
09.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (2)

Devamını Oku
08.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (1)

Devamını Oku
06.02.2013
Bir Türk-Kürt Federasyonu Rüyası...

Devamını Oku
04.02.2013
TÜİK'ten Yanıt: Altın mı, Ne Altını?

Devamını Oku
02.02.2013
Yüzde 1'in Sömürüsü Anadili mi Seçiyor?..

Devamını Oku
01.02.2013
Ne Yüzde 1'i, Yüzde Yarımın Türkiyesi...

Devamını Oku
30.01.2013
SGK: Çalışan Azaldı, TÜİK: Arttı...

Devamını Oku
28.01.2013
Tüccarlaşmadan Kültür Üretmek...

Devamını Oku
26.01.2013
24 Ocak: Neoliberal 'Yık-Yap'ta 32 Yıl...

Devamını Oku
25.01.2013
Vadeler Kısalıyor, Burunlar Uzuyor...

Devamını Oku
23.01.2013
Dışarıya Türk Yatırımı: Neyin Nesi?

Devamını Oku
21.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (2)

Devamını Oku
19.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (1)

Devamını Oku
18.01.2013
Bütçe Başarısız Umut, Büyümede...

Devamını Oku
16.01.2013
Gıdada Fahiş Kâr Kimin Umurunda?..

Devamını Oku
14.01.2013
Nar Tanesi Vurgun Senesi

Devamını Oku
12.01.2013
Dış Sermayenin Altında Kalmak...

Devamını Oku
11.01.2013
Dış Sermaye ve AKP'li Son 10 Yıl

Devamını Oku
09.01.2013
Cepte Görgüsüzlük ve İnternet Erişimi...

Devamını Oku
07.01.2013
Sorarsın da, Cevap Alabilir misin?

Devamını Oku
05.01.2013
Medyada Geçen Yıl ve Bu Yıl...

Devamını Oku
04.01.2013
En Mağdurlar: İşsiz ve Güvencesizler...

Devamını Oku
02.01.2013
Ücretli Sınıf: 'Senede Bir Gün'

Devamını Oku
31.12.2012
Üretici Sahipsiz, Tarım İnişte...

Devamını Oku
29.12.2012
Tüketici Tedirgin, İhracatçı Bezgin...

Devamını Oku
28.12.2012
İnşaat Yorgun, Sanayi Pusulasız...

Devamını Oku
26.12.2012
2012'nin Sınıfsal Bilançosu (1) Finans Sermayesinin İşleri Tıkırında

Devamını Oku
24.12.2012