‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

10.03.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Başbakan Yardımcısı ve danışmanı Yalçın Akdoğan, Lider-Siyasi Liderlik ve Erdoğan başlıklı bir kitap neşretmiş, kitabın tanıtım yazılarına göz atarken, liderlik mevzuu üzerine bir kez daha değinme ihtiyacı duydum.
Malum, ‘liderlik’, otoriter ve dahi totaliter siyaset biçimi ile doğrudan bağlantılı bir mevzu. Kuşkusuz, lider veya liderlik denilince her durumda otoriter, totaliter rejimden söz edilemez. Nihayetinde, en demokratik rejimler çerçevesinde de ‘siyasi liderlik’ ve de onun ‘karizmatik’ boyutundan söz etmek mümkün. Ancak, hali hazırda yaygın olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atfedilen liderlik tanımı, sıradan bir siyasi liderlik ve bir siyasetçinin karizmatik vasıflarının çok ötesinde bir gönderme.
Siyasi liderlik ve onun bir adım ötesinde karizmatik liderlik dediğimiz olgu, birbirinin devamı olan iki aşamada inşa olunuyor. Birinci aşamada, özellikle krizli, çalkantılı dönemlerde, toplumun geniş bir kesimini etkileme, peşinden sürükleme gibi vasıflara sahip kişilerin öne çıkması, geniş toplumsal destek kazanması süreci. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi yürüyüşünün bu zeminde gerçekleştiği inkâr edilemez bir gerçek. İkinci aşamada, ise bu seyir içinde güçlenen ‘lider’in etrafında bir ‘liderlik kültü’nün ve iktidar yoğunlaşmasının oluşması, oluşturulması söz konusu oluyor. Bu süreçte, bir yandan karizmatik kişiliğin doğal çekim gücü, diğer yandan ise bu kişiliğin yüceltilmesi, yüceltiliş biçimi ile yeniden üretilmesi söz konusu oluyor. Erdoğan şahsı etrafında oluşan liderlik kültü, şimdi ikinci aşamasında, kimisi sahiden karizmatik kişiliğinin büyüsüne kapılmış olduğu için, kimisi gücü karşısında korkusundan, kimisi ise yeni oluşan siyasi gerçeklik çerçevesinde kendine yer açmak için ‘lider’i yüceltme çabasına girişiyor.
Malum, ‘lider’lik, ancak modern siyaset ve ‘kişisellik’ çerçevesinde karşılık bulabilecek bir kavram ve olgu. Bu nedenle, muhafazakâr ve dindarlık iddialı bir çevrenin, liderliğe geleneksel, dinsel bir anlam kazandırma çabası beyhude bir çaba. Geçmişe gönderme yapmak için ‘siyasetnameler’e müracaat etmenin faydası yok, zira siyasetnamelerde söz konusu edilen, toplumu etkileme gücü ile seçilmiş siyasetçiler değil, geleneksel yollar ile, mesela babadan kalma saltanat ile iktidar sahibi olan ‘idareci’de (hükümdar sultan, emir) olması gereken vasıflar. İkincisi, dini dünya görüşü, ‘kişiliğin’ öne çıkmasına yol veren bireysellik kültü ile taban tabana zıt bir istikamette. Tüm geleneksel idare biçimlerinde, ister Hıristiyan, ister Müslüman dünyada, ‘idareci’ isterse imparator olsun, kişiliği değil, konumu itibarıyla dini korumakla vazifeli ve bu vesile ile dinsel meşruiyete sahip sayılıyor. İstediğiniz kadar, ‘dava’ sahipliğini bu çerçeveye sıkıştırmaya çalışın, dava denilen modern ideolojiden ve onun açılımlarından başka bir şey değil. Nitekim, mezkur kitapta da, ‘ideoloji’, ‘devrimcilik’, hatta ‘protest karakter’ gibi kavramlara yer verilmiş.
Bu uzun mevzuyu, şu daracık yerde daha fazla dallandırıp budaklandırmak mümkün değil, izninizle, son zamanlarda çokça lafı geçen, iktidar çevresinin ‘Ulu Hakan’ı II. Abdülhamid döneminden bir örnek ile, Erdoğan’a ‘kişisel manevi ve mistik cazibe atfeden’ anlayışla, o dönemin zihniyet farkının altını çizmeye çalışarak noktalayayım.
II. Abdülhamid, Mısır’da İngilizlere karşı çıkan milliyetçi (‘devrimci’ veya protest de denebilir) ayaklanmanın önderi Urabi Paşa’ya isyandan vazgeçmesi için nasihat heyetleri ve mektuplar göndermiş idi. Bunlar arasında, Feraşet-i Şerife vekili Ahmet Esat Efendi’nin mektubunda, Urabi Paşa’yı şöyle uyarıyor: “Siz diyorsunuz ki, ‘biz hak üzerineyiz, kimsenin gücünden korkmayız, kalp sahipleri tarafından müjdelendik’. Fakat bunlar gizli sırlardır. Cenab-ı Hak’tan başka bu sırları kimse bilemez…. Diyorsunuz ki, ‘Mısır halkı benim bu kıtadan çıkacağımı bilseler beni parça parça ederler, beni bu kıtanın hayat sebebi biliyorlar.’ Bu söz yanlış ve günahtır. Zira Cenab-ı Hak her vücutta mevcuttur. Böyle bir vücut ise vücudu vahidle muammer olmadığı gibi birinin ademi ile harab olmaz.” (zik.Dr. Ramazan Balcı, II. Abdülhamid ve Mısır, İstanbul 2011, Ek VI)

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017