Yeniden akşam oldu. Yılların biriktirdiği bir dünyanın içindeyim. Eskimek biraz da kendimizden gelir. Yaşlanmak doğaldır, ölmek de! Ama yılların insana yaşattığı o ezeli sıkıntıyı yok edemez. Hep yeniden başlarsın yarıda bıraktığın işe! Ne biçim iş de olsa!.. Evet pencereye sabah gelmişti, makinenin başına geçememiştim henüz. Neyse serince şubat rüzgârı geldi, yetişti. Oh ne iyi yaşamak, bir gün daha olsa, sonra da bir hafta, bir ay, bir yıl daha olsa... O birikim biter mi? Yaşadıkça bir şeyleri eklersin içinde büyüyen yığına...
Altmış yıl mı geçti, daha mı çok?
İlk basılan yazım o günlerin ünlü İskender Fahrettin’in dergisinde çıktı. Müdürü olduğu Milliyet’in, ama Cumhuriyet’in değil. Cüretimiz yetmezdi, ülkenin yanına yaklaşılmaz anıtı Cumhuriyet gazetesine. Kapısından bile zor geçilirdi. İki kapıcısı vardı nöbet tutan. Her geleni hemen içeri almazlardı. Üst kattaki birine sorarlar, içeri girmek isteyenin de hüviyetine bakarlardı. Başyazarla ancak önemli günlerde karşılaşırdım ben. Lise mezunu bir genç, hevesli. Önem veren olmazdı heveskâr gençlere... Sonradan anlaşıldı Nadir Bey’in gerçek kişiliği... Bir de baktık ki İlhan Selçuk, o şaşırtıcı yazılarını yazmaya başlamaz mı? Sen hâlâ edebiyat diye eski aşkları, ümitleri, bilmem neleri yazmayı çalış. Babıâli’de sanki bir devrim olmuştu. Bir yandan Çetin Altan, bir yandan İlhan Selçuk, sonra Mümtaz Soysal. Bir yeni dönem böyle başlamıştı. Şimdi bütün o güzel anları yeniden yaşamak, yaşatmak isteği içimde kıvranıyor. Ne kadar uzak o günler. Bu kadar uzayıp gideceğini o günlerde bilmiyorduk. Ama ufak tefek şeyleri yazmak, bir anda çöpe atılır oldu. Yerine halk için, halktan yana yazmak, toplumdaki farklılıkları belirtmek, belli bir azınlığın tekelindeki gazeteleri kurtarmak, en büyük görev olmuştu.
Özellikle benim gibi daha okul sıralarından beri yazar olmak heveslisi gençlere...
İşte bugünlük bu kadar. Bir başlarsam romana, sonu kolay kolay gelmez. Daha doğrusu getiremem.
Bir Başlarsam
Yazarın Son Yazıları
Huzur
Yağmurda Bir Gün
Seçimlere Doğru
Öykü Gibi
‘Gizli Kalanlar’
‘Susacak mısın?’
Gerçekten Yana...
Sözler ve Gerçekler
Dön Dolap Dön!
Pazar Günleri...
Yaşamanın İçinden...
Fikret Otyam’a Sağlıklar...
Güz, Şiirlerle
Bir Başlarsam
Özgürlüğü Beklerken
Zamanla Yarışmak
Anılar Gerçek midir?
Güçlü Olmak Deyince
Emek Gücü Bir Araya
Masal Yapın Kendinize
İktidar Güçlü Olursa
Bir Mektubu Okurken
Sorunlara Çözüm...
Silivri’ye Giderken...
Neden Öldürüldüler?..
Yeniden Yazmak
Çambel’in Anısına
Kutlamalar Yararlıdır
Günler Geçer Gider
‘Bir Balbay Girer Bin Balbay Çıkar’
Günler Geçip Gider...
Şu Kamer Genç’i Tartışmak!
İsmet Paşa’yı Unutmamak
Bir Masal Gibi
Seçim Üzerine
‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’
‘Yine Akşam’
Edebiyat Üstüne
Yeni Yıla Doğru
O Ağaç Orada...