“Ben güçlüyüm. Çok güçlüyüm.”
Böyle başlamış sevgili dostum Muzaffer İzgü’nün hikâyesi! “Ayıya Bak” kitabının ilk yazısı...
Sanki iktidardaki kendini bilmez biri konuşuyor karşımızda. Ben güçlüyüm demek, ben hiçbir şey değilim demekle eştir. Çok güçlü olmak istenir mi, güçlü oldum diye caka satanlar gerçekten güçlü sayılırlar mı? Güçlü iseler kendi aralarında kanıtlasınlar... Her defasında karşına senden daha güçlü olan biri çıkar. Sen kendini aldat dur...
“Bakışım güçlü, yürüyüşüm güçlü. Ben şöyle bir baktım mıydı o insan tir tir titrer. Dudakları titrer, ayakları titrer. Şöyle birinin üstüne iki adım yürüyeyim, gerisine gerek kalmaz, o insan çakal gibi siner. Gözünüz haritada dolaşsın, bir tane benden güçlü devlet adamı bulun, ben o dakika devlet adamlığını bırakıp sucuk işine mi soyunurum, bisküvi işine mi soyunurum buna o zaman karar veririm. Yok yok benden güçlü devlet adamı yok. Şimdi benim gibi bir adama başbakanlık yakışır mı? Başbakanlık ne ki? O benden büyük yok derken çevresindeki çıkar peşindeki dalkavuklar ‘Sen olmasan halimiz ne olur’ dedikten sonra sıralarlar:
‘Siz başkan olmasanız bu ülke batar. Ekonomi yerlerde sürünür. İşsiz sayısı elli milyona çıkar. Düşman kapıya dayanır.’ Dalkavuklar derken işi büyütür:
‘Efendim başkanlığı sevmiyorsanız, sizi padişah yapalım’ derler. Neler yapacak padişah gibi olunca.
İşte: ‘Satın lan toprakları yabancılara’...”
Muzaffer İzgü hikâyesinin sonunda:
“Şimdi tam ortaya bağırmanın zamanı. Bağırdım.
‘Ben şu anda padişah değil miyim?’ Bu sözler üzerine herkes yerlere kapanacaktır.
Yetmez padişahın hükümdarlığı. İstekleri birbiri ardınca gelir:
‘Satın lan devletin nesi var nesi yoksa... Ay bu güç çok sevindirici yahu. Aslında içim acıyor içim fıkırdıyor, mutluluktan canım şarkı söylemek istiyor.’...”
Hikâye, roman demeyin, hepsi gerçek yaşantımızdan sözde eğlenceli bir yaşam. Hep hüzün vardır mizah denen anlamlı deyişlerde, anlatılır. Hem gülünç olmak, hem de duyarlılık yakışmaz birbirine ama yaradan böyle yaratmış, deyip sayfayı çevirmek çok daha iyi.
İktidara gelip kendini padişahlığa yaraştıranların sayanları az değil ülkemizde. Sanırım tüm geri kalmış toplumlarda da...
Güçlü Olmak Deyince
Yazarın Son Yazıları
Huzur
Yağmurda Bir Gün
Seçimlere Doğru
Öykü Gibi
‘Gizli Kalanlar’
‘Susacak mısın?’
Gerçekten Yana...
Sözler ve Gerçekler
Dön Dolap Dön!
Pazar Günleri...
Yaşamanın İçinden...
Fikret Otyam’a Sağlıklar...
Güz, Şiirlerle
Bir Başlarsam
Özgürlüğü Beklerken
Zamanla Yarışmak
Anılar Gerçek midir?
Güçlü Olmak Deyince
Emek Gücü Bir Araya
Masal Yapın Kendinize
İktidar Güçlü Olursa
Bir Mektubu Okurken
Sorunlara Çözüm...
Silivri’ye Giderken...
Neden Öldürüldüler?..
Yeniden Yazmak
Çambel’in Anısına
Kutlamalar Yararlıdır
Günler Geçer Gider
‘Bir Balbay Girer Bin Balbay Çıkar’
Günler Geçip Gider...
Şu Kamer Genç’i Tartışmak!
İsmet Paşa’yı Unutmamak
Bir Masal Gibi
Seçim Üzerine
‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’
‘Yine Akşam’
Edebiyat Üstüne
Yeni Yıla Doğru
O Ağaç Orada...