Kalkınma ve eğitim - Prof. Dr. İsmail Bircan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kalkınma ve eğitim - Prof. Dr. İsmail Bircan

28.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dünyada hızlı değişim; endüstri 4.0 nesnelerin interneti, 5.0 akıllı kentler, en son yapay zekâ uygulamaları ile devam ederken,Türkiye; ekonomide, eğitimde, sağlıkta, adalette ciddi sorunlarla karşılaşmaya devam etmektedir. Sorunların çözümü vizyon sahibi, iyi yetişmiş, alanında iyi eğitim almış, liyakatli insan kaynakları ile mümkündür.

Kalkınma ve büyüme sözü edilen bu kadrolarla olacaktır. Kalkınmayı kısaca şöyle tanımlayabiliriz: Kalkınma, toplumsal yapının değişkenlerini belli hedef ve politikalarla etkileyerek değiştirme ve geliştirme çabasıdır. Kalkınma teorisi, toplumda istenen veya öngörülen değişim ve gelişimin hangi kaynaklarla, nasıl başarılacağını ifade eden düşünceler sistemidir.

Ekonomik kalkınma ise ülke nüfusunun yaşam düzeyinin, ekonomik, siyasi ve sosyal refahının geliştiği süreçtir. Ekonomik kalkınma sürdürülebilir olmalıdır. Ekonomik kalkınmada ekonominin rekabet yeteneği, yüksek teknoloji üretme kapasitesi, GSYİH, kişi başına milli gelir, ekonomik özgürlükler vb. gibi parametreler dikkate alınır. Ekonomik kalkınma toplum refahını ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlarken ekonomik büyüme ise üretim verimliliği ve artan GSYİH ile ölçülür ve milli gelirdeki niceliksel artışı gösterir.

İNSAN KAYNAĞININ YETİŞMESİ

Kalkınma süreci, ekonomik gelişme ile ortaya çıkan üretim artışı ve teknolojik gelişmelerle birlikte sosyal, kültürel ve siyasal gelişmeleri de ifade eder. Aynı zamanda ülkenin teknoloji üretimi ve kullanımı yeteneğini de içerir. O halde kalkınma ve büyümenin olması için üretim olması gerekir. Üretimi her alanda, sürekli ve reel olması olması gerekir. Burada kalkınma ve büyümeyi eğitimle nasıl ilişkilendireceğiz?

Üretimin temel girdisi insan kaynağıdır. Zira sermaye biriktiren, yapay zekâ dahil teknoloji üreten, doğal kaynakları iyi ya da kötü kullanan insan kaynağıdır. Bunu eğitimle edindiği bilgi birikimi ile gerçekleştirecektir. O halde eğitim; kalkınma ve ekonomik büyüme için olmazsa olmaz sistemdir. İnsan kaynağının iyi yetişmesi teknoloji üretmesi ve inovasyon (yenilikçilik) yapması sorgulayan, araştıran yeteneği ile olanaklıdır. Bu, eğitimle olur.

Ekonomistler eğitimi; büyük bir kısmı üretken olan insan kaynaklarının üretim sürecinde yerlerini almaları için yapılan her türlü etkinlik olarak tanımlamaktadırlar. İnsan kaynağının eğitimle meslek sahibi olması, istihdamda yerini alması, katma değer yaratarak yaşamını sürdürmesi ekonomik kalkınma ve büyüme için de gereklidir.

Eğitim aynı zamanda insan kaynağını (bireyi) verimli kılar. Eğitimle meslek sahibi olan bireyin gelir düzeyi artar. Zira eğitimle yaşam boyu gelir arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Becker, Eicher ve Sturumilin araştırmaları bunu doğrulamaktadır.

Eğitim ile ekonomik kalkınma arasında pozitif ilişki söz konusudur. Nitekim Güney Kore bunun son örneklerinden birisidir. Hızlı kalkınmasını eğitime GSMH’den yüzde 7-8 lerde kaynak ayırarak dünya çapında markalar yaratmıştır. Kalkınma planlarımızda ekonomik kalkınmanın motor gücünün nitelikli insan kaynağı olduğu hep vurgulanmasına rağmen yeterli kaynak sağlanamamıştır.

Eğitim bireyi özgürleştirir, geliştirir. Sorgulamayı, ahlaki ve milli değerleri öğretir. Nesiller arasında kültürel ve milli değerlere sahip çıkılması erdemini sağlar. Kısaca insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulatır. Nitekim büyük önder Atatürk ,“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek topluluk halinde yaşatır ya da bir milleti tutsaklığa ve yoksulluğa terk eder” demiştir.

İnsan kaynağının çocukluktan itibaren iyi yetişmesi için öğrencilerin dengeli ve iyi beslenmesi okul başarısında önemlidir. Ülkelere göre “temel yeteneklere” (okuma, yazma, okuduğunu anlama, basit matematik/ sayı bilgisi ve basit problem çözme becerileri) sahip olmayanların sıralamasında Türkiye, Slovenya, İsrail, Singapur’dan sonra ve Şili’den önce son sıralarda yer almaktadır (OECD, 2019). Son yıllardaki PISA sınavları sonuçları da bunu doğrulamaktadır.

GIDAYA VE HİJYENE ERİŞİM

Kalkınmakta olan düşük gelirli ülkelerde okullarda hijyen varsa suya, el yıkamaya erişim varsa devamsızlıklar azalmaktadır. Öğrencilerin okul yemeklerinden faydalandıkça da okullaşma oranları artmaktadır.

Türkiye’de 1.5 milyon kız çocuğu okula gitmemektedir. (Veli-Der, 2023). MEB verilerine göre ise 280 bin öğrenci kayıt dışıdır. Bu kadar okul çağı çocuğun zorunlu eğitim dışında kalması kalkınma ve büyüme politikaları açısından acı vericidir. O nedenle okullarda, ilkokullardan başlamak üzere öğrencilere sabah kahvaltısı veya bir öğle yemeği verilmesi, okul başarısını artıracak, devamsızlıkları azaltacaktır. Çocuklarının besleme çantalarına herhangi bir şey koyamayan yoksul ailelerinin röportajlarını okuyor, izliyoruz.

Eğitim aynı zamanda öğrencilere iyi beslenmenin ve sağlıklı olmanın önemini de öğretir. Nitelikli eğitimle gelecek kuşakların yetiştirilmesi, kalkınma politikasının oluşumu, uygulanması ve başarısı için de gereklidir. Zira çağdaş ve laik eğitim vizyon sahibi 50 yıl sonrasını düşünebilen kendisinden çok ülkesini düşünen insan kaynakları ile olanaklıdır. GSMH’den en büyük pay eğitime ayrıldığında, öğretmen sorununun çözümünden, okulda beslenmeye, içerik (müfredat) sorunundan, mezunların ekonomik gelişme ile istihdam sorunlarının çözümüne kadar pek çok kalkınma ve eğitim sorunu çözülebilecektir. Türkiye’nin bu potansiyeli vardır.

Ekonomik büyümede gelişmiş ülkeler safına çıkabilmek; ahlaki değerlere sahip kaliteli eğitim almış ancak nitelikli insan kaynakları ile olacaktır. Çünkü eğitim sisteminin -öğrenci beslenmesi dahil- sorunlarının çözülmesi; başta kalkınma ve büyüme olmak üzere, iyi yetişmiş, işini seven, ülkesini düşünen insan kaynakları başta sağlık ve adalet olmak üzere diğer sektörlerde de sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

PROF. DR. İSMAİL BİRCAN

ESKİ MEB MÜSTEŞARI

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025