Karşıdevrimin subay kıyımı! - Doğu Silahçıoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Karşıdevrimin subay kıyımı! - Doğu Silahçıoğlu

03.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kara Harp Okulu’nda öğretim ve eğitimlerini tamamlayarak 30 Ağustos 2024’te törenle yıldız takan, kılıç kuşanan teğmenlerin daha sonra anayasaya, laik ve demokratik Cumhuriyete bağlılık ve sadakat yolunda ant içerek gerçekleştirdikleri kılıç çatma geleneğinde yükselen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!..” haykırışları ülkenin dört bir yanına yayıldı.

Bu inançlı ses; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni bir din devletine dönüştürmek isteyen siyasal İslamcı karşıdevrim yanlılarında büyük endişe yarattı. Çünkü Türk gençliğine özgü örnek bir davranış sergileyen genç teğmenlerin ortaya koydukları resim, “Atatürkçü düşünce sistemi”nin Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ne derece egemen olduğunu gösteriyordu.

Tören sonrasında o teğmenler için gerçeklerle ilgisi olmayan suçlayıcı savlar ileri sürüldü. Atatürk’ün adının yer aldığı bir ifadenin coşkuyla haykırılmasından ve bu ifadenin toplumun geniş kesimlerince tekrarlanmasından rahatsızlık duyanlar oldu. Bundan kasıtlı anlamlar çıkaranlar oldu. Ardından 5 teğmen ve onların sıralı 3 komutanı, siyasal İslamcı karşıdevrimin pençesinde bırakıldı. Silahlı kuvvetlerle olan bağları koparıldı. Sonuçta haksız, hukuksuz bu girişim, büyük bir toplumsal tepki yarattı. Ulus vicdanında derin yaralar açtı.

TOPLUMSAL YAPI VE ATATÜRK

Türk ulusu Atatürk’ü; toplumu esaretten, yurdu işgalden kurtaran bir “kahraman” olarak görür. Onu “büyük kurtarıcı” olarak bilir. Onu “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu” olarak tanır ve gönlünde yaşatır. Her yerde onunla yan yanadır. Yaşamını ve düşüncelerini onun ilke ve devrimleriyle şekillendirir.

Ne var ki bütün bunlar, siyasal İslamcı karşıdevrimin, Türkiye’nin laik devlet yapısını yok etmeye yönelik adımları önünde birer engeldir. Çünkü Atatürk’e karşı ulusça duyulan sevgi ve hayranlık, ona olan bağlılık, karşıdevrimciler açısından çok büyük tehlikedir. Çünkü Atatürk; laik demokratik Cumhuriyetin korunması ve devamı yolunda toplumsal direnç oluşturan, yıkılması olanaksız bir kaledir. Atatürk’ün ilke ve devrimleri; toplumu, devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni şekillendiren değerler silsilesidir. Ona duyulan sevgi ve hayranlığın, onun ilke ve devrimlerine olan bağlılığın, onun düşünce sistemine olan inancın yok edilme girişimlerinin asıl nedeni budur.

Atatürk sevgisini kalplerden söküp atmayı; onun düşüncelerini beyinlerden çıkarmayı düşleyenler, bunu gerçekleştirmek için korku iklimi dahil her türlü ortam ve olanağı yaratmanın ve ondan yararlanmanın çabası içindedirler. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürüyen, onu “ebedi başkomutan” bilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği “Harbiyeli teğmenler”in en mutlu günlerinde, hiç yok yere yaratılan bir bardak sudaki fırtına örneği bunun son uygulamasıdır.

Türk ulusu bugün, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini hedef alan, Cumhuriyetin değer ve kazanımlarını yok etmeyi amaçlayan, ülkede Atatürk karşıtlığı oluşturarak toplumsal ayrışmadan yarar uman, toplumsal yapıyı değiştirmeye ve bir şekilde bundan çıkar sağlamaya çalışan, laiklik karşıtı karşıdevrimci siyasal İslamcı bir hareketle karşı karşıyadır. Ama “laik demokratik Atatürk Cumhuriyeti”nin ışıkları yakın bir gelecekte yeniden yurdun her yanında parlayacak; ülkede teokratik devlet düzeninin kurulması yolundaki çabalar hiç kuşkusuz halkın demokratik yöntemlerle geliştireceği çözümler karşısında sonuçsuz kalacaktır.

GÖRÜNEN GELECEK

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullar geçicidir. Tek kişi yönetimindeki “denetimsiz başkanlık sistemi”nin demokratik yöntemlerle sona erdirilmesi sonrasında oluşacak, adaletin var olduğu, hak ve hukukun korunduğu, yürütme ve yasama faaliyetinin denetlendiği “parlamenter sistem” ile yönetilecek Türkiye’de; Atatürk’ün askeri olmaktan gurur duyan ve bunu haykıran teğmenler ile onların sıralı komutanları; geçmişte ellerinden alınan tüm haklarına yeniden kavuşacak ve her biri omuzlarında yeni yıldızlar taşıyan kahraman subaylar olarak anılacaklardır.

Onlar; karacı, denizci, ve havacı tüm silah arkadaşlarıyla birlikte laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma yolundaki kararlı adımlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdir. Harbiye’den “Kanla, irfanla(bilimle) kurduk biz bu Cumhuriyeti. Cehennemler kudursa ölmez nigâhbanıyız (koruyucusuyuz)...” diyerek yola çıkan teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” haykırışları ve kutlama için çattıkları kılıçların şakırtıları ülkenin dört bir yanında yine yükselecektir!

DOĞU SİLAHÇIOĞLU

EMEKLİ TÜMGENERAL

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025