Talihsiz bir başlangıç! - Av. Dr. Başar Yaltı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Talihsiz bir başlangıç! - Av. Dr. Başar Yaltı

26.10.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Seçime katılan avukatların yüzde 24.7’sinin oyunu alarak İstanbul Barosu başkanlığına seçilen İbrahim Kaboğlu ilk demecinde anayasanın ilk üç maddesine “olumlu yönde” dokunulabileceğini belirtmiş bulunmaktadır.

Bu talihsiz açıklama iki hatırlatmada bulunuyor:

Kaboğlu ya siyasal körlük içindedir ya da bilerek veya bilmeyerek Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) gereklerine uygun bir tutum sergilemektedir. Birinci seçenek bakımından şunu hemen anımsayabiliriz. Mevcut siyasal iktidarın laik, demokratik Cumhuriyete olan (en hafif deyimle) mesafeli tutumu ve ucube tek adam rejimini dahi tatmin edici bulmayışı hemen herkesin farkında olduğu bir durumdur. Dolayısıyla mevcut iktidar, 22 yıldan beri değiştirip dönüştürdüğü Cumhuriyeti kendi hayalindeki bir rejim haline getirmek için son bir hamleyle anayasayı değiştirmek istemektedir. 

TEPKİ ÇEKEN AÇIKLAMA

Sivil ve demokratik anayasa adı altında süsleyerek kamuoyuna sunduğu bu proje, gündem değiştirme ve cumhurbaşkanını bir kez daha seçtirme çabası olarak görülüp, Cumhuriyet değerlerinin tümüyle yok edilmesi şeklinde algılandığı için toplumdan destek görmeyerek geri tepti. 

Böylece mevcut anayasanın özü olan, değiştirilemez nitelikteki ilk dört madde çevresinde toplumsal bir oydaşma ortaya çıktı. Durum bu şekilde netleşmişken, kamuoyunda değiştirilemez nitelikteki ilk dört madde için toplumsal bir duyarlık oluşmuşken, Kaboğlu’nun baro başkanı seçildiği akşam kendisini seçenlere, üstelik hiç de gereği yokken anayasanın değişmez maddelerine olumlu yönde dokunulabileceğini belirtmesi şaşırtıcı olmuştur. Gelen yoğun tepkiler üzerine Kaboğlu, kendisini düzelten bir açıklama yapmış, sözlerinin çarpıtıldığını belirtmiştir. Ancak yapılan açıklama, seçim akşamı yaptığı konuşmadaki etkiyi ortadan kaldıran nitelikte değildir. 

Şöyle ki,

- Mevcut anayasayı dahi uygulamayan siyasi iktidarla demokrasi, insan hakları, hukuk devleti konusunda olumlu yönde bir değişiklik için pazarlık yapmak, safça (!) bir düşüncedir.

- Anayasanın 14. maddesine zaten “insan haklarına dayanan” kavramı girmişken “dayanan” sözcüğünün 2. maddede “saygılı” sözcüğü yerine girmesi için dokunulmaz maddeleri dokunur yapmak büyük bir siyasi risktir.

SİYASİ KÖRLÜK DENİLEMEZ

- İlk üç maddenin koruduğu husus; sadece Cumhuriyet ve onun nitelikleri olan laiklik, demokratik devlet ve hukukun üstünlüğü ilkeleri değildir. Bunların yanında asıl korunan husus, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter bir devlet oluşu ilkesidir. Dolayısıyla “saygılı” sözcüğü yerine daha güçlü bir ifade olan “dayanan” sözcüğünü koymak için dokunulmaz maddeleri dokunulur hale getirildiğinde Türkiye’nin üniter yapısı riske atılmış olacaktır.

Kaboğlu’nun milletvekilliği yapmış bir anayasa hukuku profesörü olarak yukarıda belirtilenleri öngöremediği, yani siyasi körlük içinde olduğu düşünülemez. O akşam kendisini coşturan kitlenin hoşuna gidecek şekilde, ilk dört maddeye olumlu yönde dokunulabileceğini belirtmiş olması talihsiz bir açıklamadır.

Ayrıca anayasa değiştirme tekniği bakımından, ilkesel olarak bir anayasada yapılacak değişikliklerin, o anayasada gösterilen yöntemle yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla anayasada değiştirilemez maddeler varsa o maddeleri değiştiremezsiniz. Ancak yeni bir kurucu irade anayasanın tümünü veya değiştirilemez maddeleri değiştirebilir. Sırf anayasa yapmak üzere bir meclis oluşturarak yeni bir anayasa yapılabilir ise de mevcut TBMM’nin kurucu olma vasfı bulunmadığından bu meclis, 400’den çok milletvekili kabul etse dahi anayasanın değiştirilemez maddelerini değiştirme yetkisine sahip değildir.

BOP’A HİZMET EDER

Dolayısıyla akla gelen ikinci olasılık, yani Kaboğlu’nun, bilerek veya bilmeyerek BOP’a hizmet eden bir politik sürecin içinde olması ise hiçbir şekilde kabul edilecek bir tavır değildir. Bu durum, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak sonucunu yaratır ki maalesef Türkiye şu sıralarda o yöne doğru hızla sürüklenmektedir. İktidar bloku, gözünü karartarak iktidarda kalma süresini uzatmak için bu kez, “kardeşlik, ulusal birlik” adı altında “Kürt kartını” devreye sokmaya karar vermiş gözüküyor.

Emperyalizmin klasik oyunudur, bir şeyi ona en çok karşı olanlara yaptırmak. Bu çerçevede milliyetçiliğin en şoven temsilcisi gözüken/geçinen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli eliyle doğrudan Abdullah Öcalan’a dönük, güya terörü bitirme çağrısı yapılmakta, kendisinden PKK’nin silah bırakarak dağılmasını açıklaması talep edilmektedir. 

HDP neden kapatılmıyor diye ortalığı ayağa kaldıranların Öcalan’ı TBMM’de konuşturmaya doğru savruluşu, şaşırtıcı olsa da tüm gelişmeler, yukarıdaki ikinci seçeneğin devreye alındığını gösteriyor. Suriye’de YPG adı altında bir Kürt devleti kurulmuşken hâlâ PKK’yi büyük tehdit gibi gösterip onun dağıldığı ve barışın geldiği algısıyla YPG’nin devlet kurmasının meşrulaştırılması, Suriye’nin parçalanması politikalarına destek olacak tutum ve davranışlar, belki büyük İsrail hayaline yarayan hamleler olabilir ama tüm bunlar, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti’ni riske atmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025