Osman Ulagay

Çıkmazdaki sanayici çıkış yolu arıyor

10 Haziran 2016 Cuma

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2015 yılı sonuçları sanayimizin temel sorunlarını gözler önüne sererken İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da yaptığı açıklamalarla sanayicinin bir çıkış yolu arayışı içinde olduğunu ortaya koydu. Bahçıvan, verilere ve olgulara dayanan saptamalar yaparak sanayinin ve ekonominin sorunlarının daha fazla vakit kaybedilmeden çözümlenmesini istedi. Bahçıvan’ın, ülkemizde tepeden tırnağa herkese bulaşmış görünen, başkalarını suçlama kolaycılığına kaçmadan dikkat çektiği sorunlar gerçekten önemliydi.
Bahçıvan’ın, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasının sonuçlarını açıklarken yaptığı konuşmayı farklı kaynaklardan okudum, Bloomberg HT televizyonunda kendisiyle yapılan söyleşiyi de izledim. Dikkat çektiği sorunlar arasında öne çıkanlara değinerek bazı saptamalar yapacağım.

Lira çakıldı, finansman yükü ağırlaştı
İSO 500 araştırmasının bulguları 2015 yılında faaliyet kârlarını %74 artırarak 44.1 milyar liraya yükselten sanayi firmalarının finansman giderlerinin de %75 artarak 28 milyar liraya yükseldiğini, yani faaliyet kârının %63’ünü alıp götürdüğünü gösteriyor. Bu 28 milyar liralık giderin 18 milyar lirası, ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında %25 değerlenmesi nedeniyle hızla yükselen döviz giderlerinden kaynaklanıyor. Bahçıvan’ın açıkça söylemediğini ben söyleyeyim, Türk Lirası’nın geçen yıl ABD Doları karşısında en fazla değer kaybeden paralardan biri olması sanayicinin finansman giderini tırmandırmış. Türkiye izlediği politikalar nedeniyle geçen yıl “en kırılgan beş ülke” arasında yer almasaydı bu ek yük de ortaya çıkmayacaktı belki de.
Türkiye’deki reel sektörün kullandığı toplam dış kredi miktarı ise 285 milyar doları bulmuş. Dünya Bankası’nın son raporunda da görüldüğü gibi, Türkiye Çin’den sonra reel sektör borcunun en hızlı arttığı ikinci ülke konumunda bulunuyor. Eğer ABD bir noktada faiz artışına giderse ve Türk Lirası bir kez daha hızlı değer kaybına uğrarsa sanayicinin sorunu daha da ağırlaşmış olacak.
Öte yandan İSO araştırması 500 büyük sanayi kuruluşunun ihracatının da geçen yıl %13 gerilediğini ve döviz gelirinin azaldığını da gösteriyor. Kredi yatırıma gitmiyor, yapı değişmiyor
Erdal Bahçıvan’ın dikkat çektiği bir diğer önemli nokta, reel sektörün kullandığı kredilerin çok büyük bölümünün yeni yatırımlar için değil, mevcut işleri çevirmek için, yani işletme sermayesi olarak kullanılmakta olması. Oysa sanayimizin teknolojideki gelişmelere ayak uydurabilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için yeni yatırımlara ihtiyacı giderek büyüyor. Türkiye’nin kendine özgü dinamizmiyle hâlâ %3 dolayında büyümeyi başardığını ancak bunun geleceği kurtarmayacağını belirten Bahçıvan şu önemli saptamayı yapıyor: “Dünyada nesnelerin interneti konuşulurken, Sanayi 4.0 ile bambaşka bir evrim yaşanırken Türkiye’nin mevcut tabloyu mutlaka değiştirmesi gerekiyor. Orta gelir tuzağından kurtulmak ve yeniden üretim ekonomisine dönerek bir başarı hikâyesi yazmak istiyorsak, ekonomik büyümemizin niteliğini geliştirmek zorundayız. Bu yeni büyüme hikâyesinin Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenen, yüksek teknolojik ürünlere, tasarıma, markalaşmaya yönelik olması gerekiyor.”

Atılımın lafı var, kendisi yok
Sayın Bahçıvan’ın da belirttiği gibi, aslında hükümetin bazı bakanlarının söyleminde de zaman zaman yer alan hedefler bunlar ama sonuç meydanda. İSO 500 bulgularına göre 2015 yılında sanayi kuruluşlarının Ar-Ge harcamalarının cirolarına oranı % 0.74’te kalmış. Yaratılan katma değer içinde orta-düşük teknoloji kullanan sanayilerin payı %39’a çıkarken, orta-yüksek teknoloji kullanan sanayilerin payı %18.9’a inmiş, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 2014’te olduğu gibi %3.2’de kalmış.
Öte yandan ileri teknolojiye geçiş sürecinde belirleyici rol oynayabilecek olan yabancı sermayeli şirketlerin İSO 500 içindeki sayıları da düşmeye devam ediyor. 2009’da 153 olan İSO 500’deki yabancı şirket sayısının 2015’te 125’e kadar düştüğü görülüyor. Sorunun yalnızca sanayicinin sorunu olmadığını, sanayicinin sorunlarının bankacıları da mutsuz ettiğini söyleyen Bahçıvan’ın da vurguladığı gibi, Türkiye’nin yeni bir büyüme modeline, yeni bir hikâyeye, yeni bir motivasyona ve bence hepsinden önemlisi, yeni bir yönetim anlayışına acil olarak ihtiyacı var. Bu ihtiyacın nasıl karşılanabileceği konusunda ise hiçbir fikrim yok, bunu samimiyetle itiraf edebilirim.
Not – Bu yazıyı yazarken Abdurrahman Yıldırım’ın 9 Haziran tarihli Habertürk gazetesinde ve Uğur Gürses’in 8 Haziran tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan yazılarından yararlandım.

Dünya Bankası ‘Yükselen Ülkeler’ için karamsar
Türk ekonomist Ayhan Köse’nin yönetiminde hazırlanan Dünya Bankası’nın Global Economic Prospects raporunda, Banka’nın izlediği 144 ‘gelişme yolundaki’ ülkenin ancak %47’sinin ‘gelişmiş’ ülkelerle aralarındaki gelir farkını kapatmaya devam edebileceği belirtiliyor. Bu oran, 2007 yılında, Türkiye gibi ‘Yükselen Pazar’ ülkelerini de içeren ‘gelişme yolundaki’ ülkeler grubunun hızlı büyüdüğü dönemde %83’e kadar yükselmişti. 2008 krizi öncesinde yapılan tahminlerde ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin kişi başına gelirinin 42 yılda ABD’nin gelir düzeyine eşitlenebileceği öngörülmüştü. Şimdi ise bu süre 68 yıl olarak hesaplanıyor. ‘Gelişme yolundaki’ ülkeler grubunun performansıyla ilgili olarak yapılan yeni tahminler, yoksulluğun azaltılması yolunda belirlenen hedeflerin de gözden geçirilmesini gündeme getirecek.

Küreselleşme karşıtlığı yayılabilir
Dünya Bankası’nın dikkat çektiği bu gelişmeler, söz konusu ülkelerde küreselleşme süreci sayesinde elde edilen kazanımların ve zenginleşme umudunun kalıcı olmayabileceğini gösterdiği için önemli. Şimdi ‘gelişmiş ülkelerin’ orta sınıflarında gözlenmeye başlanan küreselleşme karşıtlığının giderek küreselleşmeden umudunu kesen ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinde ve diğer ‘Gelişme Yolundaki’ ülkelerde de ortaya çıkması beklenebilir. Dünya Bankası’nın söz konusu raporunda dünya ekonomisi için yapılan 2016 yılı büyüme hızı tahmini de bir kez daha aşağı çekildi ve %2.9’dan % 2.4’e düşürüldü. Dünya Bankası’nın yeni tahminine göre 2016’da ekonomi ABD’de %1.7, Euro alanı ülkelerinde %1.6, Japonya’da %0.5, Çin’de % 6.7, Türkiye’de % 3.5 büyüyecek, Brezilya’da % 4.0, Rusya’da %1.2 küçülecek. Dünya ticaret hacmi ise % 3 büyüyecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları