Özgür Mumcu

Bizi Affedin

09 Ağustos 2014 Cumartesi

Bu, Başbakan’ın bir seçim öncesi âdeti. Mitinglerde rakiplerinin etnik ve dini kimliklerini malzeme eder sonra da çıkar televizyonlarda, artık hangi halka piyango vurduysa onu affedersiniz diyerek küfür gibi kullanır.
Ardından da hınk deyicileriyle, gemisindeki gönüllü forsa mahkûmları söylediklerini tevil etmeye çalışır. O toz duman içerisinde seçime girilir. Sonrası beyefendinin keyfi yerindeyse bir balkon konuşması, yok sinirleri bozuksa toplu azar seansı.
Malum, bu defa piyango Ermenilere vurdu. Teselli ikramiyesi ise Gürcülerin. Herkes ezber etti ama yine de tekrar etmekte fayda var, ne dedi Başbakan: ‘Gürcüdür’ diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu.”
2011’de yine seçimden önce yine aynı televizyon kanalında piyango Rumlara vurmuştu: “Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı.”
Elbette büyük usta cömerttir ve ikramiye listesi sadece Yahudiler, Rumlar, Ermeniler ve Gürcülerle sınırlı değildir.
Bugün IŞİD’in katliamından dağlara kaçan Ezidiler de Erdoğan’dan ödüllerini almıştı zamanında:
“Bunların Yaradan ile zaten ilgisi yok. Bu teröristlerin yeri belli, bunlar Zerdüşt. İşte şimdi kendileri açıklıyor, Yezidilikten bahsediyorlar. Bak neler çıkıyor, neler.”
Ama Allah’ı var, biraz gönül almayı da bilmişti Erdoğan.
Ezidilerin ağzına bir parmak bal çalıvermişti şu sözleriyle: “Sevgili kardeşlerim. Biz Yezidi de olsa teröre bulaşmadığı sürece insana insan olduğu için yine değer veririz.” “Ezidi bile olsa”. Düşünsenize yüce gönüllülüğü.
Zerdüştler ise o kadar şanslı değildi. Onlar için “Zerdüşt bile olsalar” diye şefkat cümlelerini sıralamamıştı. Bunun yerine “Bunlar Zerdüşttür. Bizim dinimizle yakından uzaktan alakası yoktur. Selahattin Eyyubi’nin torunları bu maşa örgüte gereken cevabı vermeliler” diyerek tavrını açıkça ortaya koymuştu.
Eh ikramiye listesinden Zazalar da paylarına düşeni aldı. Selahattin Demirtaş’ı Kürtlere “Kendisi Zaza ama sizleri kandırıyor” diye şikâyet ediverdi. Aleviler ise zaten o listenin demirbaşı.
Şiiler de Gülen cemaati sebebiyle piyangodan nasibini almıştı. Hatırlayalım ne demişti: “Takıyye var, yalan var, iftira var. Üçünün neticesi; fitne var, fesat var. Bunlar Şia’yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez.”
Tabii Erdoğan bir dünya lideri olduğu için memleketimizdeki farklı kimliklerle yetinemez. İşine gelirse mevzu Japonlara kadar uzar. Japonya depreminden sonra “kıskananlar çatlasın” telinden söylediklerini unutmak ne mümkün: “Orada depremzedeleri adeta kendi başlarına bıraktılar. Ama biz depremzedemizi kendi başımıza bırakamazdık. Çünkü kendi medeniyet değerlerimizden gelen bir anlayışımız var. Dinimizin bize yüklediği bir görev var.” Bu açıklamadan sonra “Ne berbat dinimiz varmış” diye ağlayan Şintoist Japonlar hâlâ teskin edilemiyor.
Erdoğan böyle biri. Kendisine “affedersiniz Rum”, “affedersiniz Ermeni” dendiğinden şikâyet eder. Başkalarına karşı Zerdüştlüğü, Ezidiliği hakaret gibi kullanır. Meydanlarda rakiplerinin kimliğini yuhalatır. Yeter ki seçimden önce bunun kendisine oy getirebileceğini düşünsün.
Erdoğan’ı bir hakaretmiş gibi Ermeni, Rum ya da Yahudi ilan ederek ona muhalefet ettiğini zanneden anlayış da Erdoğan’ın kardeşidir. Belki düşman kardeşidir ama muhakkak kardeşidir.
Başbakan’ın “affedersiniz” girizgâhıyla hakaret ettiği insanlardan af dilemek gerek. Bu kadar insan bir araya gelip başımıza sizlere hakaret eden birini seçtiğimiz için lütfen bizi affedin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları