Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik
Özlem Yüzak
Son Köşe Yazıları

Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik

25.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yahu deprem bangır bangır, “Geliyorum, ensenizdeyim” diyor. Önceki günkü 6.2 büyüklüğündeydi. Marmara Denizi’ndeydi. İstanbul ilçelerinde hissedilen şiddeti 4.3 ila 5 arasında oldu. Hepimiz feci sallandık, korktuk. Ama beklenen asıl büyük İstanbul depremi için tahminler 7.4 büyüklükte. Hissedilecek şiddeti ise 8. Yani önceki gün yaşadığımızın en az 2 misli.

Peki kurbanlık koyun gibi bekleyecek miyiz? Gidebilenler kendilerini başka kentlere atacak ama büyük çoğunluk?

Önce şunu vurgulayalım: Deprem tek başına bir felaket değil, bir doğa olayıdır. Bu doğa olayını “felaket” haline getiren o doğa olayının içinde bulunduğu mekân ve zamanın hâkim ekonomik ve sosyal yapısıdır. Bu durum bütün “doğal felaketler” için geçerlidir.

Elazığ depremi, Erzincan, Van depremleri... 1999 Kocaeli depremi, 2020 İzmir depremi, 6 Şubat 2022 Antakya depremi... Onca acı, onca kayıp, hâlâ evsiz insanlar... Nelerin yapılmadığını konuşup duruyoruz. Ama arpa boyu yol alamıyoruz. Üstelik bunu da pek dert edinmiyoruz belli ki çünkü yeni bir deprem yaşanana kadar umurumuzda bile olmuyor.

PEKİ NEDEN?

- Deprem kuşağında yer alan ve her şiddetli depremi büyük can ve mal kaybı ile yaşayan bir ülke neden bunlardan ders almaz ve bir sonraki depreme neden hazırlıklı olmaz?

- Neden deprem gerçeği ile yaşıyorken bu ülkede hâlâ imar affı getiriliyor? Neden doğru denetim yapılamaz?

- Neden dünyada depremleri en ağır sonuçlarla yaşayan bir ülkeyiz? Bizim gibi deprem kuşağında olan diğer ülkeler neyi, nasıl bizden daha iyi yapıyor?

Neticede tüm Türkiye’de herkesi ilgilendiren iki temel soru:

1- Depremden sağ salim nasıl çıkarız?

2- Çıktıktan sonra ne yapacağız?

İSTANBUL’UN GERÇEĞİ

39 ilçeli dev metropol İstanbul. 16 milyon nüfusu; yaklaşık 8.06 trilyon TL (yaklaşık 340.4 milyar ABD doları) bir ekonomik büyüklüğü var. Türkiye ekonomisinin yüzde 30’undan fazlası İstanbul’dan. 7.4 büyüklüğünde bir depremin İstanbul’u ne hale getirebileceğini hepimiz bir şekilde biliyoruz. Kocaeli depreminden beri “deprem vergisi” adı altında para toplandı vatandaştan. Mart 2025 itibarıyla, yaklaşık 145 milyar Türk Lirası. Yıllık ortalama döviz kuru dikkate alındığında yaklaşık 40 milyar 165 milyon Amerikan Doları. Bu paranın toplanma nedeni: Deprem bölgelerindeki yaşam alanlarını güvenli hale getirmek ve konutları depreme karşı dayanıklı yapmak içindi.

BU PARAYLA NE YAPILABİLİRDİ?

Örneğin, 96 metrekarelik standart bir konutun inşaat maliyeti göz önüne alındığında bu bütçeyle yaklaşık 1.3 milyon konut yapılabilirdi. Örneğin Japonya ve Meksika gibi ülkelerde kullanılan gelişmiş deprem erken uyarı sistemleri kurulabilirdi. Bu sistemler, depremin etkilerini azaltmak için hayati öneme sahip. Örneğin acil durum toplanma alanları oluşturulabilir ve mevcut altyapılar güçlendirilebilirdi. Ne kadarı yapıldı?

2009 yılında Fransız araştırmacılar Marmara Denizi’nin altında incelemeler yaptılar ve denizin tabanına sabit bir gözlem istasyonu kurulması önerisinde bulunmuşlardı. Hatta Avrupa Birliği fonları da devreye girecekti. Prof. Naci Görür, “DPT ve TÜBİTAK’a projeler verdik, reddedildi” demişti. Neden reddedildi?

Neden 1999 depremi sonrası 20 bilim insanı ve araştırmacıdan oluşan Ulusal Deprem Konseyi 2007 yılında lağv edildi?

SORULAR ÇOK... YANITLAR YOK... NEDEN Mİ?

Denetlenemeyen bir vergi harcaması ve bütçe kullanımı, demokrasilerde yeri olmayan uygulama biçimi. Sandığa gelince demokrasi var ama iş hesap vermeye gelince yok. Halkın parasını harcıyorsun ama hesap vermiyorsun. Şimdi desem size, camilerde “deprem kıyametin alıştırması” deneceğine “Ey halk deprem vurdu, bir daha bu acıların yaşanmaması için hem kendi önlemini al ama hem de sorumlulara hesabını sor” dense nasıl bir ülke olur burası? Olmayacak iş değil mi? Ne yazık ki öyle.

Çünkü toplumsal cehalet yönetilebilir. Ve bu cehalet aynı zamanda sömürü düzeninin sürmesini de kolaylaştırır. Ama bu cehaletle felaket yönetilemez.

Yazarın Son Yazıları

Bir bilim insanının uzun yolculuğu: Ufuk Akçiğit

Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.

Devamını Oku
28.11.2025
COP30... 46 yıl sonra hâlâ bir arpa boyu yol

Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.

Devamını Oku
21.11.2025
Distopik dönemler...

“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...

Devamını Oku
14.11.2025
Mamdani, İmamoğlu... Küresel solun yeni sınavı

New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”

Devamını Oku
07.11.2025
103. yıl...

Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..

Devamını Oku
31.10.2025
Savaş uçakları yetmez: Türkiye’nin teknoloji egemenliği sınavı

Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.

Devamını Oku
24.10.2025
Dünyanın yeni satranç tahtası: Nadir elementler

Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.

Devamını Oku
17.10.2025
Gazze... Küresel vicdanların da savaş

“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”

Devamını Oku
10.10.2025
Çare: Alışmamayı öğrenmek…

Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.

Devamını Oku
03.10.2025
Kullanışlı piyon mu olacağız? Stratejik ortak mı? Beylikova...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.

Devamını Oku
26.09.2025
Sıfır noktası...

Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...

Devamını Oku
19.09.2025
Kaç Türkiye? Kimin gündemi?

Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.

Devamını Oku
12.09.2025
Demokrasiler neden çöküyor (2)

Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.

Devamını Oku
05.09.2025
Demokrasiler nasıl çökertiliyor (1)

Önce şunu görmeliyiz...

Devamını Oku
29.08.2025
CHP’nin yükü, hepimizin yükü

"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."

Devamını Oku
22.08.2025
24 yıl...

Neredeyse çeyrek asır...

Devamını Oku
15.08.2025
Çürüme... Çözülme... Sahteliğin anatomisi

Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...

Devamını Oku
08.08.2025
Gazze... Açlık, sessizlik ve ahlaki felç

Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...

Devamını Oku
01.08.2025
Yangın... Kuraklık... Rant: Türkiye’nin iklimle sınavı

Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Şu zeytin ile derdiniz ne?

Şaşırdık mı? Hayır...

Devamını Oku
18.07.2025
TRT’den CHP duruşmaları mı?

CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.

Devamını Oku
11.07.2025
Toplumu germek, muhalefeti susturmak: AKP’nin elindeki yegâne kozu

Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.

Devamını Oku
04.07.2025
Zeytin... Bir talanın jeopolitiği

“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.

Devamını Oku
27.06.2025
İran’a saldırı hazırlığı mı? Neden?

Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...

Devamını Oku
13.06.2025
Bu bayram...

“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...

Devamını Oku
06.06.2025
Nasıl bir eğitim?

Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...

Devamını Oku
30.05.2025
Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da... Dünya solu ne yapmalı?

O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...

Devamını Oku
23.05.2025
‘Çözüm süreci’ ve sonrası

Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.

Devamını Oku
16.05.2025
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Devamını Oku
09.05.2025
Siz gidene kadar...

Siz gidene kadar...

Devamını Oku
02.05.2025
Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik

Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik

Devamını Oku
25.04.2025
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Devamını Oku
18.04.2025
Tarife savaşının şifreleri

Tarife savaşının şifreleri

Devamını Oku
11.04.2025
Uyanış...

Uyanış...

Devamını Oku
04.04.2025
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Devamını Oku
28.03.2025
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

Devamını Oku
21.03.2025
Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Devamını Oku
14.03.2025
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Devamını Oku
07.03.2025
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Devamını Oku
28.02.2025
‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

Devamını Oku
21.02.2025