Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

19.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“İngiltere, Kemalistlerin hem Irak’ta hem de boğazlarda  yarattıkları tehlikeye karşı koyacak güçte değildir.” (İDA, FO 371/7888/E 9346:  Rumbold’tan Curzon’a Gizli Telgraf, İstanbul, 14.9.1922)

 

Dün 18 Mart Çanakkale Boğaz Zaferi’nin 110. yıldönümüydü. 1915’te Çanakkale’yi geçilmez yapan Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve kahraman Mehmetçiği bir kere daha saygıyla ve minnetle andık.

1915’te deniz ve kara muharebelerinden oluşan ve yaklaşık 8.5 ay devam eden Çanakkale Muharebeleri’ni biliyoruz. Peki ya 1922’de yaklaşık 10 gün devam eden Çanak Krizi’ni ne kadar iyi biliyoruz?

ÇANAKKALE BOĞAZI’NIN İŞGALİ

Birinci Dünya Savaşı’nın başında 3 Kasım 1914’te Çanakkale Boğazı’na dayanan ve boğaz girişini bombalayan İngiliz donanması, yaklaşık 8.5 ay süren Çanakkale Muharebeleri’nin kazanılmasının ardından 9 Ocak 1916 sabahı Çanakkale’den çekildi. Ancak Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nı kaybetmesi üzerine, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Çanakkale Boğazı, İtilaf Devletleri tarafından işgal edildi. Çanakkale Boğazı’ndan geçen 61 parçalık İtilaf Donanması, 13 Kasım 1918’de İstanbul’u fiilen işgal etti. Böylece 1915’te Çanakkale Boğazı’ndan sökülüp atılan İngilizler ve Fransızlar, 1918’de Çanakkale Boğazı’na geri geldiler.

İngilizler, “tarafsız bölge” ilan ettikleri Çanakkale’nin etrafını tel örgülerle çevirdiler. Asker-sivil Türk yöneticilerin bu bölgeye girmesini yasakladılar.

10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması ile boğazların, Uluslararası Boğazlar Komisyonu’nun yönetimine bırakılmasına karar verildi. Sevr’in Uluslararası Boğazlar Komisyonu, aslında yargısı, polis gücü, bayrağı olan Uluslararası Boğazlar Devleti’ydi. Böylece Boğazların Türkiye’den tamamen koparılması amaçlanıyordu.

Emperyalizmin “Boğazlar Planı”, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Türk Kurtuluş Savaşı ile bozuldu.

ÇANAK(KALE) KRİZİ

Türk ordusu, 30 Ağustos 1922’de kazandığı Büyük Zafer’den sonra 16 Eylül 1922’de Batı Anadolu’yu ve 18 Eylül 1922’de de Güney Marmara kıyılarını düşmandan temizledi. İzmir ve Anadolu kurtulmuştu ama İstanbul, boğazlar ve Doğu Trakya hâlâ işgal altındaydı. Başkomutan Mustafa Kemal (Atatürk’ün), muzaffer Türk ordularını, İstanbul ve boğazlar üzerinden Doğu Trakya’ya yürütmesi an meselesiydi.

7 Eylül 1922’de toplanan İngiliz Parlamentosu, Türk ordularının muhtemel bir taarruzuna karşı İstanbul ve boğazları savunmaya karar verdi. İstanbul’daki İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harington, 9 Eylül 1922’den itibaren Çanakkale’ye yığınak yapmaya başladı. Bir İngiliz alayını Çanakkale’yi savunmakla görevlendirdi.

İngilizler,12 Eylül 1922’de Çanakkale’deki birliklerini güçlendirdiler. İstanbul, Malta ve Mısır’dan bazı kuvvetleri de Çanakkale’ye doğru yola çıkardılar. General Harington, 12 Eylül 1922 akşamı Ajax zırhlısı ile ilk takviye birliklerini Seddülbahir’de karaya çıkardı. Aynı gün başka bir İngiliz vapuru da 174 süvari ve 6 sahra topunu Çanakkale’ye götürmek için yola çıktı. İngilizler, boğazlardaki asker ve silah sayısını artırdılar.

12 Eylül 1922 akşamı, 1500 Türk süvarisinin Ezine’ye altı saatlik mesafeye kadar yaklaştığı anlaşıldı. Edremit’te de iki Türk tümeni vardı. İngilizler, olası bir Türk taarruzuna karşı Çanakkale’de siperler kazmaya başladılar. 14 Eylül 1922’den itibaren Çanakkale’de İngiliz siperleri hazırdı.

İngiltere, 14 Eylül 1922’de Türklere karşı birlikte hareket etmek için müttefiklerine çağrıda bulundu.

15 Eylül 1922’de İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, Londra’daki Curzon’a gönderdiği telgrafta şöyle diyordu:

“Mustafa Kemal, Trakya vs. istediklerini diplomatik kanaldan sağlayıp sağlayamayacağını saptamak için bir hafta bekleyecektir. Aksi halde askerlerinin şu anki coşkusundan yararlanarak İstanbul ve boğazlara yürüyecektir. Bağlaşıklar vakit geçirmeden bir konferans düzenlemezlerse Mustafa Kemal’le savaşı göze almalıdırlar.” (İDA, FO 371/7888/ E9368: Rumbold’tan Curzon’a oldukça ivedi:gizli telgraf, İstanbul, 15.9.1922; Salahi R. Sonyel, Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, C. III, Ankara, 2008, s. 675)

15 Eylül 1922’de İngiliz Parlamentosu bir kez daha toplandı. O toplantıda Sömürgeler Bakanı Winston Churchill ve Başbakan Lloyd George, müttefiklerden, Balkan ülkelerinden ve sömürgelerden yardım istenmesini önerdi. (David Walder, Çanakkale Olayı, İstanbul, 1970, s. 210-214) Aynı gün İngiliz hükümeti, İstanbul’daki General Harington’a Çanakkale’yi savunması için yönerge gönderdi. (Cab. P.23/31, 49 (22 İngiliz kabinesi toplantısı, Londra, 15.9.1922; Sonyel, s. 1675-1676.)

16 Eylül 1922’de İngiliz Sömürgeler Bakanı Churchill, müttefiklerden, Balkan ülkelerinden ve Hindistan, Avustralya, Kanada ve Güney Afrika gibi sömürgelerinden “Çanakkale’ye doğru ilerleyen Kemalist kuvvetlere karşı yardım” istedi. Ancak Fransa, İtalya, Romanya, Yugoslavya ve tüm sömürgeler -Yeni Zelanda hariç- İngiltere’nin yardım isteğini reddettiler.

Bu sırada beklenen oldu. Başkomutan Mustafa Kemal (Atatürk), Türk ordularını, 18 Eylül 1922’de Çanakkale’ye doğru yürütmeye başladı. Bu kapsamda Kocaeli Grubu’nun İzmit bölgesine, 2. Süvari Tümeni’nin de Çanakkale’ye ilerlemesi emredildi.

19 Eylül 1922’de İtalya ve Fransa, Çanakkale’deki birliklerini Avrupa yakasına aldılar. Bu arada İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiseri General Pelle, İzmir’e giderek Mustafa Kemal (Atatürk) ile görüştü. General Pelle, Mustafa Kemal’e, “tarafsız bölgeye girilmemesi gerektiğini” söyleyince Mustafa Kemal, “tarafsız bölgeyi tanımadığını, ordularını daha fazla tutamayacağını, Yunanların işgali altındaki Doğu Trakya’yı almak için Çanakkale’ye ilerlemeye devam edeceğini” söyledi.

Sadece Fransa ve İtalya değil, İngiltere kamuoyu da Türklerle savaşa karşıydı. Bu arada Hint Müslümanları ve Sovyet Rusya da Türkiye’den yana tavır aldı. Moskova Komünist Enternasyonali, İngilizlere karşı zehir zemberek bir bildiri yayımladı. Bildiri şöyle bitiyordu: “Kahrolsun İtilaf emperyalizmi! Türk halkına barış ve özgürlük! Kahrolsun yeni emperyalist savaşlar!” (Sonyel, s. 1680,1681; Bilal Şimşir, Doğu’nun Kahramanı Atatürk, İstanbul, 1999, s.62, 67)

Türk ordusunun Çanakkale’de tarafsız bölgeye girmesi üzerine İngiliz basını, Mustafa Kemal’in düşmanca tehdidinin barış kapısını kapayabileceğini ve milletlerin savaşa hazırlandıklarını yazmıştı.

 

İNGİLİZLERİN ÇARESİZLİĞİ

Mustafa Kemal (Atatürk), Misakı Milli çerçevesinde Doğu Trakya’nın boşaltılıp Türkiye’ye verilmesini istiyordu.

19 Eylül 1922’de İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa Başbakanı Raymond Poincare ve İtalya’nın Paris Büyükelçisi Kont Carlo Sforza Paris’te bir araya geldiler. Görüşmede tansiyon çok yükseldi. Fransız Başbakanı Poincare öfkeyle “Artık Türklerle savaşmayacağız!” diye bağırdı. “Mustafa Kemal’in isteklerini kabul etmekten başka çare olmadığını; Trakya’yı kayıtsız şartsız Türklere vermek gerektiğini” söyledi. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon bu teklifi reddedince, D. Walder’in ifadesiyle “Fransız başbakanı, İngiliz dışişleri bakanının ağzını açmasına izin vermeden suçlu öğrencisini paylayan kızgın bir öğretmen gibi konuştu; bağırdı, İngilizleri suçladı.” Bunun üzerine Lord Curzon toplantıyı terk etti. Curzon, “Şimdiye kadar böyle bir şey görmediğini söylüyor ve ağlıyordu.” (Walder, s. 277-280; Sonyel, s. 1684-1686)

Müttefikler, Paris’te aldıkları kararları, 23 Eylül 1922’de bir notayla Mustafa Kemal (Atatürk)’e bildirdiler. Buna göre Kemalistlerle barış görüşmelerinin yapılmasına karar veriliyor, Türklerin tarafsız bölgeye girmemeleri şartıyla Doğu Trakya’nın boşaltılıp Türkiye’ye geri verilmesi kabul ediliyordu. Mustafa Kemal (Atatürk), müttefikleri dize getirmişti.

TÜRK ORDULARI ÇANAKKALE’DE

23 Eylül 1922’de Türk süvarileri, müttefiklerin Çanakkale’de “tarafsız bölge” kabul ettikleri alana girdi. Türk süvari birliği, İngiliz süvari birliğiyle burun buruna geldi. Ancak Türk süvarileri kendilerine verilen emir gereği, silahlarının namlularını yere çevirmişlerdi. İngiliz birliğinin başındaki subayın “Tarafsız bölgeden geri çekilin!” emrini dinlemediler. İlerlemeyi sürdürdüler. İngiliz birlikleri çekildi. 23 Eylül 1922 akşamı Türk süvarileri, Çanakkale’nin 15 km güneyindeki Erenköy’e girdiler. Bu oldubitti karşısında ne yapacağını şaşıran İngilizler, 24 Eylül 1922 sabah saat 06.00’ya kadar tarafsız bölge boşaltılmadığı takdirde, savaşa başlayacaklarını bildirdiler. Türkler aldırmadı.

Bu sırada Fransız politikacı Franklin Bouillon, 25 Eylül 1922’de İzmir’de Mustafa Kemal (Atatürk) ile görüştü. Doğu Trakya’nın Türkiye’ye bırakılacağını söyleyerek ordularının ilerleyişini durdurmasını istedi. Bu sırada General Harington ile Mareşal Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) arasında da karşılıklı mektuplaşmalar başladı.

25 Eylül 1922’de Çanakkale’deki tel örgülere kadar yanaşan Türk birlikleri, 26 Eylül günü, Çanakkale çevresine biraz daha yaklaştılar. 27 Eylül günü, İngilizlerin Çanakkale’nin dışında, iki kanadı denize dayalı olarak tuttukları, tel örgülerle takviyeli savunma mevzisine ulaştılar. İngilizler, Türk askerinin tel örgülerden içeri girmemelerini istedi.

Mustafa Kemal (Atatürk) Türk birliklerini, 27 Eylül 1922’de Biga-Bayramiç-Ezine çizgisinde durdurdu. İkinci Çanakkale Savaşı’nın çıkması an meselesiydi. Ancak bir farkla; bu kez Çanakkale’yi savunan İngilizler, saldıran Türkler olacaktı.

1915 Çanakkale Muharebeleri’nin Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal (Atatürk) 7 yıl sonra 1922’de İngilizleri bir kere daha Çanakkale’de sıkıştırmıştı. Çanakkale önlerine ilk gelen bir Türk süvari tümeniydi ancak iki piyade tümeni güneyden, bir piyade tümeni de doğudan Biga üzerinden gelmekteydi. Mustafa Kemal (Atatürk), İngilizleri, bir taraftan Çanakkale’de sıkıştırırken, diğer taraftan Marmara Denizi güney kıyılarına ulaşan kuvvetlerinin bir bölümünü de Erdek-Bandırma ve Bursa üzerinden İzmit’e kaydırıyordu. İngilizlerin, İstanbul ve boğazlardaki az sayıda kuvvetleriyle bu Türk kuşatmasına direnmesi olanaksızdı.

29 Eylül 1922’de toplanan İngiliz Kabinesi, Çanakkale’de tarafsız bölgeye giren Türk birliklerinin gerekirse silah kullanılarak bölgeden çıkarılması için General Harington’a emir verdi. Ancak General Harington bu -gerçekdışı- emri uygulamadı. Harington, 1 Ekim 1922’de Londra’ya gönderdiği raporda, “O sırada ateş emri vermesinin barut fıçısına ateşe etmek” anlamına geldiğini bildirdi. Barış görüşmelerinin başlayacağı sırada savaş çıkarmanın anlamsız olduğunu söyledi.

Mustafa Kemal (Atatürk), 23 Eylül 1922 tarihli müttefik notasına, 29 Eylül 1922’de yanıt verdi. Meriç’in batısına kadar Trakya’nın hemen boşaltılıp Türkiye’ye bırakılması ve 3 Ekim 1922’de Mudanya’da ateşkes görüşmelerine başlanması şartıyla Türk ordularının ilerleyişini durdurdu. Böylece Çanak Krizi, Mustafa Kemal’in (Atatürk’ün) istediğini elde etmesiyle son buldu.

***

Müttefiklerin, 23 Eylül 1922’de Doğu Trakya’yı Türkiye’ye iade etmeyi kabul etmeleri üzerine Yunanistan’da darbe oldu, kral ülkeyi terk etti. 19 Ekim 1922’de İngiltere’de Başbakan Lloyd George istifa etmek zorunda kaldı.

1915’te İngilizleri Çanakkale’de durduran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal (Atatürk), 1922’de İngilizleri yine Çanakkale’de sıkıştırdı. 1915’te topla tüfekle, kanlı bir savaşta yendiği İngilizleri, 1922’de topsuz, tüfeksiz, savaşsız yenmeyi başardı. Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal (Atatürk) ile Çanakkale’de bir kere daha savaşmayı göze alamayan İtilaf Devletleri, Lozan’da, İstanbul ve boğazları boşaltmayı kabul ederek geldikleri gibi gitmek zorunda kaldılar.

Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ün, silah arkadaşlarının ve kahraman Mehmetçiğin anısına saygıyla... 

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025