Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

18.04.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dün, Balçova Belediyesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği işbirliğiyle İzmir’de düzenlenen Eğitimde Adaleti ve Geleceği Düşünmek Sempozyumu’nda “Köy Enstitüleri ve Eğitim Reformu” başlıklı oturumunda konuşmacıydım. Bir “Köy Enstitülü Anne”nin evladı olma kontenjanından!..
Daha önce yeri geldi mutlulukla (Anneler Günü), yeri geldi hüzünle (vefat) paylaştım onun çarpıcı hikâyesini: Annem Aliye Esma Atay, 1940 yılında Beykoz’un Dereseki köyünden Arifiye Köy Enstitüsü’ne (Adapazarı) yol tuttu. O günden sonra artık o, “Cumhuriyet’in kızı” idi. Ömrü boyunca da bunun hem gururu hem sorumluluğu ile yaşadı.
Çocukluktan başlayarak hayal kırıklıkları, duygusal ve ruhsal ciddi sarsıntılarla geçen hayatında Arifiye Köy Enstitüsü anneme yeni bir “aile” olmuştur aslında. Cumhuriyet’i “baba”, Arifiye’yi “anne” bildi o!..
Köy Enstitüleri annemin hayatına değmiş, onun hayatının akışını değiştirmiş, makus talihini yenmesini sağlamıştır da tabii esas amaç, bunu bütünüyle toplum ölçeğinde yapmaktı. Bir “çiftçi imparatorluğu”ndan geriye kalan bitkin ve çaresiz insanları çağdaş bir ulus-devlete ümitle bağlı yurttaşlar kılma yolunda iddialı, idealist, en önemlisi “romantik” bir hamledir bu. Çünkü Cumhuriyet’in acelesi vardır! Batı’da yüzlerce yıla yayılan ekonomik, teknolojik, demografik, düşünsel, kültürel, dinsel ve siyasal dönüşümler birkaç on yıla sığdırılmak istenmektedir. Öyle ki köylülüğün Batı’da yaklaşık 200 yıla yayılan kentlileşme, burjuvalaşma (ve tabii proleterleşme) macerasını bekleyecek vakit yoktur. Köylüyü köyde dönüştürme yolunda ve köyün kendi çocukları (Köy Enstitülüler) marifetiyle bir proje hayata geçirilmiştir. Tabii bir yandan da kırsal-feodal toplumsal düzenin yerel hâkim güçlerine karşı “içeriden” bir kitlesel seferberlik için bilinç inşasına dönük bir motivasyon da vardır.
Olmadı, olamadı. İkinci Dünya Savaşı sonrası konjonktürü ve Türkiye’nin ABD yörüngesine girmesinin katalitik etkisi de vardır olamamasında. Toplumcu, hümanist, evrenselci motifleri dolayısıyla Enstitüler komünizm fobisinin hedef tahtasına oturtuldu. Denilebilir ki “Soğuk Savaş”ın ilk kurbanıdır bu memlekette Köy Enstitüleri…
Ama işte 78 yıl sonra Köy Enstitüleri’nin hatırası hâlâ capcanlı ve özlemle, o özlemden bir gelecek inşa etmeye dönük politik bir arayışla gündemde olmaya devam ediyorlar. O yüzden Sempozyum bünyesinde açılan ve Enstitüler’in hayatından, o hayatın parçası insanlardan (hocalar, öğrenciler, bürokratlar) karelerin yer aldığı, benim duygu tellerimi de alabildiğine titreten fotoğraf sergisinin adı, “Türkiye’nin Geçmişindeki Yarın: Köy Enstitüleri” idi.
Gazete olarak Cumhuriyet, bihakkın oradaydı. Benim dışımda üstad Ataol Behramoğlu, Yakup Kepenek Hoca, Güray Abi (Öz) ve Deniz Kavukçuoğlu dostumuz, bu etkinlikte “Enstitülüler”in yanında oldu.
Tabii Sempozyum’un en anlamlı kesitini Prof. Dr. Korkut Boratav’a verilen “Aydınlanma Onur Ödülü”nün oluşturduğunu da kaydetmeden geçmemek gerekir. 2003’ten itibaren sırasıyla Vedat Günyol, Engin Tonguç, Server Tanilli, İlhan Selçuk, Halit Çelenk, Türkan Saylan, Cengiz Bektaş, Genco Erkal, Yaşar Kemal, Hıfzı Topuz, Doğan Hızlan, Ataol Behramoğlu, Yılmaz Büyükerşen ve Gürer Aykal’a verilen ödül bu sene Boratav Hoca’ya takdim edildi. Tabii o da bu ödülü ancak ve ancak “Amcam Sabahattin Ali”, “Abim Muammer Aksoy”, “Kardeşim/Arkadaşım Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu” adına alıp kabul edebilirim diyerek son noktayı koydu.
Dedik ya, Cumhuriyet, bihakkın oradaydı! Maddeten olduğu kadar manen de!..

Prof. Dr. Korkut Boratav (ortada) "Aydınlanma Onur Ödülü"nü Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya (sağda) ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Başkanı Prof. Kemal Kocabaş'ın (solda) elinden aldı.

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018