Yazgülü Aldoğan

Gerçekten karışık, hem de ortaya karışık

13 Aralık 2018 Perşembe

Arkadaşlarının çağırdığı isimle “Peri” Perihan Çakıroğlu, meslekte neredeyse benim kadar eski bir gazeteci. İlk kitabını ise gururla getirdi önceki gün. Epeydir “işsiz gazeteci”. Dolayısıyla toplantıdan toplantıya kulis ve haber toplamak için koşmadığına göre artık bir kitap yazmak için yeterli zamanı vardı ama hayat kolay mı, çocuklar, sorunlar derken önce ne yazacağına karar vermiş, sonra da sessiz sedasız yazıvermiş. Arkadaşlarının kitaplarını yazıyorsun hep diye bir sitem gelmesin aklınıza. Masamın üstünde okunmayı bekleyen onlarca kitaptan pek çoğu arkadaşımın ama ben daha çok güncel bir konuya oturttuğum zaman kitaptan bahsediyorum. Peri’nin kitabının öne geçme nedeni ise konusu. Peri yıllarca ekonomi muhabirliği, ekonomi yazarlığı yapmasına karşın, bu kez bambaşka bir işe, siyasete soyunmuş ve en son çalıştığı gazete olan Bugün’den hareketle FETÖ’ye bile bile, el ele nasıl gelindiğini anlatmış, çok yalın, çok sade, çok temel noktalarıyla. Balık hafızalı olduğumuz için hepimize lazım böyle hatırlatmalar, elimizin altında durmalı, gerektikçe bakmalıyız.
Peri, siyasi haber bile yazmadan, siyasi gelişmeleri nasıl mı yazmış? Koşullar onu o gazeteden o gazeteye savurdukça, ekonomi söyleşileri yaptığı kişiler siyasetin de içinde olunca, belki daha da iyi görmüş. TÜSİAD’dan MÜSİAD’a ve TUSKON’a nasıl gelindiği, hangisinin nasıl kurulduğu derken Peri’nin iş değiştirmeleri arasında Türkiye’nin de virajları, iktidar değiştirmeleri, bu değişikliklerin nasıl da ekonomiyle bağlantılı olduğu ve savrulmaların sonunda Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilişi, ardından arkadaşlarıyla Milli Görüş gömleğini çıkarıp AKP’yi kurup iktidara gelişleri ve birlikte yola çıktığı arkadaşlarının çoğunun yol kazalarında saf dışı edilip bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümeti denilen tek adam rejimine geçişi tatlı tatlı anlatıyor.

Cemaat gazetesinde ne işi vardı?
Bütün bu süreçte Peri ve kendisi gibi gazeteci olan eşi, iki de çocuk büyütüp okutuyor. Kolay mı, başka bir kazançları olmadığı için hiç değil. İş değiştirmeler, işsiz kalmalar derken Peri kendini Bugün gazetesinde ekonomi yazarı olarak buluyor. Ilıcaklar tarafından kurulan gazetenin Akın İpek’in eline nasıl geçtiği, Tuncay Özkan’dan satın alınan Kanaltürk ile birlikte nasıl bir medya topluluğu kurulduğunu, altın madeni ve kazanılan büyük paraların hikâyelerini hatırlamak için bu bölümler çok önemli. Ama magazin muhabirlerinin röportaj yapmaya şal ile gitmelerine kopmadım değil. Ne için mi? Konuşulan kişi dekolte giyinmişse kapatmak için! Cemaat gazetesinden bahsediyoruz herhalde. Bu arada gazetenin karşılama görevlisi kapalı kadınların başı açıklarla değiştirilmesi ayrıntısı da ilginç. Elbette kitaptaki her şeyi anlatmayacağım, ama ağzınızı sulandırmak da görevim. Melih Gökçek’in Melek Anne’nin manevi oğlu olduğundan Tamince’nin cemaatle ilişkisini nasıl kopardığına kadar, merak edilen pek çok tanıdık isim var kitapta. Ve zaten Peri, bence sonunda köşe yazarlığı yapmış olmasına karşın, ruhu hep acar muhabir kalmış bir gazetecidir. Epeydir işsiz olmasına rağmen gündemden kopmuyor, hâlâ toplantıları izleyip sosyal hesaplarında paylaşıyor.
Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun bile FETÖ’cülükle suçlandığı bir dönemde Bugün’de çalışmış Perihan bu kitabıyla kendini ateşe mi atıyor? Hiç de değil. FETÖ’cü suçlaması ne gerçek FETÖ’cülere, ne şuna buna, o sırada susturulması, ortadan kaldırılması gerekenlere yapılıyor. Perihan’ın kitabında önce cemaat, sonra hizmet, sonra FETÖ diye diye bunların devletin her kademesine nasıl sokulduğu, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısıyla anlatılırken kitabın sonunda Erdoğan’a da bir bölüm ayrılıyor. Peri, Recep Tayyip Erdoğan’la belediye başkanlığı döneminden beri röportaj yapmış şanslı bir gazeteci. Üstelik de şimdikiler gibi önceden verilmiş sorularla değil. Yani Erdoğan, Peri’yi çok iyi tanıyor ve onun ne olup olmadığını biliyor. Sıkıntı yok!
Amacım tanıtım yapmak olmayınca, kitabın adını yazmayı unuttum: “Ortaya Karışık İşler”; kapağında da bir bukalemun var, FETÖ’nün nasıl da her ortama uyup kamufle olduğunu anlatmak için. Gazeteci kitabı olduğu için kolay okunuyor, kadın kitabı olduğu için kısa; siyasi ve ekonomik geçmişi anlattığı halde sıkıcı değil. Peri, “Bir gazetenin (Bugün) öyküsünden yola çıkarak 15 Temmuz darbe girişimine nasıl gelindiğini anlatırken tarih tekerrürden ibaret değildir, yaşadıklarınızdan ders alırsanız tekerrür etmez” diyor. Ders alıyor muyuz? Maalesef hayır!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları