Sahte ikilem

21 Şubat 2019 Perşembe

Son yıllarda kitlelerin siyasete ilgisi hatta doğrudan katılma arzuları artıyor. Sağ popülist akımlar yükselirken, pazartesi yazımda aktardığım gibi, sermayenin sözcülerinin sosyalizm korkusu nüksediyor, faşizm tehlikesi giderek güçleniyor. Sol hareket, Türkiye’de siyasal İslamın, rejimin yükselişini önleyememişti, dünyada da bu yeni hareketlenmeye yön veremiyor.

Ne birine öbürü...
Bu başarısızlıkların arkasında, yanlış bir ikilem yatıyor. Bir yaklaşım neo-liberalizmin, küreselleşmenin yıkımına karşı “kitleleri” ekonomik talepleri, maddi çıkarları savunarak, siyasal İslamın, sağ popülizmin etkisinden kurtarmaya, dalgayı tersine çevirmeye çalışıyor. Bunun tam karşısındaki yaklaşım adeta “ekonomik değil aptal, kültürel” diyerek, kitleleri, siyasal İslamın, sağ popülizmin etkilerden kurtaracak kültürel politikalar arıyorlar.
Her ikisi de patinaj yapıyor. Kimi koşullarda, birinci “maddeci” yaklaşım sağ popülizmin ekonomik eleştirileriyle buluşuyor. İkinci “kültürcü” yaklaşım siyasal İslamın ve sağ popülizmin tabanının kültürel taleplerini “anlama” çabasıyla, “halkın değerlerini” savunma gerekçesiyle kendi seküler, ilerici söyleminden uzaklaşarak dinci, muhafazakâr düşüncelere yaklaşıyor. “Tabii ki göçmen gelişi denetlenmelidir” gibi “anlayışlı” tezlerle, dini inançlar karşısında eleştiri silahını rafa kaldırarak sağ popülizmin, ırkçı yabancı düşmanı taleplerine, cehalet övgüsüne taviz vermeye başlıyor. Böylece ikilemin her iki tarafında yer alan akımlar, sağ popülizmin, siyasal İslamın hegemonya inşa sürecine ekleniyorlar, giderek kendi sonlarını hazırlıyorlar.
Bu ikilemi aşabilecek politikaları, çalışma tarzlarını düşünebilmek için, ikilemin iki tarafının çelişkili bir birlik oluşturduğunu görmek gerekiyor.

Çelişkili birlik
Ekonomik olanla kültürel olan ancak birlikte var olabilir. Ekonomik ilişkiler, kültürel ilişkiler içinde yaşanır. Ekonomik çelişkiler, çıkarlar, sorunlar ancak kültürel kodlarla anlamlandırılabilir. İçinde emek, sermaye, sınıf, sömürü, bireysel özgürlük kavramları olmayan bir kültürel evrende, kapitalizmin sorunlarını anlamak, geçerli çözümler üretmek olanaksızdır.
Kültüre gelince bu, ancak yaşamın biyolojik gereksinimlerinin karşılanması, türün devamının sağlanması süreçlerinin, (bir toplumun) parçası olarak düşünülebilir. Diğer bir deyişle ekonomik olan kültürel, kültürel olan da ekonomiktir.
Materyalizm ekonomik olana öncelik tanımayı gerektirir, kültürel olana öncelik tanımak idealizmdir önermesi doğru değildir. Ekonomik çıkarlar gibi, kültürel olan da maddidir. Kültür de bireyin dışındadır ve birey salt düşünerek dışındaki süreçlerin (ekonomik ya da kültürel) nedensellik zincirini kıramaz, onları salt düşünerek, bir pratik ilişkiye girmeden, şekillendiremez.

Ve güç ilişkisi
Kültür ve ekonomi arasındaki çelişkili birliğin belli bir zaman ve mekânda aldığı biçim, belli bir güç/iktidar ilişkisinin ifadesidir, onu yaşatır ve yeniden üretir.
Siyasal İslamın iktidarına, sağ popülizmin yükselişine karşı salt ekonomik ya da salt kültürel taleplerle/pratiklerle direnilemez. O iktidarı ve yükselişi/gücü yaşatan, yeniden üreten “çelişkili birliğe” karşı, onu kırmayı ve yeniden şekillendirmeyi arzulayan karşıt bir güç ilişkisi inşa ederek mücadele edilebilir.
Ekonomik olanın etkilerine karşı ancak kültürel olanı etkilemeyi başarabilecek bir güç inşa ederek direnilebilir. Kültürel alanı etkileyecek güç, ekonomik çelişkilerden kaynaklanan enerjiden yararlanılarak yaratılabilir.
Günlük siyasi pratiğe dönersek, siyasal İslamın toplumsal siyasi etkisini kırmak için, önce onun etkisi altında olmayan güçleri, kendi ekonomik çıkarları ve seküler kültürel talepleri üzerinde birleştirerek bir toplumsal güç oluşturmak gerekir. Böyle bir gücü, bir tarihte, potansiyelden kinetiğe çıkaran “Gezi olayının” siyasal İslamda yaşamsal bir korku yaratmış olması boşuna değildir.
Türkiye’de sol, 16 yıldır o sahte ikileme takılarak, CHP de siyasal İslamın karşında bir güç inşa etmek yerine var olanı sulandırmayı seçerek hep başarısız oldu. Artık başka şeyler yapmak gerekmiyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları