Özdemir İnce

Ağanın çiftliği

24 Şubat 2019 Pazar

Peygamberler, ağanın çiftliğini kendi keyfine ve kendi çıkarına göre yöneten kâhyalar değildir. Ama mezhep, tarikat, cemaat önderleri ve şeyhleri ise taşeron firma yöneticilerinden farksızdır. Emekçiyi (mümini) yüzlerce yıldır durmadan ezmekte ve sömürmekteler.

***

Ebu Bekr (Abu Bakr) Râzî (864-924) taa 9. yüzyılda, 1200 yıl önce fark etmiş bu düzeni, “Tanrı’nın bazı insanlara peygamberlik görevi verdiğini ve onları izlenmeleri gereken model yaptığını nereden çıkartıyorsunuz?” diye soruyor. André Gucksmann + Nicole Bacharan + A. Meddeb’in ortaklaşa yazdıkları Özgürlüğün En Güzel Tarihi (1) adlı kitaptan aktardım. Râzî’den aktaran da rahmetli dostum şair ve filozof Abdelwahab Meddeb.

***

Gerçekten de Tanrı’nın peygamberlere, peygamberlerin de mezhep, tarikat ve cemaat şeflerine neden ihtiyaçları olsun? Tanrı ile insan arasında neden bir aracıya, bir tercümana ihtiyaç olsun? Bunun böyle olduğunu peygamberler ve dinlerinin hiyerarşisi söylüyor.
Kutsal Kitapları tanık gösteriyorlar. Bunun üzerine bağımsız ve özgür insan aklı soruyor: Kutsal Kitapları Tanrı’nın gönderdiğinin kanıtı var mı?
Akıl, aklını Ortak Akıl’a teslim etmediyse böyle şeyler sorar. Dinbazların hangi hakla racon kestiğini de sorar. Aklını kullandığı zaman sıradan halk da dini kullanan siyasal partiye: “Siz ne hakla Tanrı’nın ve Peygamber’in yetkili acentası oluyorsunuz?” Başka şeyler de sorar. Bu nedenle, din taşeronları, müteahhitleri, sömürgenleri soran Akıl’dan korkar.

***

Dinbazın en büyük işi, çabası Tanrı’yı, Peygamber’i kandırmak üzerinedir. Aslında hedefi Tanrı aracılığıyla korkutarak insanı baskı altına almak, ona egemen olmak ve onu sömürmektir. Dinbaz; Allahsız, Kitapsız ve Peygambersizdir.
“Peki (kendi) kendilerini nasıl kandırıyorlar?” diye soracaksız. Bunların kendileri yoktur. Vicdanları yoktur. Dillerine doladıkları “Öteki Dünya”ları da yoktur. Önemli olan bu dünyada sıyırmak ve sıyrılmaktır.
Ama o hor gördükleri, ateşte yaktıkları ateistin kendinden başka kimsesi yoktur. Ateist yalnızdır, kendisinden, vicdanından başka kimsesi ve denetmeni, müfettişi yoktur. Aklını kullandığı ve vicdan sahibi olduğu, insana saygısı olduğu için “suç” ve “günah” işlemek alışkanlığı yoktur. (İsterseniz adlî sicil incelemesi yapın!) Çünkü kendinden korkar. Ey insan sen de kendinden başka kimseden korkmayacaksın!

***

Marx dünyayı, Rimbaud hayatı değiştirmek istedi ama kimse insanı değiştirmeyi göze alamadı. İnsan özgürleşerek değişmeden ne dünya değişir ne de hayat. Ama ilkin Tanrı ve Din karşısında aklını kullanarak özgürleşecek. İşte o zaman AKP’nin memurları cennet kapısında bilet kesemez. Bu dünyaya sahip olup cenneti cennet satıcılarına bırakacaksın! Özgürleşerek Tanrı’yı ve Din’i de kurtaracaksın. Tanrı ve Din’in yeri kutsal göklerdedir. Dünya; dağları, denizleri, ovaları, faunası ve florasıyla birlikte sana doğa tarafından emanet edilmiştir. Dünya “Ağanın Çiftliği”, sen de çiflikte köle değilsin.

***

Kimse senin efendin değildir, hele insan türünden hiç kimse! Kimse Efendi ve Reis değildir. İnsan toplumu bir sürü değildir, HükümdarÇoban’a, Çoban-Hükümdar’a ihtiyacı yoktur. Seni, dünyayı ve hayatı senden başka kimse değiştiremez. Evrim devam ediyor.
Kapitalizm, emperyalizm ve insanın insan tarafından sömürüsü Tanrı ve Din pasaportu olmadan ayakta kalamaz. Tanrı ve Din’in siyasal partisi yoktur. Kayırdıkları reisler yoktur. Tanrı, mutlaka demokrat, laik, eşitlikçi ve özgürlükçüdür. Gerisi yalan!
(1) La Plus Belle Histoire de la Liberté , Editions du Seuil, s.187



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları