Çerkez Ethem İhanet Etmedi mi?

20 Kasım 2014 Perşembe

Bülent Arınç öyle sıradan insan değil, Başbakan Yardımcısı ve artık tasfiye sürecinde olsa da AKP’nin ağır çekirdek toplarından... Bursa’da bir açıklama yaptı: Çerkez Ethem hain değildir. Konuştuğu kitle Çerkezler... Acaba Çerkezler de öyle mi düşünüyor bilmiyorum. Hainin milleti dini olmaz. Bu konuyu yazmaya karar verdiğimde, Kurtuluş Savaşı’nın üstelik çok özel yönleri üzerine nesnel mi nesnel araştırmalar yapan Zeki Sarıhan’ın yazısını bilgisayarımda buldum. Özetleyerek aktaracağım... Sarıhan’a teşekkür.

***

“Çerkez Ethem’in hain olmadığı iddiaları, 1950’lerde, Atatürk ve İnönü ile hesaplaşma anlayışıyla ortaya atıldı. Resmi tarihe karşı yöneltilen itirazların en zayıfı budur. Ethem Bey, Kurtuluş Savaşı’nın ilk evresinde büyük hizmetler görmüşken, bütün belgeler, 1921 başlarında bu davaya, kelimenin bütün anlamıyla ihanet ettiğini gösteriyor.
Onu bu eyleme sürükleyen, Mustafa Kemal Paşa ile rekabete girişmesidir. Eğer yurdun işgale uğradığı bir dönemde, savunma mevzilerini bırakıp düşman tarafına geçmek ve yurtsever cepheye karşı düşmanca söylemlerde bulunmak bir ihanet değilse, ihanet sözcüğünü sözlüklerden silmek gerekir.
Ethem, Kuvayı Milliye döneminde sayıları beş bine yaklaşan Kuvayı Seyyare birliklerinin başındaydı. Düzenli ordunun çok zayıf olduğu bir dönemde Anzavur, Düzce, Bolu, Yozgat isyanlarının bastırılmasında, Batı’da Yunan istilasının durdurulmasında büyük başarı gösterdi. Kahramanlığı üzerine hakkında marş yazıldı. O, bu saygınlığına güvenerek düzenli ordunun emrine girmeyi reddetti. Ankara Vali Vekili Yahya Galip Bey’i yargılamak üzere kendisine teslim etmediği için Mustafa Kemal’i Meclis’in önünde ayağından asacağını söyledi.
Ethem’in asıl kusuru, 1920 sonlarında düzenli ordu kurulmasına çabalanırken Kuvayı Seyyare’yi ordunun emrine vermeyi reddetmesidir. O, ağabeyi Reşit ve kardeşi Tevfik Beyler, Meclis’teki bazı mebuslarla birlikte, düzenli ordunun bir başarı göstereceğine inanmıyor, Yunanlıların ancak seyyar birliklerle yıpratılıp yenileceğini düşünüyordu.
Tam da Ocak 1921 başlarında Yunanlılar İnönü’ye doğru ileri harekâta geçmişken Ethem Bey, Yunanlılarla bir saldırmazlık anlaşması yaptı ve İsmet Bey’in emrindeki Batı Cephesi birlikleriyle çatıştı. ‘Çerkez Ethem’in İhaneti’ kitabımda belgeleri ile anlatıldığı gibi, Yunanlılar onu alarak İzmir’e götürdüler. Midesinden rahatsız olduğu için Hollanda Hastanesi’ne yatırdılar.
İkinci İnönü Savaşları sırasında Ethem imzasıyla Türk mevzileri üzerine atılan bildiride -karşılığında Papulas’ın Ethem’e beş-altı bin Drahmi ödediği bildiri-: ‘Ey Türk zabitan ve efradı! Yunanlılar kendilerine teslim olanlara ve ellerine düşenlere iyi bakıyorlar. Bunun en büyük delili bizim vaziyetimizdir. Vatan için niyetleri temiz olmadığı aşikâr olan Ankara meşru hükümetinin şer aleti olmamak vatan vazifesi ve insanlık şiarıdır... Kuvayı Milliye Umum Kumandanı Ethem.’ Kardeşi Reşit Bey de Yunan gazetesine verdiği demeçte, kendisine yeterli kuvvet verilirse 15 günde Ankara’yı teslim alacağını söylüyordu.
Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından gıyabında idama mahkûm oldu. 150’likler listesine alındı. 1938’de af çıktığında Ürdün’de yaşıyordu. Memlekete dönebileceği tebliğ edildiğinde Hangi yüzle döneceğim?’ diyerek gelmedi. Bu olay bile onun ihanetinin büyüklüğü altında nasıl ezildiğini gösterir.”

Ethem’in 5 büyük yanlışı
Ethem, beş büyük yanlış yaptı. İlki, Mustafa Kemal Paşa ile kazanamayacağı bir liderlik yarışına girmesidir. Eğer Kurtuluş Savaşı ordusuna Ethem kumanda etseydi savaşın seyri bambaşka olur ve kazanılması büyük bir riske girerdi. Çünkü o, düzenli bir orduya komuta edecek siyasi ve askeri birikimden yoksundu. İkincisi, Kuvayı Seyyare’yi Batı Cephesi emrine vermemesi, yani İsmet Bey’den emir almayı reddetmesidir. Üçüncüsü, savaşı kaybedince kendisine yapılan öneriyi geri çevirmesi; dördüncüsü Yunanlılara teslim olması; beşincisi, bununla da yetinmeyip TBMM ve Türk orduları aleyhine faaliyetlerde bulunmasıdır...
Ethem’in Yunanlılara teşekkürü (bugünkü dille): “General Papulas cenaplarının cidden iftihar edilecek kahraman ordusuna arzı hürmet ve teşekkür ederiz. Bu arada hürmetler ile yâdetmek istediğim İzmir Olağanüstü Komiseri Steryadis cenaplarının dünya u231 çapındaki adil siyasetine karşı gerek kendim ve gerek saygıdeğer arkadaşlarım adına minnettarlık hislerimin basın yoluyla ilanına aracılık edilmesi istirham edilir efendim... Sabık Kuvayı Seyyare ve Kütahya Havalisi Kumandanı Çerkez Ethem” (Hâkimiyeti Milliye, 24 Şubat 1921)
Türk sosyalistlerinin ileri gelenlerinden Şefik Hüsnü diyor ki: “Olaylar kısa zamanda onun gerçekte alelade bir maceracı ve üstelik bir hain olduğunu kanıtladı.”
Nâzım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı’nda bu ihaneti şöyle anlatıyor:
“ve 29 Aralık Kütahya
4 top
ve 1800 atlı bir ihanet
yani Çerkez Ethem
bir gece vakti
kilim ve halı yüklü katırları
koyun ve sığır sürülerini önlerine katıp
düşmana geçti
yürekleri karanlık
kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü
atları ve kendileri semizdiler…
Ateşi ve ihaneti gördük”

***

Evet, Arınç bunları bilerek mi konuştu yoksa bilmeyerek mi?.. Bilerek Çerkez Ethem’e politikacı aklaması yapıyorsa, Türkiye’ye yapılacak yeni hainliklere de kapı açıyor demektir. Yok, Çerkezlere politikacı palavrası atıyor ve gönüllerini hoş tutup oylarına göz koyduysa, hainliğin sırtından geçinmek hiç hoş değil. Bu vatanın çocukları Çerkezlerin de hainliğin milleti olmaz görüşünde olduklarına inanıyorum. Peki ama neden Arınç’a bir de ödül verdiler?!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları