Belki de iyi oldu

Belki de iyi oldu

21.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Adam, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından FETÖ üyesi olmaktan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. İstinafa gidiyor, Ankara 20. Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozuyor, beraatına ve tahliyesine karar veriyor. Savcılığın itirazı üzerine, Ankara 21. Bölge Adliye Mahkemesi tekrar müebbete hükmediyor ve ardından da yakalanması kararını veriyor.

Bunların hepsi de yasal mahkeme kararları. Ankara 20. Bölge Adliye Mahkemesi’nin beraat ve tutukluluk halinden salıverilmesine karar verdiği aynı dosyada, Ankara 21. Bölge Adliye Mahkemesi müebbet hapse ve tekrar tutuklanmaya hükmedecek deliller buluyor ve suçu sabit görüyor.

Aynı dosya, aynı kanunlar, aynı usul hukuku, aynı delillerle işlevleri birbirinin aynı iki mahkeme, aynı kişi hakkında iki yüzde yüz ters yönde karar alabiliyor.

Bu durumda bunlardan birinin doğru birinin yanlış olması gerekir.
Hangisi doğru hangisi yanlış?

Hangisi adil, hangisi zalim?

İkilem yalnız bu olayla sınırlı değil.

Aynı yargı düzeninin mahkûm ettiği ya da beraatına hükmettiği benzer durumda binlerce insan var. Şimdi yukarıdaki kararlarına tanık olduğunuz bu yargının kararlarını nasıl içinize sindirip, onun masum dediklerinin gerçekten masum, suçlu dediklerinin gerçekten suçlu olduklarına inanacaksınız?

* * *

Bilge Montaigne, Denemeler’inde şöyle der:

Aklım beni bir kere yanılttıktan sonra, bir daha ona nasıl güvenebilirim ki...

Sonra da ekler: “Eğer hep yanlış çalışsa kolay. O zaman onun söylediğinin tersini yaparım sorun çözülür, ama ne zaman doğruyu gösteriyor, ne zaman yanlışı o da belli değil ki...

Metin İyidil hakkında hangi mahkemenin kararı daha doğrudur, bunu bilmek de bu durumda mümkün olmuyor.

Ve bütün bunları görünce insanın aklına ister istemez, Osman Kavala’nın iki yılı çoktan aşan tutukluluğu geliyor. Anımsayacaksınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Gezi olaylarının düzenleyicisi olarak cebir şiddet kullanarak müesses nizamı devirmek ve yürütme ile yasamanın işleyişlerini engellemekten tutuklu olarak yargılanan Osman Kavala hakkında, cebir şiddet kullandığı yolunda hiçbir müspet delil olmadığından, iki yılı aşan tutukluluk halinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4, 5 ve 18. maddelerinin ihlalini oluşturduğundan derhal tahliyesine hükmetmiş, ama anayasanın 90. maddesinin, amir hükmüne karşın davaya bakan mahkememiz, tutukluluk halini devam ettirmişti.

Bu durumda neyin hukuka uygun, neyin hukuka aykırı olduğunu saptamak kolaydı. Çünkü hukuk, yerel mahkemenin AİHM kararına uymasını amirdi. Ama bu husus göz ardı edildi, tutuklulukta direnildi.

Şimdi sormak gerek: Metin İyidil’in palas pandıras beraatını ve tahliyesini, içlerine sindiremeyenler Osman Kavala’nın tutukluluk yoluyla yargısız infazını içlerine sindiriyorlar mı?

Adalet Bakanı bu konuda ne der acaba?
* * *

İyidil olayı, Cumhurbaşkanı’nın da tepkisini çekti. O da “yargının yaptığının çok çok üzücü olduğunu” söyledi Berlin’e hareket etmeden önce düzenlediği basın toplantısında.

Yargıdaki çarpıklığın ayan beyan ortaya çıkmasına yardım etmesi açısından Metin İyidil olayının belki de yararlı olduğu bile söylenebilir. Yalnız bunun için olaydan gerekli dersin çıkarılması gerekir ki o da yargının adil olması için her şeyden önce bağımsız olmasının zorunluluğunun öncelikle anlaşılmasıdır.

Yargının bağımsızlığı bir kez çiğnendi mi, bir de bakarsınız ki, oraya hiç ummadğınız güçler sızıvermişler.

Bunun engellenmesi oraya buraya verilecek talimatlarla değil, yargı bağımsızlığının bir an önce yasal ve anayasal güvenceye alacak düzenlemelerle mümkün olabilir ancak.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023