Seçim hazırlığı besbelli ki iyiden iyiye kızışmaya başladı.
Bu iyi.
Çünkü AKP için “sandıkta yenilmez” yargısını baştan kabullenmiş bir ezber bozulacaksa bu yumurta kapıya gelince olmaz. Eh, seçime beş ay var ve bu, hazırlık için yeterli bir zaman.
Ancak Meclis aritmetiğini köklü bir değişikliğe uğratmak, gücünü sadece kişilerden alan bir milletvekili aday listesi hesapları üstünden yürüyecekse 5 ay değil 105 ay önceden de kollar sıvansa bence nafile çabadır.
1962’den beri seçmenim. Hiçbir seçimde, “Aaaaa, falanca namlı, ünlü, saygın kişiyi listenin seçilebilecek bir sırasına koymuşlar. O benim pek beğendiğim bir siyasetçidir. Hemen ona oy vereyim” demedim. Diyenlerle de dalga geçmeyi yeğledim.
Dahası bu mesleğe girdiğimden beri pek çok seçim yarışı izledim. Çalıştığım gazetelerdeki şefler pek çok seçimde beni “seçmenin nabzını tutma” görevi ile sokağa, yollara, kentlere, kasabalara yolladılar. Partilerin yerel yöneticileri ile buluşup “nabız tutma”nın ne kadar yanıltıcı olduğunu kişisel deneyimlerimle iyi biliyorum.
Buna karşılık gazeteci kimliğini öne çıkarmadan kahvelerde, pazaryerlerinde, meyhanelerde sohbetlere kulak misafiri, becerebilirsem -ki her zaman kolay değildir- sohbetin bir parçası olmanın paha biçilmez “nabız bilgileri” taşıdığını yine kişisel deneyimlerimle iyi biliyorum.
***
İşsizlik, ücretler, çarşı pazar fiyatları, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim gibi yaşamın temel konularında “Bu iktidarın yaptığı yanlış ve şundan, şundan, şundan zararlıdır. Biz ise şunu şöyle, bunu böyle yapacağız” diyen, bunu içi boş seçim vaatleri kepazeliğine düşmeden, kitleleri kucaklayacak, etkileyecek ve ille de heyecanlandıracak derinlik ve zenginlikte dillendiren bir siyasal hareket, ancak öyle bir hareket seçim sonuçları üstüne umut besleyebilir; Meclis aritmetiğini değiştirebilecek bir siyasal çıkışın öncüsü olabilir.
Bir üst paragrafta yaşamın temel konuları diye nitelediğim bazı başlıklar sıraladım. Bunları tek tek ele alsak kolayca göreceğiz. Bunların her biri
AKP iktidarının yumuşak karnıdır.
Ekonomide inşaat sektörü üstüne kurulu bir kalkınma modelinin niye bir çıkmaz sokağa yol alacağını kitlelere anlatmak çok mu zor?
Eğitimde yüksek liseye dönmüş üniversitelerden nitelikli eleman değil potansiyel işsiz ve diplomalı cahil yaratan bir siyasal ayıbı kitlelerin önüne sermek çok mu zor?
Sağlıkta “Çok şükür AKP sayesinde özel hastanelere gidebiliyor; istediğim doktora, erişebiliyorum” diyenlerin gitgide çökmekte olan bir sağlık hizmeti kargaşasını sezmediklerini herhalde kimse düşünmüyordur. Bunu sergilemek için dâhi siyasetçilere mi ihtiyaç var?
İletişimde özgürlüklerin önünü alabildiğince açmayı değil, “Şu internet, Twitter, Facebook gibi belalardan nasıl kurtulabilirim, nasıl kısıtlayabilir, mümkünse erişilemez hale
getiririm” hesapları yapan bir iktidar zihniyetini “Gezi çocukları”nın hınzır zekâsı çoktan teşhis etmedi mi?
***
Bu kadarı yetsin.
Seçime hazırlanırken CHP’nin, HDP’nin ÖDP’nin buluşabildikleri konu ve alanlarda ortaklaşa, uzlaşamadıkları alanlarda tek tek seçmen kitlesinin önüne bir programla çıkmaları niye mümkün olmasın?
Böylesi ortak programlara siyasal literatürde seçim bildirgesi deniyor.
Çabalar öncelikle bu noktada yoğunlaşsa, sonra (evet sonra) “kimi, nerede, hangi sırada milletvekili adayı gösterelim” hesaplarına geçilse bu seçmende yankısını bulacaktır.
Meraklısı 1965’te Meclis’e 15 milletvekili sokup, o Meclis’in tozunu atan Türkiye İşçi Partisi’nin seçim bildirgesine; 1974’te Ecevit önderliğindeki CHP’nin Ak Günlere bildirgesine, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Selahattin Demirtaş’ın bir “seçim bildirgesi” niteliği taşıyan konuşmalarına bir göz atsa sanırım yukarıda yazılanlara hak verir.
Haydi öyleyse...
Seçim İttifakından Önce Seçim Bildirges
Yazarın Son Yazıları
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum
25 ay 13 gün sonra
(Siyasal) İslam ve demokrasi
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?
Garo Paylan’la imam olmamak için...
Hani bir Demirtaş var(dı)
CHP’nin intiharı (mı?)
Habercilere, yazarlara siparişlerim var
Kabile devleti dişlerini gösteriyor
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?
Bin yamalı bohça: CHP
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet
Kafası kesik tavuk gibi...
İki yıl önce dün
İki yıl önce bu gece
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti
Sultan I. Tayyip Han
Hazin bir izin (raporu)
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’
Soylu’nun siyasal soyu
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?
Sayıların dili, gerçeğin dili...
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti
Oh be, bugün siyaset yasak…
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...
Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...
Demokrasispor 1 Reisspor 0