Bağış Erten

İnanması zor ama...

14 Ekim 2015 Çarşamba

Vay be! Türkiye Euro 2016’da! Olmayacak şey oldurmayı gene başardı Fatih Hoca ve öğrencileri. Hepimiz ayaktayız. Mutluyuz ama terimiz soğuduğunda da aynı şeyi düşünecek miyiz? Ben pek emin değilim. Bunu sonra konuşuruz, ama önce ne olursa olsun sahada dökülen alın terinin hakkını vermeli.
Hiçbir şeyin öyle kolay kazanılmadığı bir futbol çağındayız. Ve bu da bir şey sonuçta. Uzun bir aradan sonra bir yaz turnuvasında Türkiye var. İnsanın yüzüne bir gülümseme oturuyor. Bu da bir sihir sonuçta.
Belki hafıza diye bir yeteneğimiz olmasaydı, son üç maçtaki performansıyla yukarı tırmanan takıma övgüler dizer, mutluluk şarkıları söyler, avuçlarımız şişene kadar onları alkışlardık. Ama hafıza diye bir şey ne yazık ki var.
Sadece o da değil. Akıl mantık da... Sonuçta 54 ülkeden 24’ünün katılacağı, yani neredeyse iki ülkeden birinin gittiği bir kupadan bahsediyoruz.
Şu acı bir gerçek aslında: Kabul edelim, bu kadarına bile hasretiz. Neticede son altı büyük turnuvanın sadece birine katılmış bir Türkiye var karşımızda. Estiği, üfürdüğüne göre dünya futbolunda yaktığı cürüm giderek azalan bir Türkiye, sorunlarıyla boğuştukça hantallaşan bir Türkiye...

Kapağı atmak önemli
O yüzden, şu ya da bu şekilde, kapağı buraya atmak önemliydi. Hiç değilse güzel bir yaz geçireceğiz. Memleket gerçeklerine bakınca insan çok ummasa da, umutlanıyor işte!
Maça dönersek. Beklenmedik değil ama gene ilginç bir kadro vardı sahada. Hakan Balta’nın da o bölgede oynayabildiği düşünülürse Serdar Aziz hariç herkesin orta saha hüviyeti taşıyabileceği bir 11. Bir tür 4-6-0, ya da abartarak söyleyelim, 2-8-0. Peki böyle bir dizilişten ne beklersiniz? Bol pas etkinliği ve hücuma örgütlü çıkış. Maalesef pek yoktu. Orta sahada top kazanma, hakimiyet? O da pek yoktu. Oysa belli ki sahada niyaz edilen gegenpress diye Almanların (daha çok da Klopp’un) meşhur ettiği etkin karşı presti. Kaptır, kap, dağıt, pozisyon yarat. Fatih Hoca kızacak ama, gene bir ‘terim’le ifade edelim, geçiş (transition) oyunu yani. Hızlı akışlar, ani indirmeler, bol bol bindirmeler...
Topu rakip alanda tutmaya çalışan bir mikser taktiği. Bunların hiçbiri olmadı. İyi kapanan fizikli İzlanda karşısında daha çok set oyunu oynadı Ayyıldızlılar. Kontrolü her şeyin önüne koydular. Ta ki, galibiyetin çok şey ifade edeceğini anladığımız ana kadar. Ondan sonrası da bildiğimiz kaos. Ve gene o karmaşadan gelen gol ve alınan vize. Anlaması da, anlamlandırması da zor vallahi. Adını koyalım şu işin.
Emek var, alın teri var, ama şans da var.

Birbirimizi kandırmayalım
İki gündür Emre ve Arda vardı ekranlarda. Milli Takım’ın eski ve yeni kaptanları. Biri Ntvspor’daydı, diğeri Ay - Yıldızlılar’ın basın toplantısında. Emre Belözoğlu; Ercan Taner ve Özgür Buzbaş’ın sorularını cömertlikle yanıtladı. Arda Turan ise Fatih Terim’le birlikte maç öncesi değerlendirmeler yaptı. Türkiye’nin 15 senesine önderlik etmiş iki oyuncu... Onları dinlediğinizde öncelikle kendini iyi ifade eden iki genç insan görüyorsunuz. Futbol dünyasında pek alışkın olmadığımız bir karizma! Konuştuklarını bağlamından çıkarıp, ne dediklerini anlamadan dinleseniz hayran kalırsınız. Gerçekten öyle. Ama işte içerik pek öyle değil. Tamam, haklı olarak yaptıkları işin namusunu korumaya çalışıyorlar bir yandan. Ki kişisel performansları açısından son derece de doğru bir şey yapıyorlar.
Ama konu onların performansı değil, ülke futbolu.

Kriz derin!
Kaç yıldır olan biteni hep birlikte görüyoruz, öğreniyoruz, biliyoruz. Bugün değilse de yarın su yüzüne çıkmayan neredeyse hiçbir şey yok. Öyle olunca yadırgıyor insan. İçinde bulunduğumuz durum aşikarken oyun kalitesinden tribünlere, milli takımdan altyapılara, güven sorunundan adalet meselesine her şey tel tel dökülürken futbolumuz derin bir futbol krizi yaşıyorken; Ay - Yıldızlılar’ın alacağı birkaç iyi sonuçla oluşacak pembe tablolar hiçbirimizi kesmiyor.
Eğer, Türkiye futbol direktörü olarak Fatih Terim 24 takımın gittiği turnuvada, İzlanda ve Çek Cumhuriyeti’nin ardından son maçta gelen zar zor üçüncülüğü büyük bir başarı olarak görüyorsa; eğer Milli Takım’ın son iki kaptanı Arda Turan ve Emre Belözoğlu “futbolumuzda iyi şeyler oluyor” diyorsa durumun vahametine asıl bir de bu ekleniyor demektir. Kabullenmedikçe iltihap büyümez mi sanıyorsunuz?
Euro 2016’ya lider de gitsek, son maçta da gitsek ne yazık ki iyi durumda değiliz. Bunu kabullenelim artık. Birbirimizi kandırmayalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları