Linç kampanyasına nefer yazılanlar asıl siz kendinizden utanın!

Linç kampanyasına nefer yazılanlar asıl siz kendinizden utanın!

15.01.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hiç şaşırmadım, tüm otoriter rejimler “aydın” düşmanıdır. “Aydınlar”a büyük anlam yüklüyor değilim; tam tersine eğitimin, unvanın, diplomanın, insanlık olmayınca hiçbir anlamı olmadığını gayet iyi biliyorum. Bugün hedef alınanlar için, “kendi doğru bildiklerini, hesapsız ve sadece vicdanlarının sesini dinleyerek ifade etmekten kaçınmayan insanlar” diyelim, daha doğru olur. Bu türden insanların her söylediği doğru, haklı olmayabilir, ama doğru bildiklerini çekinmeden söylemek ahlaki bir tutumdur, bu nedenle önemlidir. Tam da bu nedenle her dönem başları belaya girer, çünkü her dönem, farklı düşünenleri tehdit görenlerin hışmına uğramaları mukadderdir. Böylesi bir tutum takınmakta, herkesin tek tek farklı düşünceleri, yaklaşımları, çelişkileri de olabilir, bu ayrı bir mevzudur, işin esası değildir.

Hesabı fatura etmek
Farklı düşünceden rahatsız olunan her devirde, her yönetimde, her ülkede, özelikle de işlerin iyi gitmediği dönemlerde, bu insanlar hışma uğrarlar. Çünkü, işlerin neden iyi gitmediği sorusuna cevap vermekten, sorumluluk almaktan kaçınanlar, hesabı, sözlerinden başka güçleri olmayanlara fatura etmek yolunu tutar. En kötüsü, siyasetçiler bir yana, “her devrin muhafızları”nın güçlünün yanında saf tutmak üzere linç kampanyalarının önünde koşmasıdır. Bir dönem, o devrin muktedirlerinin yanında olmak adına, başörtüsü polisliğine, “asayişçi”liğine nefer yazılan devir değişince yeni muktedirlerin dalkavukluğuna soyunmaktan utanıp sıkılmaz. Bir devir, halkın seçimine “yanlış seçim” diye burun kıvıranlar, güç “yanlışlıkla seçilenlerin” eline geçince, yeni devrin teorisyenliğine soyunmaktan mahcubiyet duymazlar. Eski devrin mağdurları nezdinde de bunlar muteber, zamanında yanlarında olanlar “vatan haini” olur.
Mevcut iktidar, mağdur olduğu dönemde, özgürlükler, hakkaniyet adına söylediği, yaptığı her şeyi tersine çevirmekte tereddüt etmedi. O devir, kendilerine hak veren yabancıların desteği makbulken, Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatıldığında AİHM’ye başvurmak makul bir hak arama iken, şimdi “işbirlikçilik, vatan hainliği” oldu. Geçmişte kendilerine yapılanları, misliyle şimdi onlar yapıyor. Bu işler böyledir, böyleymiş, bir kez daha yaşayarak görüyoruz.
Hal böyle diye, mücrim gibi susmak, ithamların gölgesinde kalmak olmaz. Bizler ne “asayişçi- kariyerist”, ne yalvar yakar olan “showman”iz; haysiyet sahibi insanlarız, vatan sevgisini de, insan sevgisini de kimseden öğrenecek değiliz. Akademisyenler bildirisinde imzası olan pek çoklarımız, izledikleri çatışmacı siyaset yüzünden Kürt çevrelerini eleştirmekten, onlarla tartışmaktan, zaman zaman kötü olmayı göze almaktan imtina etmeyen insanlar. Ama, kime ne denileceğini kimseden öğrenecek değiliz. Hele, arkasına iktidar gücünü alıp esip savuran gazeteci, yazar bozuntularına söylenecek çok şeyimiz var; 28 Şubat’ta açıkça haklarınız ihlal edilirken neden sesiniz bu kadar güçlü çıkmıyordu? İktidar arkanızda diye kendinizi adam mı sanıyorsunuz? Pek çok haysiyetli insana, “aptal veya hain deme” cüretini nereden bulduğunuzu bilmiyor muyuz? Bir gün ak dediğine diğer gün kara diyen, utanmazlığı ile meşhur bir adam bizden “utanç” duyuyormuş, güldürmeyin insanı. Yürüttüğünüz linç kampanyaları ile, peşine düştüğünüz rant kavgalarının üzeri örtülür mü sanıyorsunuz, biz size bakıp insanlığımızdan utanıyoruz. Bırakın bizi, liderinizin, mesai arkadaşlarınızın, pek çoğunuzun neyin peşinde olduğunu bilmediğini mi sanıyorsunuz?

Perdeyi yırtamaz...
İktidarların, çirkinlikler, pislikler ve şahsi dertlerin peşinde verilen kavgaların üzerini örten perdesi kalın ama “şeffaf”tır, korkudan kimse o perdeyi yırtamaz, ama gerisini görür, bunu hiç aklınızdan çıkarmayın! Kesin bağırıp çağırmayı, ülkede yaşanan çatışma ve savaş halinin tek sorumlusu iktidar olmayabilir, ama kırmadan dökmeden, barışçı bir yol ile bu hale son vermek iktidarın sorumluluğudur, söylenen bu.
Bir şey daha var; her gün bayrağa sarılı tabutlar içinde evine dönenler kendi çocuklarınız olsa, böyle asıp keser miydiniz, onları savaş zaiyatı sayar mıydınız? Bırakın mafya ağzıyla konuşmayı, önce bu soruya cevap verin! Belli olmaz, belki yarın bir gün, kan banyosundan dem vuran mafya lideri için de, “hepimizin hissiyatını dile getiriyordu, hepimiz için tehdit savuyordu” da dersiniz, bizden vatan haini olmaz, ama sizden her şey beklenir.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017