Çiğdem Toker

Hazine Neden Kafa Karıştırıyor?

30 Nisan 2014 Çarşamba

Hazine, dokuz gün sonra açıklama yapmak zorunda kaldı.
Niteliği apaçık Hazine garantisi olmasına karşın, büyük altyapı projelerini üstlenen şirketlerin borcunu, “garanti” demeden “ben öderim” diyen yönetmelikten söz ediyorum.
19 Nisan’da yürürlüğe giren ve içeriğini “Kimi kandırıyorsunuz?” başlığıyla bu köşeden duyurduğumuz “Borç Üstlenimi Yönetmeliği” tartışmaları büyüyünce, Hazine “açıklama yapma lüzumunu” hissetmiş.
Ne var ki, hepimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren konuyla ilgili bu metin, “açıklık” getirmek şöyle dursun, kamuoyunun kafasını büsbütün karıştıran ifadeler içeriyor.
Bir kere, beş sayfalık bu metinde, borcu üstlenilecek projeler listelenmiyor. Dahası uzun uzun dolaylı ifadeler kullanılırken bir de “şeffalıktan” bahsediliyor.
Metnin en kritik ama bir o kadar da sorunlu kısmı şurası:
“Borç üstlenimi, genel bütçe kapsamındaki, kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından, 3996 Sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde YİD (yap-işlet-devret) modeliyle gerçekleştirilen projeler için uygulanan bir mekanizmadır.
KİT’ler ile mahalli idarelerin yap-işletdevret modeliyle gerçekleştirecekleri projeleri için borç üstlenim taahhüdü verilmesi mümkün değildir.”

***

Şimdi sırayla gidelim:
- Şehir hastaneleri, Sağlık Bakanlığı’nın projesi.
- 3. köprü, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) projesi.
- Körfez geçişi ve otoyolları da KGM projesi. Yukarıdaki alıntıyı esas alırsak; Sağlık Bakanlığı ile KGM genel bütçe kapsamında olduğu için, bu projeler yönetmelik kapsamında...
Peki 3. havalimanı?
- Başbakan’ın verdiği rakamla 45 milyar dolar, ihale rakamıyla da 22.1 milyar Avro olan 3. havalimanı, bir DHMİ projesi. DHMİ ise genel bütçe kapsamında bir kamu idaresi değil. Bir KİT...
Hazine’nin açıklamasını, kendi ifadelerine sadık kalarak anlamak isterseniz bu şu anlama geliyor:
“Hazine, bir KİT olduğu için DHMİ’nin ihale ettiği 3. havalimanına borç üstlenim taahhüdü vermeyecek.”
Gerçekten öyle mi?
Keşke öyle olsa...
Ama değil.

Yine Hazine açıklamasında sık sık atıf yapılan 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret Kanunu’nda öyle bir madde var ki, dumanı üzerindeki bu açıklamayı hemen tekzip ediyor: “Kredi üstlenimi” başlıklı 11. maddenin A-2’si bakın ne diyor:
“Genel bütçe dışındaki kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklar ve mahalli idareler tarafından gerçekleştirilen yatırım ve hizmetlere yönelik sözleşmelerde sözleşmelerin süresinden önce feshedilerek tesisin ilgili idareler tarafından devralınmasının öngörülmesi halinde, yatırım ve hizmetlerin finansmanı amacıyla temin edilen yurtdışından sağlanan finansmanı ve varsa bu finansmanın teminine yönelik türev ürünlerden kaynaklananlar da dahil olmak üzere mali yükümlülükleri üstlenmeye söz konusu idare yetkilidir. Bu idarenin, özel bütçe kapsamında olması halinde bu yükümlülüklerin ilgili idarenin bağlı olduğu Bakanlığın teklifi üzerine ilgili idare tarafından üstlenilmesine karar vermeye, üstlenime konu mali yükümlülüklerin kapsam, unsur ve ödeme koşullarını belirlemeye ve teyit edilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.”
Özeti şu:
KİT de olsa, yerel yönetim de olsa, yaptığı yatırım vaktinden önce feshedilirse, yurtdışı kredisini üstlenme yolu sonuna kadar açık. DHMİ, Bakanlar Kurulu’na yazı yazacak. Hükümet de Hazine’ye “üstlen şu borcu” diyecek. Bu kadar.
Bunun teknik adının “borç üstlenimi” değil de “yatırım garantisi” olmasının ise büyük bir önemi yok. 3. köprü borcunu üstlenecek bir Hazine’nin, 3. havalimanını üstlenmeyeceğini düşünür müsünüz?
Belli ki, “borç üstlenimi” modeli, aslında ne Hazine’nin ne de sorumlu bakan Ali Babacan’ın içine siniyor. Ama bütün projelerin akıbetinin Başbakan’ın iki dudağı arasında olduğu bir “düzen”de, bu kadar kafa karıştırmaya da hiç gerek yoktu.
Kredi borcunu üstleneceğiniz projeleri listelemeniz yeterdi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları