İslamofobi, etnofobi, ümmet, asabiyet ve insanlık
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

İslamofobi, etnofobi, ümmet, asabiyet ve insanlık

17.05.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

İstanbul Sultangazi’de ve Mersin’de Suriyeli, Afganlı göçmenlerin adının karıştığı kanlı olaylar yalın kat ele alınamaz; çok katmanlı ya da eksenli değerlendirmek durumundayız.
Yine de en kestirme eksen, “etnofobik” dinamik.

Sultangazi’deki olay kızlara laf atmadan, Mersin’deki ise gürültüden çıkmış. Bunlar bu ülkede Suriyeliler, Afganlar olmadan da sıklıkla karşımıza çıkan hadiseler. Ama içinde etnik faktör olunca işin rengi değişiyor.

Suriye krizinin bir parçası olarak iktidarın Avrupa’yı da bağlayıcı şekilde izlediği hesaplı ve hesapçı sığınmacı politikası ve 3 milyon küsur Suriyelinin aramızdaki varlığı, gündelik hayatın içinde karşımıza çıkan bu olaya ister istemez eklemleniyor.

Ve tepkiler, “etnofobik” içerik kazanıyor.

Mahalle sakinlerinin sözlerinden bu, bariz şekilde fark edilmekte:

“Afgan uyruklu kişiler kalıyor burada. Iraklı, Suriyeli, Pakistanlı, İranlı kişiler. Bütün mahalle muzdarip bu kişilerden. Sokağa çıkamaz olduk. Her gün bir olay oluyor. Her gün hırsızlık, pislik… Burada kavga olmuş, Ramazan kardeşimiz de müdahale etmiş. Onlar da bıçaklamış. Daha sonra gençler Afganların kaldığı bu yerleri bastılar. Zaten bütün binaların altında onlar kalıyor.”

Sonrasında ölen kişinin cenazesinde sokaktan geçen Afgan bir gence linç girişimi, çevik kuvvetin olaylara müdahalesi ve göçmenlerin kamyonlara bindirilerek mahalleden tahliye edilmesi…

***

Şimdi bir başka eksene geçelim!..

Bu ülkeye Suriyeli mülteci akınının önünü açan iktidar politikası karşısında en yüksek perdeden tepki verenlerin genelde laik muhalif kesimler, küçümseyici, aşağılayıcı deyişle “Beyaz Türkler” olduğu ileri sürüldü hep. Ve bu kesimler “insanlık” adına kınamaya uğratıldı.

Diğer taraftan en açık örneğini 30 Mart 2014 yerel seçimleri sonrası balkon konuşmasında gördüğümüz üzere “Bu millet, ümmetin umududur” denilerek dindar-muhafazakâr kesimlere de İslam dünyasında liderlik adına bu politika benimsetilmeye çalışıldı.

Hatta bu plansız-programsız, ölçüsüz ve kontrolsüz sığınmacı politikasına eleştirileri neredeyse “yerli İslamofobi” örnekleri olarak kötülemeye vardı iş…

Ancak Sultangazi’deki hadiseyi İslamofobi değil, bir “etnofobi” örneği olarak nitelendirmekteyiz! Acaba neden?..

Çünkü Sultangazi, AKP’nin kalesi mahiyetinde bir ilçe. Yüzde 60’a yakın oyla belediye AKP’de. Son referandumda da yüzde 61 evet çıkmış.

Burası İslamofobinin değil “İslamofili”nin (İslam-severliğin) mekânı…
Zaten Suriyeli sığınmacıların İstanbul’da en çok bulundukları muhitler hep dindar-muhafazakâr ağırlıklı ve AKP yönelimli belediyelerde: Fatih, Başakşehir, Küçükçekmece, Sultangazi, Üsküdar, Ümraniye, Pendik…

O yüzden karşımızdaki olayı “İslamofobi”ye dayalı açıklamak mümkün değil.

***

AKP iktidarı Suriyeli sığınmacıları, bu çaresiz insanları bir yandan Batı’ya karşı koz olarak kullanıp araçsallaştırırken içeride de onlar üzerinden laik kesimlere karşı tehdit izlenimi bırakacak işler yaptı.
Neredeyse bir tür “nüfus mühendisliği” çabası sergilendi: Vatandaşlık verme, 3 milyonluk bir yeni oy potansiyeli var etme ve böylece laik/seküler toplum segmentini daha da minimalleştirme, erittikçe eritme!..

Kimilerine paranoya gibi gözükse de bu tür kanaatler toplumun belli kesimlerinde hanidir dolaşımda bu ülkede.

Ama bakın şimdi en ummadık yerde, denilebilir ki “ümmet” idealizasyonuna en fazla karşılık beklenebilecek bir kültürel iklimde neler oluyor:

“Pazar günleri ailemizle parklara gidip oturamıyoruz. 20-30 kişilik gruplar halinde oluyorlar, geldiğinizde sanki bir Arap ülkesinde kendinizi buluyorsunuz.”

Sığınmacılara yönelik böyle konuşanlar, İzmir’in, Muğla’nın, Bodrum’un, Marmaris’in tuzu kuru, laik “Beyaz Türkler”i değil…

Bunu diyenler, Sultangazi’nin dini bütün muhafazakârları!..

***

İslam, soy-sop kabile dayanışması, yani “asabiyet” karşısında, inanç temelli kardeşlik, yani “ümmet” dayanışması önererek çıktı ortaya.

Ne var ki Peygamber ölür ölmez, daha cenaze ortadayken kabile asabiyeti ümmet mensubiyetinin içinden sökün etti, onu böldü, parçaladı. (Buradaki “asabiyet”i sinirlilik anlamına gelenle karıştırmayalım!)

Tarih boyunca hep buna tanık olundu. Hilafet bile “İttihad-ı İslam”ın (İslam birliği) değil “İhtilaf-ı İslam”ın (İslam çekişmesi) önünü açan bir simge ve kurum oldu.
İslam birliği hep ideal olarak kaldı. Pratikte ise etno-kültürel temelde müminin mümine münkir etmedi ettiğini!..

***

Hâl böyleyken dünyada “ümmet”e referansla kendi “millet” bütünlüğünü riske atan ve dışarıdaki “Müslüman”ı içerideki laik vatandaşına tercih etme noktasına varan kaç ülke yönetimi var, bilmiyorum.
Ama bir tanesini bu topraklarda Gezi olaylarından başlayarak ve onunla eşzamanlı seyretmiş

Mısır’daki darbeden ithal “Rabia” referansı eşliğinde yıllardır deneyimliyorum!..

Ne yazık ki Suriyeli sığınmacılar da bu dinbaz politik pratiğe alet edilip kullanıldılar.

Fakat sonuçta şimdi Sultangazi’de “Rabia”nın dört parmağı kaç pare, onu sormak lâzım!..

Ve orada sokakta saldırmak, darp etmek, linç etmek için Afgan, Suriyeli ve diğer dindaşlarını (evet, şimdi iki anlamıyla birden!) “asabi” şekilde kovalayan bizim “Müslüman”lara da çığlık çığlığa haykırmak lâzım ki:

Yapmayın, etmeyin, onlar insan!

Ve, önce insanlık!..

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018