Çiğdem Toker

Her 100 TL’nin 25.5 TL’si batıksa

15 Aralık 2017 Cuma

TOA nedir, bilen elbette vardır. Batık kredinin kibar söylenişi TOA. Tasfiye Olunacak Alacak’ın ilk harflerinden oluşan kısa adı yani.
Nurcan Gökdemir’in Bir Gün’deki haberinde okuduk. Halkbank’ın geçen yıl, yani 2016’da yakın izlemeye aldığı 100 hesaptan 10’unun ve her 100 liranın
25.5 TL’sinin tahsil imkânı kalmamış.
Bu yılın başında, zerrece alakası olmadığı halde OHAL KHK’si fırsatçılığıyla Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) devredilen Halkbank’ın Sayıştay denetim raporu TBMM’ye ulaştı.
Rapora göre Halk Bankası’nın tahsil edilemeyen alacakları bir önceki yıla göre yüzde 34.1 oranında artarak, 4.5 milyar TL’ye ulaşmış. Bu, tahsilinden umut kesilen batık kredi tutarı. Sayıştay, bu oran ve tutarın yüksek olduğunu vurgulayarak önlem alınmasını istiyor. Tahsil edilemeyen alacakların yanı sıra takibe aktarılan tutarlarda da büyük artış olduğu Sayıştay raporunda vurgulanıyor. Dönem içinde takibe aktarılan tutar, bir önceki yıl sonuna göre yüzde 53.5 oranında arttı. Takibe aktarılan alacaktan yapılan tahsilatta azalmalar kayda geçti.
Bir yıl önceki verileri esas alan rapora göre, 2016 yıl sonunda takip edilen risk miktarı 5.1 milyar TL. Buna karşılık tahsil edilen tutar ise 423 milyon TL.
 
TVF ‘yatırım kapısı’olacak mı?
TVF’ye devredilmesinin, Halkbank’a ve topluma nasıl bir fayda sağladığını henüz bilmiyoruz. Aslında bakarsanız TVF’nin ne yaptığını da biliyor değiliz.
Üç yıllık stratejik planının yayımlanmasını beklerken, başkanı görevden alınan ve üç aydır yerine asaleten atama yapılmayan TVF, yabancı yatırımcılar için güçlü bir yatırım platformu sağlayarak Türkiye’nin “yatırım giriş kapısı” olacaktı. Yanı sıra milli şirketlerin küresel oyuncu olmalarına yardım olarak kamu varlıklarının da değerini artıracaktı.
OHAL KHK’siyle devraldığı kamu şirketleri üzerinden, portföyünü 40 milyar dolar olarak açıklayan TVF’nin, şu ana dek herhangi bir raporlamasını okumadık. Keza, bankacılık, finans, telekomünikasyon, ulaştırma, madencilik alanlarında nasıl bir operasyon yaptığını da bilmiyoruz. TVF’nin milli şirketlerin küresel oyuncu olmalarına nasıl katkıda bulunacağı konusunda bilgilenmeye ihtiyaç var.
Bu arada son iki yazıda denetim alanındaki gelişmeleri irdelediğimiz Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (NGS), TVF’nin Ağustos 2016’daki yasama sürecinde TBMM’de anıldığını hatırlatalım.
Kanun teklifi gerekçesinde, TVF’nin “mega” ölçekli altyapı yatırım projelerine finansman desteği sağlamak amacıyla kurulduğu kayda girmiş ve Akkuyu NGS bu projeler listesinde yer almıştı.
Akkuyu NGS’nin yüzde 49’a kadar Türk şirketlerince finanse edilmesi, Rusya açısından yaşamsal önem taşıyor. TVF’nin bundan dokuz ay önce Rusya Yatırım Fonu ile ortak bir yatırım fonu kurmasına ilişkin bir protokol imzalandığı dikkate alınacak olursa, yakın bir gelecekte TVF ile Akkuyu NGS arasında kurulacak bir bağ sürpriz olmayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları