Çiğdem Toker

İşte çipli doktor giysisi

24 Aralık 2017 Pazar

Bir işyerinde, çalışanları iş giysisine elektronik çip takarak izlemek, hak ihlalidir.
Bu işlemi gizlice yapmak, sorana “Yıkanırken karışmasın” diye gülünç bir yalanla cevap vermek, ihlali ağırlaştırır.
Adana Şehir Hastanesi’nde bir güvenlik görevlisinin, görev yerine gitmediği gerekçesiyle işten çıkarıldığını bir gazetede okuduk. Habere atıfta bulunarak doktorların da benzer yöntemle izlendiği kuşkularını dile getirdim geçen hafta.
Doğruymuş. Fotoğrafta gördüğünüz steril ameliyat giysisi, aynı hastaneden.
Hekimler için tasarlanmış. Üzerine dikili çip bir bilgisayar sistemine bağlı.
Eğer cerrah, üzerinde bu giysiyle bina dışına çıkarsa bilgisayar uyarı veriyor.
Bu giysinin üzerinde “T.C. Sağlık Bakanlığı” yazıyor. Ancak bu giysileri, şehir hastanesini yapan müteahhit firmanın ürettirdiği belirtiliyor.
İncelik tam da burada. Sağlık Bakanlığı ile Rönesans arasında personelin çiple izlenmesi konusunda nasıl bir anlaşma olduğunda yani.
Çiple takibin mesai denetimi anlamına geldiği çok açık.
Bu yapılırken çalışanların mahremiyet alanlarına girildiği, bilgi toplandığı, hatta toplanan bilgilerin işlemeye ve fişlemeye müsait olduğu da öyle.
Peki şirket bu izlemeyi resen mi yapıyor, yoksa Sağlık Bakanlığı adına mı?
Şu anda, bu giysileri giymek hekimler için mecburi değilmiş. Adana Şehir Hastanesi yeni açıldığı için, doktorların geldikleri hastanedeki giysileri henüz eskimemiş. Ama onlar eskiyince bunlar giyilecek. Bunlar derken, “hastanenin verdiği”, dolayısıyla çipli giysiler yani.
Geçen haftaki yazımız üzerine Adana milletvekili Meral Danış Beştaş ile İzmir milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, TBMM Başkanlığı’na Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın yanıtlaması istemiyle ayrı ayrı soru önergesi verdi.
Yanıt gelirse paylaşacağım.

Çipli takip pazarı büyük


Çipli takip yazıma itirazlar da geldi.
Takma isimli bir muhterem, sosyal medya hesabıma öfkeli mesajlar yollamış:
Çipli takibin nesi kötüymüş?
Yoksa güvenlik görevlisinin işinin başından ayrılmasını onaylıyor muymuşum?
Bunlar “küçük” işlermiş. Şehir Hastaneleri’nin başka büyük sorunlarıyla ilgilenmeliymişim.
Bir: Şehir Hastaneleri’nin büyük sorunlarını ÜÇ YILDIR onlarca yazıya konu ettim.
İki: Çipli takip meselesinin küçük değil, bilakis büyük bir iş olduğu kanısındayım.
Büyük derken “pazar” olarak da.
Sonuçta bu çipler IT sistemlerinin parçası ve nihayetinde birer ticari mal.
On binlerce doktor, hemşire, güvenlik görevlisi, sağlık personelinin giysilerine takılacak çiplerin bir satış bedeli var. Ve bu satışların yapılacağı 30’u aşkın şehir hastanesi pazarı.
Dolayısıyla “çipli takip”e imkân veren sistemler, bu işin ticaretiyle uğraşanların derdi olabilir.
Fakat bizim de hukuk devletinde yaşamak gibi bir derdimiz var.
Bilmem anlatabildim mi?

Akkuyu’da hareketli günler


Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) için sessiz sedasız önemli mesafeler alınıyor. Ankara merkezli Akkuyu A.Ş. yarın olağanüstü genel kurula gidiyor.
Ana sözleşme değişecek. Şirketin Rus CEO’su, şirketin sadece yönetim değil denetim yetkisini de elinde toplayacak.
Hazine’ye gelmiş geçmiş en pahalı elektriği satacak olan Akkuyu’ya bir de teşvik verildi. 76 milyar TL sabit yatırım tutarı üzerinden verilen teşvik belgesi Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yüzde 51’i her durumda Rusya’ya ait olan NGS’de hisselerin yüzde 49’a kadar satışı mümkün.
Daha doğrusu Rusya, bunu finansman için istiyor. Bir ara CKK (Cengiz, Kolin, Kalyon) şirketlerinin, hisse satın alarak ortak olacağı açıklanmıştı. Fakat -bu köşeden duyurduğumuz- Rosatom, Türk şirketlerinin dayanıklılığını ölçecek denetimi iptal etti edeli, bu konuda yeni bir ses çıkmadı.
Fakat başka gelişmeler var bu arada.
Rosatom, Mersin’e Akkuyu ile ilgili bir enformasyon merkezi kuracak. Nükleer santrala yönelik itirazları minimize etmeye dönük bir girişim olacağı anlaşılıyor. Resmi sitesinde bu iş için kiralık bir yer aradığını duyurmuş. Başlangıç için belirlenen rakam 3 milyon 372 bin 003 ruble.
Bir ihale de şirketin Ankara’daki merkezi için. Binanın fiziki güvenliği artırılacak.
Kolay değil, 20 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz.

Bu yükün altında kalmasak iyi
Akkuyu NGS’de Türk Hazinesi’nin altına girdiği mali yük, öyle böyle değil. Üretilecek elektriğe verilmiş bir alım garantisi var.
İlk iki reaktörün yüzde 70’i. Üç ve dördüncü reaktörlerin yüzde 30’u.
Her yıl. Ve on beş yıl boyunca. Her reaktörün üreteceği elektrik 8.75 milyar kilovat saat.
Yıllık ortalama Türkiye’nin almayı taahhüt ettiği miktar: 17 milyar 500 milyon kilovat saat. 15 yıl sonunda ise 262.5 milyar kilovat saat.
Türkiye’nin alım garantisinde TETAŞ üzerinden taahhüt ettiği fiyat 12.35 dolar/cent
Fakat... Bir de fakatı var. İnisiyatif Rusya’da olmak üzere, bu fiyat geri ödemeyi sağlamak amacıyla 15.33 dolar/cent’e kadar çıkabilecek.
Bu anlaşma 6 Ekim 2010’da imzalandı.
O zaman TCMB dolar kuru 1.42 TL’ydi.
Şimdi TCMB dolar kuru 3.81 TL.
Hesap yapmayı burada bırakalım, değil mi?

Meclis ’ten taşer on kaçırma
Güya sendika başkanları ıslak imza atmıştı. Güya uzlaşmayla çözülecekti.
Yasa tasarısı eli kulağında, Meclis’e geldi geliyordu.
Böyle böyle ahali ve muhalefet partileri, çocuk oyalanır gibi oyalandı.
Ve ailelerle 4-5 milyon kişilik bir kitleyi ilgilendiren taşeron meselesi yine bir OHAL KHK’sine bırakıldı. AKP’ye sorsanız bu son dakika çalımını gayet soğukkanlılıkla “usul ekonomisi” filan diye açıklarlar.
Meselenin özü şu ki, iktidar partisinin verdiği sözü tutmak gibi bir niyeti baştan yoktu.
Güvenlik, temizlik, at eti yediren yemek şirketlerine bütçeden yüz milyonlar aktarmak dururken bakanlık koridorlarında giysilerinin arkasında şirketin adları basılı, asgari ücretli işçileri devlet kadrosuna alıp bütçede bir de onların yok tazminatı, yok ilacı, özlük haklarıyla uğraşacak mı bu devlet?
Meclis’i bu kadar istiskal eden bir anlayış ortadayken.
Gerçekten Türkiye’nin en önemli sorununun 2019 seçimleri olduğuna inanıyor musunuz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları