Sağlık Bakanlığı’nın, -şartnamesine dolar üzerinden teklif verme koşulu koyduğu- tıbbi görüntülüme cihazları ihale sürecinde ilginç gelişmeler olmuş. Hatırlatalım. Bakanlık, kısa adı SİP olan Sanayi İşbirliği Programı’na göre yapılacak olan (iki kez ertelendi) ihaleyle, Türkiye genelindeki kamu hastaneleri ve şehir hastanelerine toplam 54 bin 593 adet tıbbi görüntüleme cihazı almayı hedefliyor. (MR, tomografi, ultrasonografi, radyografi, hastabaşı monitör cihazları.)
Bu büyük ihalenin, cari açık sorunu olan bir ekonomide döviz üzerinden yapılması ve yerli üreticiden cihaz almama anlamına gelen “kısmi teklife kapalılık” unsurları, bu köşede kısa aralarla birkaç kez eleştiri konusu oldu.
Yazının girişinde belirttiğim ilginç gelişmeler, salı günü yapılan toplantıya dair.
Sağlık Bakanlığı, büyük ölçekli ve uzun vadeli ihalenin kapsadığı görüntüleme sektörünün çok sayıdaki yerli/ yabancı temsilcileriyle bakanlık konferans salonunda bir araya gelmiş.
Ekranda yazılarım
Toplantıda, büyük ekrana yansıtılan slaytlar arasında, bu köşede yayımlanmış konuya dair yazılarımızın yer aldığını da öğrendik. Yazdıklarının okunup izlenmesi her gazeteciyi sevindirir kuşkusuz. Fakat slaytın sonuna yazılarımızın “bazı firma talepleriyle uyumlu” olduğu ibaresi notu düşülmüş.
Bu durumda bir cevap hakkı doğdu. Önce onu kullanayım:
Bizi başkalarıyla karıştırmasınlar.
Bu yazılarda dile gelen itirazlar, şirketler değil kamu çıkarları adınadır.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın daha dün “tasarruf tedbirleri” yapılacağını söylediği bütçe kaynaklarının, bizlerden toplanan vergilerin doğru ve etkin kullanımı adına yani...
Maliye’nin dövize uygun görüşü
Şimdi de toplantıda öne çıktığını öğrendiğimiz önemli başlıkları paylaşalım:
Sektör temsilcilerinden gelen yorumlar ilginç. Yerli üretime geçinceye kadar, adedi binleri bulacak cihazın ithal edilecek olması önemli bir itiraz başlığını oluşturuyor.
-Cihazların kullanım ömürleri ayrı bir tartışma konusu.
- Sürenin kısalığı bir başka başlık. Şartnamede belirlenen sürenin, talep edilen miktarları hazır etmek için yetmeyeceği belirtilmiş. “Yetkin ortak” olarak anılan dünya markaları temsilcilerinin dahi, kendi açılarından itirazlarını kayda geçirmişler.
Görünen o ki, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni getiren 24 Haziran seçimlerinden çok önce planlanmış olan bu büyük alım, devlet yönetim sistemindeki değişimden etkilenecek gibi görünüyor. Özellikle karar alma süreçleri ve kural koyan bazı yönetmeliklerin geçersiz hale gelmesi nedeniyle.
Fakat bütün bu tabloda asıl çarpıcı olan, toplantı sunumunda aktarılan şu bilgi:
“Döviz ile ihale yapılması konusunda Maliye Bakanlığı’ndan görüş sorulmuş. Ve bir sakınca olmadığına dair görüş alınmış.”
Anlamak zor. Kamu alımlarında TL uygulanması yönündeki sözler, kurallar orada dururken gerçekten zor.
Büyük ihalede itirazlar dinlendi
Yazarın Son Yazıları
Hoşça kalın
O fayansın talimatı kimden?
Bakan düzeyinde 2018’de biteceği açıklanmış ilk metro hattında işlerin planlandığı gibi gitmeyeceği, herhalde baştan belliydi ki, İETT yarım milyar TL’lik bir otobüsle taşıma ihalesini yapıverdi. Otobüsle taşıma seçeneği zorunluysa, özel taşımacılık şirketlerine kaynak aktarmak zorunlu muydu? Otobüsle taşıma işini İETT’nin organize edip gerçekleştirmesi daha mı pahalı olurdu?
‘Enflasyonla topyekûn mücadele’
Bankalara ne oluyor?
Tek hane hedefi
Boykot ve adanmışlık
Otağ Merkezi ve bütçe
Cevapsızlığın şiddeti
Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırası 81’inciliğe düştü. “Vergi Barışı” tebliği, uluslararası yükümlülükleri hiçe sayıp Türkiye’yi kara para aklayan ülkeler konumuna sokabilir. CHP’li Utku Çakırözer, yurtdışındaki paraların ülkeye transferini yapanların sorgulanmamasını sağlayan düzenlemeyle kimlerin korumaya alındığını sordu.
2019 bütçesinde KÖİ garantileri
Devletin dövizli sözleşmeleri
Türkiye kara para cenneti midir?
İstanbul metrolarının geleceği
Müteahhit kriterleri
3. Havalimanı’na nasıl gidilir
Matrah artırın, yoksa…
Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?
Tarım alanına santral yaparsanız
Tarım alanlarına Danıştay’dan destek
Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak Kanal İstanbul büyük bir rant yaratacak. Ancak Kanal İstanbul’un mühendisliği ne kadar mükemmel olursa olsun, çarpık kentleşmiş, betona boğulmuş, neredeyse her gün yeni bir felaket yaşayan ve deprem beklenen bir metropolde doğayla oynanacak. Giresun’da 82 yaşındaki Yusuf Topal, gittiği aile hekimliğinde doktorla tartıştı. Doktorun “beyaz kod” alarmı vermesi üzerine hastaneye gelen polisler, yaşlı vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınmasına tepki gösteren Topal’a polislerce biber gazı sıkılıp ters kelepçe takıldı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, Meclis’te milletvekillerini uyardı: “Bu projeyle İstanbul’da milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Güzergâh üzerindeki Sazlıdere Barajı yok edilecek. Hafriyatla ekolojik sistem değişecek, sular kirlenecek.”
Büyük ihalede itirazlar dinlendi
Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı
Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü
Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’
TCDD’nin mali yüküymüş!
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?
Torba teklif dönemi
‘Ses ve öfke’
Perhizler ve turşular
Madde 104 yokmuş gibi davranmak
1 numaralı kararname
Ucuz hayatlar
Kişiye özel elbise
‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi
‘Helalinden yüzde 31’
Yüksek enflasyonda dolarlı ihale
Sahip çıkma becerisi
Sonuna dek beklense ne olurdu?
Asıl sorudan kaçmak