164 trilyon borcu bir büyük savaş mı temizler?

17 Mayıs 2018 Perşembe

Tamamen spekülasyon yapacağım. Ama kapitalizmin sonuçsuz kaldığı noktada dünya düzenini yıkıp yeniden inşa etme alışkanlığını bilenler için spekülasyon yerine geçmeyebilir.
Konu önce bir Alman ekonomi gazetesinin (Handelsblatt) manşetinde vardı. Arkasından da World Economic Forum’un haberinde daha farklı bir tablo vardı; dünyanın borcunu duyuruyorlardı! Bir krizin haberci mi diyorlardı.
Ben de bundan bir sonuç çıkarmaya yöneldim. Yazının ana teması: Bu borç temizlenebilir mi veya nasıl temizlenir?

164 trilyon dolar borç
Dünyada ülkelerin ve özel sektörün toplam borcu dudak uçurtuyor: 164 trilyon dolar.
Bu borcun 48 trilyon doları ABD’ye, devlet ve özel sektör toplamı olarak.
Sadece dünyada toplam özel sektörün borcu 66 trilyon dolar. Bu borcun sadece Çin özel sektörüne ait olan kısmı 20 trilyon dolar!
Gazete diyor ki, eğer ekonomik büyüme durur veya anlamlı sürmezse, kimse bu borcu ödeyemez ve büyük bir kriz patlar.
Şirket satacak, kâr edecek ve borcunu ödeyecek: Bana lafla peynir gemisini yürütmek gibi geldi bu kadar büyük borç karşısında!

Bir başka kaynak
WEF’in başka bir kaynaktan aktardığı hesap daha var: Buna göre devletlerin borcu toplam 63 trilyon dolar ve ABD tüm bu küresel borcun yüzde 31.8’ine sahip ve gayri safi milli hasılasının yüzde 107’sine ulaştı.
Japonya’nın borcu ulusal gelirinin yüzde 240’ına ulaşmış. Bunları Çin, İtalya, Fransa izliyor. Tabii, borçları ve milli gelire yüzdeleri farklı...
Toplam borç açısından iki kaynağın hesapları farklı olabilir, bunu incelemeyi bir yana bırakıyorum, her durumda devlet ve özel sektörün 100 trilyonu aşan bir olağanüstü küresel borcu söz konusu.
Tüm ülkelerin ayakları, yorganlarının beş on misli dışarısına çıkmış durumda. Devletler “bolluk içinde” görüntüsünde yaşıyor. “Nasıl olsa para bana ait değil, dünyada herkesin borcu var, harcayalım hele” tavrı tüm dünyayı sarmış durumda. ABD, ekonomisinde karşılığı olmayan trilyonlarca dolarına dayanarak, borcunu büyütmüş.

Ucuz faiz, bol para
Gelişmiş zengin ülkeler için faizler ucuz...
Faizlerin ucuz olmasının temel nedenlerinden biri de, dünyada korkunç bir sermaye - kâr birikiminin olması. Bu para tabii ki para kazanacak, borç verecek, faiziyle büyüyecek. Vermezse parası küçülecek.
Bu “fazla” sermayenin trilyonlarca düzeyde olmasının temel nedenlerinden biri de dünyadaki korkunç eşitsizlik. ABD’de zenginliğin önemli bir kısmının (tüm varlıkların yüzde 90’ı yüzde 1’in elindekinden daha fazla) yoğunlaşmasının nedeni de, bu iç ve dış büyük sömürü.
Geçen yıl küresel zenginlik yüzde 6.4 artmış. Amerikalılar 8.5 trilyon dolar pay almış bu artıştan.

Bu borç ödenir mi?
Bu borç yeni bir kriz yaratır diyenler çok. Büyüme ve kazanç olmazsa borç ödenmez ve kriz çıkar.
Bunların hepsi kâğıt üzerinde. Olayların normal seyrettiği koşullarda bu kâğıt üzerindeki borçlar geçerli gözükür.
Peki bu borçların ve küresel servetin artık yönetilemez duruma geldiğine ilişkin inanç giderek artarsa?
Yoksa bahsedilen bir büyük savaş olasılığının kaynağı bu olabilir mi?
İsrail yeni bölgesel ve giderek genişleyen bir savaşın bahanesini, istemeden de olsa yaratabilir mi?
Trump’ın politikası “dünyada düzenin yeniden kurulması noktasına” getirir mi?
Kapitalizm ve yönetiminin geçmişe göre esas mantığı değişmiş değil.
Soru baki: 160 trilyonluk borcun temizlenmesi ve durmadan yenilenerek sürdürülebilir olması ne kadar mümkün?
Bir de duruma bu açıdan bakın...
____________________________
NOT: Robot başkan daha mı iyi?
Yarın, 18 Mayıs’ta HBT’nin BAU ile birlikte düzenlediği Geleceğin Dünyası başlıklı dijital dünya yapay zekâ konferansı var. Konu: Bir robotik başkan daha iyi mi yönetir? Saat 17.00, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde. Cem Say ve Tanol Türkoğlu’nun şahane sohbetleri. Ücretsiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları