Ben daima bunu eleştirdim. Futbolda yenilikleri ve toplumun ilgisini çekecek  yapay da olsa endüstriyeli sadece para kazanmak olan yanını sahiplenmediğim için safdışı kaldığımı biliyorum! Çünkü dönemimizde futbola yanlış teşhis koyan hatta sporu "Haylazlık!" olarak değerlendiren düşünce o dönem için belki haklıydı.

Ama geçen sürece baktığımızda profesyonel-amatör ayrımını iyi değerlendiremedik. Hatta bu uğurda kavga verdik. Her şeyin dış dünyadan ithal edildiğini kabul etmesek de. 

Maalesef öyle oldu. Transfer, oyun sistemi, futbolcu yapısı, kulüplerin işleyişi, gençliğin spora bakışı ve eğitimi, yapılacak alanlar hep zorlama ile çağın gerisinde kaldı!

Örneklersek; spor alanları özellikle futbol eğitimi ve oynanan zeminlerin toprak olması eksik eğitim tekniklerine nedenken bugüne geldik. Ama tesislerin standart oluşu, birilerine yarasa da bu kez geç kalınan eğitim yine takım oyunlarında dikkati çekti.

Artık dünyada herkes futbolda var neredeyse! Biz ise uzun zamandır bu sporu bize taşıyan üç büyüklerin ikiye inmesi için çabalıyoruz gibi!

Takım olarak öğrenemediğimiz tek gerçek bütünleşmek ve atak-savunma gerçeğini top ile buluşunca kişiselliğe dönüştürecek egoizmden kurtulamamızdır.

Özlediğimiz çim ve yeşil sahalara kavuşsak da; hatta transferde büyük harcamalarla kendi ve yabancı futbolculara ulaşsak da sonuçta hakem gerçeğine takılıyoruz! Son Trabzonspor karşılaşmasında bunu bir kez daha gördük! Futbolu basit bir oyun değil kendimizi toplum üstü görmek aracı olarak göstermek için düşününce ondan da sınıfta kalıyoruz desem bana kızar mısınız? Bir düşünün bakalım!