Atatürk golü!

02 Ocak 2024 Salı

29 Aralık Cuma 2023 pek çok bakımdan milat niteliği taşıyor. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynayacağı Süper Kupa maçının öncesinde İstiklal Marşı’nın okunmasına müdahaleyle başlayan, Atatürk’ün sözlerinin, resimlerinin yasaklanmasıyla yükselen kriz, şu soruları doğurdu:

- Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası gerilen-düzelen AKPSuud ailesi ilişkilerinde kamuoyu ile paylaşılmayan başka bir hesaplaşma mı var?

- Krizin aktif kısmı 6 saat sürdü. Bu sırada pazarlık mı yapıldı, ikna çalışması mı oldu? İktidar, krizin tarafı mıydı hakemi miydi?

- Fenerbahçe, krizin sadece iki takımın isteminden ve durumundan ibaret olmadığını açıkladı. Öteki boyutları neler?

- Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) işin neresinde?

- Suud ailesi Saray’la bir olup, ezeli Atatürk karşıtlığını zirveye çıkarıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına gol atmak isterken gol mü yedi?

***

Riyad’a yıllar önce gitmiştim. Etraf uçsuz bucaksız çöl, şehir ucu görünmeyen gökdelenler... Suudiler uluslararası alanda “sportswashing” diye tanımlanan adımlar atıyordu; spor üzerinden yeni vitrinler oluşturmak! Bu ayrı yazı konusu.

Sözünü ettiğimiz krizin sıcak anlarıyla ilgili detaylar açıklanmadan yukarıdaki sorular güncelliğini koruyacak.

Futbol sahasında kalmayan, iki ülke arasında soruna da neden olan krizin Suudiler tarafından özenle büyütüldüğü, Türkiye’deki resmi makamlar tarafından da özenle saklandığı ya da saptırıldığı görülüyor.

Bütün mesele şu:

Dış politikada AKP’nin gündemi ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin gündemi sık sık karşı karşıya geliyor!

Bunun onlarca örneği var. Ancak iş Arap dünyasıyla, İslam ülkeleriyle ilişkilere gelince başka anlamlar ortaya çıkıyor.

Şu sorunun yanıtını ısrarla istiyoruz:

Eyyy iktidar, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki bu krizde sen neredesin?

Yanıtın, “Bu da soru mu? Elbette Türkiye’den yanayım” ise niçin sadece Fenerbahçe’yi ve muhalefeti suçlamakla yetiniyorsun?

***

Riyad krizinin Türkiye ve dünyadaki yankıları bir kez daha gösterdi ki Atatürk bir dünya lideridir.

Yeri geldi. Atatürk’ün doğumunun 100. yılının Birleşmiş Milletler tarafından kutlanma kararını ve gerekçesini aktaralım.

1978 yılındaki kararın alınış öyküsü muhteşemdir. İsveç delegesi öneriye itiraz eder. Der ki:

“Atatürk büyük bir lider ama öteki devletler de kurucularının BM tarafından kutlanmasını isterse ne yapacağız?”

Bir başka delege bu görüşü şöyle destekler:

George Washington’ın, Napolyon’un doğum-ölüm yılları hep bu tartışmalara konu olur...”

Dönemin Sovyetler Birliği delegesi bu görüşlere şöyle karşılık verir:

“Bu kurumun (BM) dünya için hedeflediği ne varsa Atatürk daha önce düşünmüş, planlamış. Başka bir ülke böyle düşünen bir Mustafa Kemal çıkarmadı...”

Sonuçta oybirliğiyle ve şu tanımlama ile 1981 “Atatürk yılı” ilan edildi:

“Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşmış ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı yapmayan, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.”

Atatürk’ü anlamak istemeyenlere, açık-örtük karşı çıkanlara soruyoruz:

Bu cümlelerin üstüne cümleniz var mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları