Şahsıma mektuplar (19) Düşman yaratmalıyım!

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Şahsımrasinin ne olduğunu bir kez daha dosta düşmana gösterme günlerinden geçiyoruz. 31 Mart’ı takvim yapraklarından silip 2 Mayıs’ı yerleştirme girişimlerini sürdürüyorum. Zamanla bütün taşlar saraya, affedersiniz rayına oturacak!

Bir haftaya ne çok şey sığdırdık.

Yargıtay seçimleri uzun sürdü ama biraz da ben istedim. Turlar uzadıkça, rekabet sertleştikçe kimin ne olduğunu daha iyi görüyorum. Yargıtay’ı hukuktan iyice arındırdık ama yine de bize tam bağlılıkta sorunlar oluyor. Bana az bağlı olanlarla çok bağlı olanlar, benim gölgemde büyüyüp beni aşmaya kalkanlar, istediğim kararları hemen alma yarışında dereceye girenler, başkan seçiminde benim irademe karşı koyma cüreti gösterdiler.

Ben de “Başkan sizdense savcısı bizden” deyip tornamızdan geçmiş bir kardeşimizi savcı atadım.

Nasıl olsa hepsinin üzerinde Saraytay var!

***

Batı, demokrasi hükümet-dışı örgütlerle büyür demiyor mu? Biz demokrasiyi daha ileri götürdük, devlet-dışı örgütleri kurduk. Bunun içine devletin güvenlik görevlilerinin sızması sorun yaratıyor. Devlet memurlarının kuraldı, disiplindi kimi gereksiz takıntıları olduğu için lastik bir yerden patlıyor.

Ayhan Bora Kaplan adlı girişimci bir vatan evladının soylu mu soylu bir bakanımızla son derece yararlı bağlantılarının ömrü dolmuştu. Bir de başımızda gri liste belası var. Şimşek bastırıp duruyor, “Ülke suç ve suçlu cenneti oldu diyorlar. İMF, Dünya Bankası bu tür iddialara karşı duyarlı. Yasadışı örgütlenmelerin tümünü ortadan kaldıralım” diye.

Ne güzel işte, ülkeyi cennet yapmışız... Neyse bir grup operasyona izin verdim. Bunları gösterip “dünyanın yolsuzlukla en yoğun mücadele eden ülkesi” unvanını alacağız.

Memlekette sosyal adaletten hukuka ne varsa temizliyorum. Bizden iyi temiz toplum neferi mi bulacaklar.

Karışık haberler çıkınca bastım demeci:

“Kuklayı da kuklacıyı da biliyoruz!”

Biz nasıl bir hu-kukla hareket edilmesi gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Her kukla, ona uygun bir hukukla her türlü işlevi görür. Ne demek istediğim bir süre sonra daha iyi anlaşılacak.

Küçük bir ipucu vereyim; ortağımın da başında Ateş gibi bir dava var. Ateş’in alevi arada bir ortağıma doğru yürüyünce hemen feryadı basıyor:

“Bizi terk edemezsin, sensiz olmaz, bin yıl beraberiz...”

***

Çevremde kalın kalın fidanlar var. İyi yetiştiler. Geçen gün güzel bir deney paylaştılar. Köylü fareleri bir çuvala koyup kasabaya götürüyormuş. Otobüste giderken her on dakikada bir çuvalı sallayıp yönünü değiştiriyormuş. Öteki yolcular dikkatle izleyip bunun nedenini anlamaya çalışıyormuş.

Bulamayınca adama sormuşlar. Şu yanıtı vermiş:

“Onları rahat bırakırsam çuvaldan çıkmanın yolunu bulmaya çalışırlar. Çuvalı kemirirler. On dakikada bir sarsınca şaşırıyorlar, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bir şeyler sezinceye kadar on dakika doluyor. Bir daha sarsıyorum.”

O kadar hoşuma gitti ki.

Milleti sars ki devlet yaşasın!

Millet maaşa zam beklerken bas tasarrufu!

Millet yumuşama beklerken bas ağır hapsi!

Millet nefessiz kaldım derken bas özgürlük oksijeni!

Millet bunlara alışmaya başlamışken üret yeni bir düşman!

Düşman üretmekten kolay ne var, hiçbir yerden bulamazsak içimizden buluruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AB ruhu çökerken! 12 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları