Havalı ama kusurlu: Gri Adam

Ryan Gosling’li kadrosuyla yılın en merakla beklenen aksiyonu olan “Gri Adam” hayal kırıklığı yarattı.

Yayınlanma: 31.07.2022 - 13:00
Abone Ol google-news

Ajan filmlerinin motifi bellidir: Bazen karizmatik bir başrol, bazen parlak olmayan ama derinlikli ana karakter, genelde şık kıyafetler, son moda lüks arabalar, silahlar, “mümkünse” güzel kadınlar, göz kamaştırıcı dövüş koreografileri ve heyecanı zirveye taşıyan aksiyon sahneleri... Bunlardan biri veya birkaçını bir araya getirdiğinizde, en azından perdeyi renklendirecek bir film yapmanız olası. Hele ki Russo Kardeşler gibi Marvel evreninde bol gürültülü filmler yapmaya alışmışsanız, işiniz biraz daha kolay oluyor.

Netflix’in dev bütçeli projesi “Gri Adam” (The Gray Man) bir araya getirdiği Russo Kardeşler ve Ryan Gosling-Chris Evans iş birliğiyle, kâğıt üzerinde yılın en iddialı aksiyonlarından biri. Nitekim ana kahramanı Sierra Six’i (Ryan Gosling) tanıttığı kısa bir planın ardından kamerasını çevirdiği Bangkok menşei yılbaşı balosu, ilerde atıf yapacağı “007 James Bond”un unutulmaz girişiyle rakip olacak kadar gösterişli bir açılışa imza atıyor. Görüntü yönetmeni Stephen F. Windon’ın uzak çekim kadrajlarla betimlediği bu havai fişek ve şiddet gösterisi, filmin tümüne nüfuz edecek sanatsal bir gösterinin yalnızca ilk parçası... İlkin hapishanede, ardından da yenilmez bir CIA ajanı olarak karşımıza çıkan Six, peşi sıra kendi birliğiyle anlaşmazlığa düşüyor ve eskilerin yenilmezi, şimdilerin kötüsü paralı asker Lloyd Hansen’ın (Chris Evans) hedefi oluyor. 

Bu andan sonra Viyana’dan Prag’a, Londra’ya, Hong Kong’a, Berlin’e ve hatta Türkiye’ye bir dizi aksiyon sekansında iki saatlik bir devri aleme dönüşen “Gri Adam”, Ryan Gosling’in tüm çabasına karşın tözündeki eksikliği açık etmeye başlıyor. Bunda filmin, Mark Greaney imzalı aynı adlı kitaptan uyarlanmasının payı olduğu düşünülebilir. Benzer biçimde, Six’e zıtlık oluşturması beklenen Hansen’in, yeterince iyi bir kötü izlenimi verememesi de önemli bir etken. Chris Evans, Avengers gömleğini çıkardığı diğer filmlerine kıyasla “Gri Adam”da çok daha ön planda ancak sosyopat, sadist bir kötü olarak bu beklentiyi karşılayabilecek bir performans sergilediğini söylemek zor. Evet, Ryan Gosling ve Chris Evans’ı ekranda birlikte görmek fazlasıyla keyifli ancak her iki karakter için de şık bir aksiyon paketinin içini doldurmaktan daha fazlasına gereksinim duyduğumuz kesin. 

Söz gelimi Ryan Gosling’in soğukkanlı ve hemen her sekansta donuk bir ifadeyle acımasız bir katile dönüştüğü karakterinin duygusal kanadını desteklemek için öyküye eklemlenen, geçmişiyle de bağlantı kurabileceğimiz Claire (Julia Butters) karakteri önemli. Hatta Lynne Ramsay imzalı “You Were Never Really Here”daki (2017) müzikli kurtuluş sekansını andıran bir planda karakterler arasındaki bağın açık edilmesi de anlatıyı pekiştiriyor. Ayrıca Sierra programının başında yer alan ve Hansen’dan daha keskin ve somut bir kötülüğü simgeleyen Carmichael’in (Regé-Jean Page) varlığı da filmin çeperini güçlendirmeye yarıyor. Gelgelelim tüm bu girişimlerin yanında “Gri Adam”, “No Time to Die”da (2021) kısacık bir sahnede akılda kalabilen Ana de Armas’ı, koca bir öyküde harcayarak şaşkınlık yaratmayı da başarıyor. 

John Wick esintili bir ajan, zıtlığı olarak konumlanan silik bir kötü ve onlara sac ayağı olması beklenen sönük bir denge unsuru... Şu bir gerçek ki Russo Kardeşler, ellerindeki katmansız gereçi, olabildiğince verimli kullanarak soluk soluğa izleyeceğiniz bir izle-unut aksiyonu yaratıyor. Çünkü acımasız ölüm makinelerini havalı aksiyon görüntüleri eşliğinde izlemek hâlâ heyecan verici ve işin içinde, her karesi göz kamaştıran planlar olduğunda leziz bir deneyime dönüşüyor. Ancak kadim ajan James Bond’un bile “değişim” geçirdiği ve ete, kemiğe büründüğü bir türde sanıyorum artık daha kanlı canlı karakterler görmek istiyoruz. Ve bence “Gri Adam”ın temel sorunu da burada. 

Puanım: 6.5/10


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler