Asıl sebep Zaho değil, Tahran
Türkiye’nin açıkça “provokasyon” olarak nitelendirdiği saldırının, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/YPG unsurlarına yönelik yeni bir sınır ötesi harekatın konuşulduğu ve Tahran’daki üçlü zirvede “bölgesel krizlere yönelik bölgesel çözümler” için inisiyatif alındığı bir zamanda gerçekleşmiş olması oldukça anlamlı.
Saldırıda sivillerin yaşamını yitirmesi son derece trajik olsa da saldırı noktasının terör örgütü PKK tarafından kontrol ediliyor olması ve sıklıkla operasyon ve çatışmalara sahne olması, bölgenin turistik bir gezi alanı olmadığı gerçeğini karşımıza çıkarıyor. Saldırının hemen ardından, Irak hükümeti Milli Güvenlik Kurulu’nun acil bir şekilde toplanması ve olayı soruşturma gereği duymaksızın Türkiye’yi suçlayan ifadeler kullanması; Irak’ın kuzeyinde ve güneyinde binlerce protestocunun organize bir şekilde Türk temsilciliklerine saldırması, Türk bayraklarının yakılması; hemen her şeyin hızlı gelişmesi, olayla ilgili kuşkuları artırıyor.
Kuzeydeki gösterilerde PKK’nin ağırlığı hissediliyor, KDP ise suskun. Güneyde ise Şii lider Mukteda el Sadr’ın öncülüğündeki Sadristler öne çıkıyor. Yaygın kanının aksine Sadristler Şii olmalarına karşın İran yanlısı değil, bilakis İran’a rakiptir. Liderleri Mukteda el Sadr ise son derece pragmatiktir. Yakın zamanda, Brookings Enstitüsü’nde çıkan bir Sadr güzellemesinde, “Sadr’ın ittifakı; Irak, ABD ve bölge için bir fırsat” ifadeleri yer alıyordu. Bugünkü öfkelerinin sebebini Zaho’daki saldırıda değil, Tahran Zirvesi’nde, hatta onun da arka planında, Sadr’ın Körfez ve Batı koalisyonu ile geliştirdiği girift ilişkilerde aramak gerek.
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Kılıçdaroğlu'ndan Özel'e 'Suriye' yanıtı
- Başkan Özarslan’dan açıklama
- Bu kebapçılara dikkat!