Türk resim tarihine bir saygı duruşu!
Ali Salih Paşa’nın yeğeni, Nazmi Ziya’nın, İbrahim Çallı’nın yakın dostu, mütareke İstanbul’unun karmaşasında İngiliz kumandan Jackson’la günlerini tuvalin başında geçirmiş, imparatorluğun son günlerinde Paris’te Georgette’in atölyesinde resmi, ışığı ve renkleri yeniden öğrenirken bedenini ve hazzın sınırsızlığını keşfetmiş genç bir ressam: Vasıf’ Ekrem Yelda!
Murat Gülsoy, Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi (Can Yayınları) adlı yeni romanında, ressamın hikâyesini ve dönemin tekinsiz İstanbulu’nu belgesel bakışla kaleme alıyor. Resim, söz ve yapay zekâyı buluşturduğu, resmin Kâbe’si sayılabilecek Akademi, Çallı’nın odası, merdivendeki tablolar, Luvr’dan gelen replikalar ve Akademi’nin bir sabotajla yanışının da anlatıldığı kitabında, Türk resminin ve İstanbul’un kısa tarihine tanıklık sunuyor.
‘Dünya Edebiyatına Yön Vermiş Eserlerin Perde Arkası’
Arkabahçe - Dünya Edebiyatına Yön Vermiş Eserlerin Perde Arkası’nda (Remzi Kitabevi) Ebru Çaloğlu, modası geçmeyen klasik romanların Perde Arkası’na davet ediyor okuru. İnsan ruhunu anlamamızı sağlayan, yaşama acemisine yol gösteren o güçlü yapıtların yazılış dönemlerine götürüyor.
Çağının olayları arasında, dünyaya bakan yazarın çağını algılayışının, yorumlayışının, karşı duruşunun, katkıda bulunuşunun yapıta nasıl yansıdığının öyküsünü okuyoruz.
Yazarın yolculuğu ve rüya durakları
“Handan Haktanır, ilk romanı Loka Mata’da yolculuk ve rüya temalarını gizemli bir coğrafyada anlatır. Loka Mata’nın başkişisi arkeolog Sanem’i rüya gibi bir Hindistan yolculuğunda tanırız. Bu mistik yolculuk, okura gerçeğin içindeki rüyayı, rüyanın içindeki gerçeği aynı zamanda sunar. Önümüzde sanki Hindistan’a Bir Geçit açılmıştır ve Sanem’in gözüyle biz bu karmaşık coğrafyayı seyrederiz. Aşılmaz kast sisteminin en altında sıkışıp kalmış kadınlara, Taç Mahal’in sahibesi Cihan Hatun’a, külleri kutsal Ganj’a savrulan Bimla’ya rastlarız. Son sayfaya kadar arkeolog Sanem’in zihninin içinden ve biz de onunla aynı ilgiyle Hindistan’ı gezeriz. “
Bu toprağın kadınları...
Zine’nin öykülerinin hepsi kadın, hepsi hayat. Bazısı çok yakın bazısı uzak coğrafyalardan. Kimi başında yazması, kimi sırtında astragan’ı, kiminin elinde ihanetin kırmızı şalı, kiminin kitabı ama hepsi kendi adının sahibi. Yaşar Seyman’ın Zine’si, bir balad, bir şarkı, bir mektup. Hem bir yazar kurgusu, hem bir siyasetçinin insan algısı ve bir aktivistin coşkulu sesi var. Hüzünlü ama umutlu ve sevda dolu.
Bu toprağın kadınları... (27.11.2020)
Zine’nin öykülerinin hepsi kadın, hepsi hayat. Bazısı çok yakın bazısı uzak coğrafyalardan. Kimi başında yazması, kimi sırtında astragan’ı, kiminin elinde ihanetin kırmızı şalı, kiminin kitabı ama hepsi kendi adının sahibi. Yaşar Seyman’ın Zine’si, bir balad, bir şarkı, bir mektup. Hem bir yazar kurgusu, hem bir siyasetçinin insan algısı ve bir aktivistin coşkulu sesi var. Hüzünlü ama umutlu ve sevda dolu.
Bu toprağın kadınları... (07.11.2020)
Zine’nin öykülerinin hepsi kadın, hepsi hayat. Bazısı çok yakın bazısı uzak coğrafyalardan. Kimi başında yazması, kimi sırtında astragan’ı, kiminin elinde ihanetin kırmızı şalı, kiminin kitabı ama hepsi kendi adının sahibi. Yaşar Seyman’ın Zine’si, bir balad, bir şarkı, bir mektup. Hem bir yazar kurgusu, hem bir siyasetçinin insan algısı ve bir aktivistin coşkulu sesi var. Hüzünlü ama umutlu ve sevda dolu.