Almanyalı Türk yazarlar 'Göç ve Edebiyat'ı anlattı
Goethe Enstitüsü, göçün 50. yılı nedeniyle Selim Özdoğan, Zafer Şenocak, Yüksel Pazarkaya, Prof. Nilüfer Kuruyazıcı, Prof. Mahmut Karakuş'un katılımıyla, önceki gün Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde 'Göç ve Edebiyat' başlıklı bir konferans düzenledi.
Enstitü adına Claudia Hahn-Raabe'nin açış ve Bilgi Üniversitesi'nden Dr.Pınar Uyan-Semerci'nin giriş konuşmalarının ardından konferansın moderatörleri Kuruyazıcı ve Karakuş göç edebiyatının başlangıcı ve gelişmesi üzerine genel bilgi de vererek yazarlara sorular yönelttiler. Konuşmalarda, 1961 yılında başlayan, “Konuk İşçi Edebiyatı/Gast Arbeit” “Yabancılar Edebiyatı” ve “Almanyalı Türklerin Edebiyatı” gibi adlar verilen edebiyatın günümüzde artık bu ayrımları dışta bırakan bir boyut kazandığının altı çizildi.
Almanyada yaşayan her iki dilde yazan "göç" ve "ulus" kavramlarının dışında adlarıyla, yapıtlarıyla tanınan Zafer Şenocak, Selim Özdoğan gibi yazarların varlığı bunun örneği olarak gösterildi. Özdoğan ve Şenocak konferansta; "Göç bağlamında değil yazdıklarımız üzerinden bize soru yöneltin" diyerek her hangi bir kategori içinde değerlendirilmekten duydukları rahatsızlığı dile getirerek; "Edebiyat edebiyattır, başka da ölçüsü yoktur. Edebiyatı toplumsal boyut içinde ele aırken, geçmişte yaşananlar üzerine yazarken Türk ya da Alman olmanın önemi yoktur" görüşünü paylaştılar.
1958 yılında yani adı geçen göçün öncesinde Stuttgart'a giden ve halen Almanya'nın edebiyat dünyasında önemli bir isim olarak ürünler veren Yüksel Pazarkaya, "Bu çerçeve ile 50 yıl bir milat yapılıyor. Her iki toplum için bu milat sıfır değildir" diyerek süreci içeriden yaşayan biri olarak hem yazın hem de çeviri bağlamında özetledi. Türkiye'nin Frankfurt Kitap Fuarı'nda onur konuğu olmasından yani 2008'den sonra çevirilerin ve yayınevlerinin sayısındaki artışın olumlu olduğunu, çeviri ve yayıncılığın kalitesinin korunması gerektiğinin altını çizdi. Almancayı iyi bilmeden yazmanın doğru olmadığını belirterek, "Edebiyat bir sanattır, insanın en iyi bildiği dilde yazılır" dedi. Dünyayı bir yurt olarak gördüğünün altını çizen Pazarkaya; "Beni etnik ayrım hiç bir zaman ilgilendirmedi bu yönde talebimde olmadı. Ama dil çok önemlidir, zenginliktir" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı
- Kayıp Amerikalı Suriye'de bulundu: 'Hacıyım' dedi...