'İklim değişikliğine bağlı her yıl 250 bin artan ölüm bekleniyor'

Prof. Dr. Emine Didem Avcı Kiraz, iklim değişikliğinin olumsuz sağlık etkilerine karşı bütün ülkelerin risk altında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Kiraz, "Hava olayları ile ilişkili afetlerde her yıl 60 bin ölüm gerçekleşmektedir. İklim değişikliğinin neden olduğu sıcak stresi, yetersiz beslenme, sıtma, ishal sonucu 2030- 2050 arasında her yıl 250 bin artan ölüm beklenmektedir" dedi.

Yayınlanma: 27.05.2021 - 12:56
'İklim değişikliğine bağlı her yıl 250 bin artan ölüm bekleniyor'
Abone Ol google-news

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Emine Didem Avcı Kiraz, TBMM İklim Değişikliğinin Araştırılması Komisyonu'nda 'İklim Değişikliğinin Sağlık Etkileri' başlıklı sunumu yaptı. Prof. Dr. Kiraz, iklim değişikliğinin olumsuz sağlık etkilerine karşı bütün ülkelerin risk altında olduğunu ifade ederek, "Hava olayları ile ilişkili afetlerde her yıl 60 bin ölüm gerçekleşmektedir. İklim değişikliğinin neden olduğu sıcak stresi, yetersiz beslenme, sıtma, ishal sonucu 2030- 2050 arasında her yıl 250 bin artan ölüm beklenmektedir. Bunların 95 bini çocukluk çağındaki beslenme bozukluğundan, 60 bini sıtmadan, 48 bini ishal ve 38 bini sıcaktan meydana gelecektir. Küresel iklim değişikliği ile toprakta kuraklık, su kıtlığı ve hava kalitesi bozulması döngüyü başlatmaktadır. İklim değişikliğinin sıra dışı hava olayları, su kanyaklarında değişim, deniz seviyesinin yükselmesi, sıcak, soğuk hava dalgaları, hava kalitesinde değişim, ultraviyole radyasyon artışı etkilerini meydana getirir" diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN GÜNEYİNDEKİ TEHLİKE

Prof. Dr. Kiraz, Türkiye'de iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki mevcut ve projeksiyon dönemi için etkilenebilirlik/risk analizi değerlendirmelerini şu şekilde anlattı:
"Günümüzdeki durum değerlendirildiğinde mevcut tehlike düzeyi Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nde çok düşük, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi'nde düşük, doğuya doğru ilerledikçe orta düzeydedir. Hakkari ve Kilis'te tehlike düzeyi en yüksek gözükmektedir. 2041- 2070 döneminde tehlikenin düzeyi ülke genelinde şiddetlenmektedir. Genel olarak Türkiye’nin güneyinde tehlikenin yüksek olacağı tahmin edilmektedir. Özellikle Ege ve Akdeniz kıyıları, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin güney kesimlerinde tehlike düzeyi yüksektir. Şanlıurfa, Hakkari ve Kilis bu açıdan çok yüksek tehlikenin öngörüldüğü üç ilimizdir. Doğu Marmara ve Doğu Karadeniz genel olarak riskin düşük olduğu bölgelerdir. Kuzeydoğu Anadolu ve Kuzey Marmara (İstanbul ve Kocaeli) tehlikenin düşük olduğu bölgelerdir. Buna karşılık Orta ve Batı Karadeniz bölgeleri, İç Anadolu’nun kuzeyi ve İç Batı Anadolu’da tehlike orta seviyededir. Kıyı Ege, Akdeniz Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi’nin güneyi ve Doğu Anadolu’nun geniş kesimlerinde ise tehlike düzeyi yüksektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise iklimsel tehlikenin en yüksek olduğu bölgemizdir."

NÜFUSUN YOĞUN OLDUĞU YERLERE DİKKAT

Prof. Dr. Kiraz, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerine maruz kalacak nüfus düşünüldüğünde büyük şehirlerin öne çıktığını kaydederek, "Özellikle İstanbul ve Ankara bu açıdan maruziyetin yüksek olduğu illerimizdir. Bunun dışında İzmir, Bursa, Kocaeli, Konya, Antalya, Mersin, Adana, Gaziantep ve Şanlıurfa'da maruziyet daha düşük seviyedir. Bütün bu sonuçlar birlikte değerlendirdiğinde özellikle nüfusun yoğun olduğu, iklimsel tehlikelerinin yüksek olduğu İzmir, Şanlıurfa, İstanbul gibi illerde sağlık sektörü açısından azaltım/uyum eylemlerinin gerçekleştirilmesi önemlidir. Bununla beraber iklimsel tehlikelerle birlikte, demografik yapı ve sağlık kapasitesinin yetersiz olması gibi faktörler de özelikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ni daha kırılgan bir konuma getirmektedir. Bu sebeple sağlıkla ilgili eylemlerin bu bölgeler başta olmak üzere riski yaratan bütün bileşenler bir arada gözetilerek bölgesel olarak önceliklendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır" dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler