'Konuşmuyorum İşte!'

“Öğretmen Dünyası”, adından anlaşılacağı gibi eğitimi ve öğretmenleri önceleyen bir meslek dergisi. Her sayıda bir başlığı, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin değişik konulardaki görüş ve düşüncelerine ayırıyor. Bu nedenle, her sayı için, ayrı bir konu saptanıyor, değişik illerden rastgele okullar aranıyor ve saptanan konuyla ilgili yöneticilerin görüşleri soruluyor.
Temmuz - Ağustos 2013 sayısının sorusu; “Gezi Parkı Direnişi olarak adlandırılan ve yayılan eylemlerde özellikle gençlerin rolü çok konuşulup tartışılıyor. Gençliğin bu durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Öyle ya, bu soru okul yöneticilerinden, öğretmenlerden başka kime sorulabilir? Sokağa çıkan gençleri yetiştiren ve en iyi tanıyan onlar…
Derginin görevlisi, Adana, Çanakkale, Hatay, Zonguldak, Tokat, Çorum, Muğla, Sinop, Kastamonu, Antalya, İstanbul ve Ankara’da aradığı okullardan, konuştuğu yönetici ve öğretmenlerin kestirmeden “Cevap vermiyorum!” dediğini yazıyor ve ekliyor: “En ilginci Datça’daki bir meslektaşın tutumu oldu. ‘Yaşanan haksızlıklara karşı böyle bir şeyin olması kaçınılmazdı. Ancak katılan gençlerin bilinçli olduğunu düşünmüyorum. Sorun daha ılımlı şekilde çözülmeli’ dedikten sonra dergimizi telefonla iki kez arayarak yanıtının yayımlanmamasını istedi.” Korku imparatorluğu böyle bir şey işte! 12 ildeki yöneticiler, büyük olasılıkla muhalif oldukları için konuşmak istemiyor. Düşüncelerini açıklarlarsa, başlarına geleceklerden korkuyorlar…
Ne ki, dergide; muhalif yöneticilerin tersine; yandaş yöneticilerin düşüncelerini özgürce açıkladıkları görülüyor. Hiç çekinmeden konuşabiliyorlar, hatta öğrencilerini, meslektaşlarını dahi suçlayabiliyorlar.
Örneğin; Kastamonu’dan bir lise müdürü (dergide adı ve okulu var); “Eylem yapan on bin kişinin bizim gençliğimizi temsil ettiğini düşünmüyorum. Kaldırım taşlarını sökerek, bankaların camlarını kırarak hak arandığı dünyanın neresinde görülmüş? Hak aramanın düzgün yolları var” diyor.
Karabük’ten bir tarih öğretmeni; “Yani dış odakların parmağı var. Ayrıca öğretmenlerin de bu işte parmağı var. Bazı öğretmenlerin ‘ne kadar ses, o kadar not’ dediklerini duyuyoruz… Bu olayları sol örgütledi…” diyebiliyor.
Demokrasimizin getirildiği son nokta bu işte! Bir tarafta, konuşabilmek için sokaktan başka umarı kalmayan insanlar! Diğer taraftan iktidara yaslanıp her istediğini yapabilen, söyleyebilen özgür insanlar! Bir tarafta biber gazı, cop, tazyikli su, hapishaneler, hücreler, ölümler… Diğer taraftan kral sofraları, ihaleler, krediler, kaymaklar, ballı börekler…

En Çok Okunan Haberler
-
İmamoğlu'ndan YÖK raporuna suç duyurusu!
-
Hukuksuzluk bitti, gazetecilik beraat etti
-
Erdoğan sürece mesafeli mi?
-
İktidarın 'anayasa' hesapları
-
Okuyan'dan kritik değerlendirme
-
Özel'den TBMM Başkanı Kurtulmuş'a 'süreç' çağrısı
-
Çakarlı cipin sahibi ne kadar vergi ödedi
-
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'e soruşturma!
-
O şartı sağlayanların aylıkları artacak!
-
Yılmaz Erdoğan'dan Bahçeli'ye 'teşekkür' telefonu