Rehn'den Deniz Feneri yanıtı

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Avrupa Parlamentosu'nda Hollanda'yı temsilen bulunan Emine Bozkurt'un "Deniz Feneri e.V. olayı ve mağdurları konusunda bugüne kadar ne yaptınız?" yolundaki soru önergesini yanıtladı.

Rehn'den Deniz Feneri yanıtı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.09.2009 - 12:18

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin ülkedeki yargı reformuna önemli katkıda bulunmakta olduğunu, sürecin ileride "Deniz Feneri e.V. olayı benzeri olaylar" için daha fazla işbirliğine de dayanak sağlayacağını bildirdi. Rehn, AB ve organlarının polisiye ve adli soruşturma-kovuşturma yetkilerinin sınırlı olduğunu belirtti.

Olli Rehn, Avrupa Parlamentosu'nda Hollanda'yı temsilen görev yapan Emine Bozkurt'un "Deniz Feneri e.V. olayı ve mağdurları konusunda bugüne kadar ne yaptınız?" yolundaki soru önergesini yanıtladı.
 

Soru önergesi Deniz Feneri'nin yurtdışı faaliyetleriyle ilgiliydi

Avrupa Parlamentosu Üyesi Emine Bozkurt, Deniz Feneri e.V. dahil İslami yatırım kurumlarıyla ilgili adli kovuşturmalarda AB Üye Devletleri ve Türk Hükümeti'nin "daha iyi işbirliği yapması" yönündeki resmi tavsiyeye uyulup uyulmadığını Avrupa Parlamentosu'nda bir soru önergesiyle gündeme getirmişti. AP'da Hollanda'yı temsilen bulunan Emine Bozkurt, Avrupa Konseyi ve Komisyonu'nun yanıtlaması istemiyle Parlamento başkanlığına verdiği yazılı soru önergelerinin konusunu " 'Yeşil Fonlar' (Türkiye'de yerleşik İslami yatırım fonları, holding şirketleri, ortaklıklar ve küçük ölçekli işletmeler)" olarak belirlemişti.

Önergede, "Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkındaki son İlerleme Raporu üzerine alınan bir karara, Avrupa Parlamentosu'nda iki en büyük grubun talebi üzerine bir paragraf eklendiği, burada Türk Hükümeti ve yargı yetkililerinden, çoğunluğu Türk soyundan gelen, dolandırıcılık kurbanı olmuş AB vatandaşı ya da yerleşikleriyle ilgili ceza davalarında AB'ye Üye Devletler ve bunların yetkilileriyle 'daha iyi işbirliği' yapmalarının istendiği" belirtilmişti. Soru önergesinde "Yeşil Fonlar" ve "Almanya'da yerleşik bir yardım kuruluşu Deniz Feneri e.V." davası örnek olarak belirtilmişti.

"Avrupa Konseyi, Türkiye'yle ilgili 2008 yılı ilerleme raporuyla ilgili kararda yer alan bu paragrafı dikkate aldı mı?" sorusunun yöneltildiği önergede şöyle denilmişti:
"-Avrupa Konseyi, Konsey ve Türk yetkilileri arasında, 'Yeşil Fonlar' denilen kuruluşlar hakkında yapılan temasları, özellikle faillerin karşı karşıya kaldıkları adli kovuşturmalar, kurbanlar için tazmin olanakları, Avrupa'da hala etkin olan hileli şirketlerin kapatılması ve benzer dolandırıcılıkların gelecekte de olmasını engellemek üzere atılacak adımlar itibarıyla tanımlayabilir mi?

-Milyarlarca Avro'yla ölçülen bu tür bir dolandırıcılığın büyüklüğü ve bu hileli holding şirketlerinin en az 15 AB ülkesinde çalıştığı yönündeki haberler dikkate alındığında, Konsey ya da AB Üye Devletleri'nden biri (AB'nin ülkeler arası adli işbirliği teşkilatı) Eurojust'tan bu dolandırıcılığın araştırılmasını istedi mi? Komisyon ne tür yasal soruşturmalar başlatılmış olduğunu açıklayabilir mi?

-Konsey, bu tür dolandırıcılıkların üstesinden gelmek ve kurbanlarına etkin yasal destek sağlamak için taslak çalışma yapmayı istemekte midir? Eğer öyleyse Komisyon'un teklifi nasıl ve ne zaman olacaktır?"


"Katılım süreci kriminal olaylarda işbirliğine temel sağlayacak"

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ise Emine Bozkurt'un önergesine verdiği yanıtta, önergede dile getirilen "Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkındaki son İlerleme Raporu üzerine alınan bir karara, Avrupa Parlamentosu'nda iki en büyük grubun talebi üzerine bir paragraf eklendiği, burada Türk Hükümeti ve yargı yetkililerinden, çoğunluğu Türk soyundan gelen, dolandırıcılık kurbanı olmuş AB vatandaşı ya da yerleşikleriyle ilgili ceza davalarında AB'ye Üye Devletler ve bunların yetkilileriyle 'daha iyi işbirliği' yapmalarının istendiği belirtilen" şeklindeki pasajı elbette dikkate aldıklarını bildirdi.

AB'nin, mali çıkarlarını etkileyen dolandırıcılık olayları hariç, AB ve Komisyon'un Üye Devletler ve aday ülkeler tarafından yapılan dolandırıcılık soruşturmalarına katılma yetkisi bulunmadığını anlatan Olli Rehn, Eurojust'un da resen herhangi bir soruşturma yetkisi olmadığını belirtti. Olli Rehn, "Eurojust'un temel fonksiyonu ve amacı Üye Devletler uzmanları arasında, soruşturma ve kovuşturmaların sonuçlandırılmasında işbirliğini artırıp iyileştirmek ve adli işbirliğini kolaylaştırmaktır. Bu Eurojust'un herhangi bir soruşturma başlatamayacağı, fakat sadece -bir işbirliğini daha iyi noktaya getirecekse- soruşturmalara yardımcı olabileceği ve çeşitli Üye Devlet yetkililerinin etkinliklerini koordine edebileceği anlamına gelmektedir" dedi.

Rehn yanıtına şöyle devam etti:
"Komisyon, birçok ülkede AB vatandaşlarını etkileyen büyük ölçekli sınır ötesi dolandırıcılık olaylarına ilişkin Sayın Üye tarafından dile getirilen endişeleri paylaşmaktadır. Yasal destek konusunda, suç kurbanlarının zararlarının tazmini dahil, Türkiye sadece katılım durumunda AB müktesebatıyla bağlı olacaktır. AB Üye Devletleri itibarıyla ise, suç kurbanlarına tazminata ilişkin 29 Nisan 2004 tarihli 2004/80EC Sayılı Konsey Direktifi, her Üye Devlette suç kurbanlarının adil ve uygun şekilde tazmin edilmesini garantileyen ulusal planların mevcut olmasını sağlamıştır. Bu Direktif ayrıca (1 Ocak 2006'dan itibaren işlerliği olan) uygulamada, ulusal otoriteler arasında bir işbirliği sistemi yaratmak suretiyle, kişinin tazmine, AB'nin neresinde olursa olsun kolayca erişebilmesini sağlamaktadır. AB'ye katılım süreci, Türkiye'deki yargı reformuna önemli katkıda bulunmaktadır. Süreç ileride, Sayın üye'nin atıfta bulunduğuna benzer kriminal olaylar için daha fazla işbirliğine de dayanak sağlayacaktır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler