Sarp Bozkurt, 'Amaçsız başlayan öyküler de gün gelir amacını bulur'
Ali Tanrıverdi’nin yönettiği Amacı Olmayan Grup, 17 Eylül Cuma vizyona giriyor.
Filmde, hayatta bir gayesi olmadan yaşayan Onur ile Sercan’ın, sosyal medya üzerinden açtıkları bir sayfayla değişen yaşamları konu ediliyor. Grubun ünü tüm Türkiye’ye yayılınca Onur’un liderlik sarhoşluğu yaşaması kaçınılmaz hale geliyor... Onur’u canlandıran Sarp Bozkurt’la film ve hayat hakkında söyleştik...
- 10 yaşından beri sektörün içindesiniz. Baba Evi’yle başlayan kariyerinizin parlama anı Komedi Dükkânı... Nasıl bir yolculuktu sizinki?
Evet 22 yıl oldu başlayalı. Galiba uzun bir yolculuk oldu. Televizyon, tiyatro, komedi kulüplerinde doğaçlama tiyatrolar, sinema filmleri, Komedi Dükkânı, Sen Çal Kapımı ve şimdi Amacı Olmayan Grup... Ama her işte yeniden başlıyormuşum gibi hissettim. Bu şaka değil. Parlamaya çalışmak gibi bir amacım da hiçbir zaman olmadı gerçekten. Aksine belli bir yaşa ve olgunluğa kadar kendimi arka planda tutmaya çalıştım. Hem mesleğim hem de kişiliğim için. Şimdi dönüp bakınca 22 yıl öncesine, yaptığım her şeyi iyi ki yapmışım, verdiğim tüm kararları iyi ki vermişim ve acele etmemişim diyorum. Yolculuğun her anından keyif almaya baktım ve bu yüzden mükemmel bir yolculuktu.
BİR TELEFONLA GELEN SÜRPRİZ
- Amacı Olmayan Grup ekibiyle yollarınız nasıl kesişti?
Hareket Sekiz filminin setindeydim. Setteyken telefon çaldı ve Amacı Olmayan Grup filminin yönetmeni Ali Tanrıverdi aradı. Sugarworkz ismini duyunca çok heyecanlandım. Düşünsenize Çakallarla Dans diye bir film yapıyorlar, milyonlar izliyor ve müthiş bir seriye dönüşüyor. Gerçekten bu telefonla birlikte kariyerim de bir anda hız almaya başladı. İlk başta filmde başka bir rol için konuştuk açıkçası ama konuşmalarımız ilerledikçe Onur rolü için bana güvendiler.
- Filmin vizyon tarihi pandemi nedeniyle birçok kez ertelendi. Pandemi döneminde kahkahalar en çok ihtiyacımız olan şeylerdendi. Siz bu dönemde kendi kahkahalarınızı nelerde buldunuz?
Açıkçası pandeminin başlangıcıyla birlikte bir bebek beklediğimizi öğrendik. Zaten bu, hayatımıza o karamsar dönemde büyük bir neşe getirdi. Kaldı ki biz halihazırda eşimle evde çok eğlenen insanlarız. iki ay içinde de Sen Çal Kapımı seti başladı. Ve zaten bir kurtarılmış bölge gibiydi set. Biz de bu kurtarılmış bölgenin içinde hayatımızın eğlencesini bulduk. Mükemmel bir 1.5 yıl geçirdik. Harika dostluklar, büyük kahkahalar, sete doğan bebeğimiz Uzay...
HAYATA ERKEN BAŞLADIM
- Gözlemlediğim kadarıyla amaçsızlık gençler arasında çok yaygın. Siz de 20’li yaşlarda öyle miydiniz?
Takdir edersiniz ki ben hayata biraz erken başladım. Amaçsızlığı düşünmek veya yaşamak gibi bir vaktim hiç olmadı. 10 yaşında ne yapmak istediğimden emindim.
- Hayat amacınızı nasıl buldunuz peki?
3-4 yaşlarında aileyi bir araya toplayıp onlara Kemal Sunal taklidi yaparmışım. Kuzenimi de yanıma alıp hiçbir şey düşünmeden onlara ufak çaplı komedi gösterileri düzenlermişim. Şimdi düşününce bunun resmen minik bir orta oyunu olduğunu anlıyorum. Amacımı zaten o dönemde bulmuşum. Ben şanslı bir çocukmuşum anlayacağınız.
‘İYİ Kİ’LERLE HAYATI GEÇİRMELİ
- Peki, sizce hayatın amacı ne?
Çok kişisel bir soru olduğunu düşünmekle birlikte benim için kesinlikle gülmek, eğlenmek ve bu kısıtlı zamanda mümkün olabilecek en büyük zevki almak. Ne zaman biteceği belli olmayan bir yolculuk var ortada. Her anı dolu dolu, hiçbir şeyden pişman olmadan, “iyi ki”lerle geçirmek gerektiğine inanıyorum. Ve amaçlarımdan biri de kalabalık bir cenazeye sahip olmak.
- Amaçsızlık kötü bir şey mi sizce? Derler ya: Gideceği limanı olmayana hiçbir rüzgâr yardım edemez. Öyle düşünenlerden misiniz?
Ben spontane yaşamayı biraz seviyorum galiba. Evet bir amacım vardı kafamda hep. Ama her şeyi detaylı düşünerek de yaşamadım. Bence amaçsız başlayan hikâyeler de bir noktada amacını bulur. Amacı Olmayan Grup filmi de aslında bunu anlatıyor. Amaçsızlıkla kurulan bir grubun ne büyük amaçlara hizmet edebileceğini... Film biraz sürpriz sonlu anlayacağınız.
HER TÜRLÜ SEVGİYE AŞIRI DUYARLIYIM
- Komedinin içindeki insanlardan hayranları hep komik olmalarını bekler.
Kesinlikle genel olarak öyle bir beklenti oluyor. Açıkçası çok enerjisi yüksek biri değilim. Genelde utangaç ve içine kapanık olduğumu söyleyebilirim. Ama onlardan gelen sevgiyi görünce içimde fırtınalar kopuyor. Herhangi bir sevgiye karşı aşırı duyarlı biriyim. O yüzden komiklik kendi kendine oluşuyor zaten. Tabii insan her zaman hayatının en iyi gününü yaşamıyor ama gördüğüm ufak bir sevgide bile o gün güzelleşiyor.
HER ŞEYLE DALGA GEÇERİM
- “Benim için mizah ve şakada sınır yok” diyorsunuz. Gerçekten de öyle mi?
Kesinlikle öyle. Ben her şeyin şakasının yapılması taraftarıyım. Başıma gelen kötü olayları da böyle yumuşatıyorum galiba hayatımda. Bana çok yardımcı oluyor. Ama herkesten bunu bekleyemem tabii ki. Bu yüzden hassasiyetleri düşünerek şaka yapmak durumunda kaldığım doğrudur. Ama bana kalsa her şeyle dalga geçerim. Hayat böyle daha kolay...
GÜZEL ANLARI KOVALARIM
- Derler ki çok gülenler içlerinde en büyük acıyı taşıyanlardır... Katılır mısınız?
Acının, insanın acıyı nasıl yorumladığıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Aynı acı, farklı ruhlarda farklı sonuçlara sebep olabilir. Bu yüzden en büyük acı diye bir şeyin varlığına da inanmıyorum. Dediğim gibi ben acılarla başa çıkmanın yöntemini komedi olarak buldum. Aslında sorduğunuz soruya cevap veren bir şey bu. Ne yaşarsam yaşayayım buna gülebilecek bir şey bulduğum sürece hayat benim için yaşamaya değer olacak. Her zaman gülecek bir sebep bulunur. Kötü acılar yaşanırken mutlaka güzel anlar da insanın başına gelir. Sürekli bu güzel anları kovalamak lazım. Neye odaklanırsanız hayat odur bence.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke