Susarak kurtulamazsınız
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Susarak kurtulamazsınız

22.06.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir ülke düşünün.

Sınırları içinde üç korkunç katliam yaşanıyor.

Bu saldırılarda 70 kişi ölüyor. Sonra devletin savcısı çıkıyor,  “Ben araştırdım, bu üç saldırıda da istihbarat teşkilatının parmağı var” diyor.

Ne olur?

O ülkede yer yerinden oynar değil mi?

Cumhuriyet bu haberi geçen cuma manşetten verdi, Türkiye’nin kılı bile kıpırdamadı. Ne MİT yalanladı, ne Hükümet üstüne alındı, ne partiler basın toplantısı yaptı, ne medya ilgi gösterdi.

Devletin istihbarat teşkilatı içinden birilerinin, ülke toprakları içinde katliama aracılık ettiği iddiası, futbolda transfer haberleri kadar bile dikkat çekmedi.

MİT TIR’larını durduran savcının mahkemedeki savunma kaydını Arzu Yıldız ele geçirmişti. Yani kayıt, açık istihbarat niteliğindeydi. Bu çapta bir iddianın gizlenmesi mümkün değildi. Ama Cumhuriyet dışında hiçbir gazete görmedi.

Daha once tehditle, şantajla, soruşturmayla susturmayı deneyenler, başaramayınca görmezden gelme, yok sayma, susma yoluna saptı.

Ama herkes biliyor ki, dünyanın görüp konuştuğu bu çapta bir skandal, böyle geçiştirilemez.

Hükümet, MİT, susarak bu iddiayı örtbas edemez.
O saldırılarda ölen insanların kanları üzerine bir devlet, bir koalisyon, bir gelecek inşa edilemez.

Skandala karışanlar yargılanmadan, emir verenler hesap vermeden bu dosya yok edilemez.

Cumhuriyet, nasıl MİT TIR’larıyla taşınan silahları sergilediyse, nasıl MİT mensuplarının IŞİD militanlarını sevk ettiğini belgelediyse, nasıl Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde, Niğde’de MİT parmağına ilişkin savcılık iddialarını yayımladıysa, bundan sonra da -tek başına bile olsa- olayın üzerine gitmeye, bu kirli skandalı ilmek ilmek çözmeye devam edecek.

Muhabirlerimiz sıcak bölgede

Türkiye’nin Suriye sınırında yangın var.

Çatışmalar, göçmen akını, askeri yığınak...

Dünyanın gözü orada...
Olup bitenlere dair herkesin bir fikri var, ama bilgisi yok. Bilgi almak için muhabir lazım, cesaret lazım, irade lazım.

Cumhuriyet geçen hafta, o irade ve cesaretle sınırın iki yanında varlık gösterdi, okurunu birinci elden bilgilendirdi.

Ahmet Şık, önce Akçakale’de Suriye’den kaçan göçmenlerden izlenimler aktardı, sonra tehlikeli bir yolculuğun ardından Tel Abyad’a geçip IŞİD’cilerden teslim alınan kenti gezdi. Kaçan IŞİD’çilerin sığınmacı kılığında Türkiye’de olduğunu haber verdi.

Aynı günlerde Pınar Öğünç, yine Akçakale’de sığınmacıların derdini dinlerken, gazetecilerin sorusunu beğenmeyen Urfa Valisi’nin talimatıyla Emniyet’e götürüldü. Cumhuriyet, aykırı sorudan hoşlanmayan Vali’nin tavrını “Ne Sorayım Valime” manşetiyle ve yanıtlanmayan soruları tekrarlayarak eleştirdi.

Nihayet dün de mülteci kamplarının Angelina Jolie’ye gösterilmeyen sefil yüzünü Pelin Batu’nun tanıklığıyla aktardık. Kampların, “Angelina’ya farklı, Pelin’e farklı” görünen yüzünü okurlarımızla paylaştık.

Devlet, eski aklıyla baskılamaya, saklamaya, gözaltına devam etsin. Biz, dün andığımız İlhan-Turhan Selçuk’lardan ve diğer meslek ustalarından gördüğümüz gibi, baskılara aldırmadan saklananı sergilemeye, gözaltına rağmen göz önüne sermeye devam edeceğiz.

Cumhuriyet’e özgü Ramazan sayfası

Cumhuriyet’te bir Ramazan sayfası yapmak istediğimde yadırgayanlar oldu. Tıpkı Charlie Hebdo’nun tıpkıbasımı kararı alındığında olduğu gibi...

Oysa ikincisi fikir özgürlüğüyle ilgiliydi, ilki, inanç özgürlüğüyle... Ve Cumhuriyet her koşulda özgürlüğün safında olmak, fikri ve inancı, birini diğerine feda etmeden bir arada savunmak durumundaydı.

Ayrıca bu, elbette ki diğer gazetelerde görmeye alıştığınız türden bir Ramazan sayfası olmayacak, Cumhuriyet’e yaraşır bir fark yaratacaktı.

Büyük güvenle sayfayı çalışkan hocamız Prof. Dr. Tayfun Atay’ın mahir ellerine teslim ettik.

Sayfanın ismini de Gezi ruhunu yansıtan -ve isim babası Lütfü Oflaz olan- “Yeryüzü Sofraları” olarak belirledik. Sunay Akın, Artun Ünsal, Süreyya Su gibi kalemlerin, Kültür-Sanat ekibimizin katkıları ve Selin Ongun’un röportajıyla ilk hafta farklı bir Ramazan sayfası yapılabileceğini gösterdik. Hayatın her alanında kendi penceremizden konuşmaya devam edeceğiz.

Demirel dizisi

Rıdvan Akar, bizim kuşağın en titiz araştırmacılarından, en çalışkan kalemlerinden biridir. Demirel öldüğünde, “Baba”nın öyküsünü en iyi yazacak isimlerden biri olduğunu düşündük. Telefon etmemizden 4 saat sonra 4 günlük dizinin ilk bölümü elimizdeydi. Kendisine teşekkür ediyor ve birikiminden Cumhuriyet’te daha çok yararlanmayı umuyoruz. Hepinize iyi haftalar!  

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016