Ya demokrasi, ya hiç
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Ya demokrasi, ya hiç

14.12.2015 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

SİLİVRİ
Tanrılara kafa tutmuştu Sisyphos; günahı büyüktü, cezası da büyük oldu. Devasa bir kayayı, yalçın bir dağın eteklerinden doruklarına taşıyacaktı. Gün doğmadan kaya, zirvede olacaktı.
Bütün gece, bütün gücüyle taşıdı kayayı Sisyphos... Gün ışırken, kan ter içinde doruktaydı.
Ama tanrıların eli orada onu bekliyordu. Taşı bir fiskeyle yeniden yuvarladılar zirveden eteklere...
Bitti sanılan ceza, yeni başlıyordu.
Sisyphos artık her gece taşı dağın tepesine taşıyacak, sonra gün ışığıyla yeniden yeniden en başa dönecekti.

***

Nedim Şener’in Silivri anılarını (“Baba Seni Neden Oraya Koydular?”, DK, 2012) okurken, mitolojideki Sisyphos efsanesini anımsadım.
İçeri girdiğimden beri dostlar günlük tutmamı tavsiye ediyordu. Niyetlenmiştim de bir ara... Ama Nedim’i okuyunca vazgeçtim. Benim yazmaya niyetlendiğim kitabı yazmıştı çoktan... Hem de aynen; cümle cümle, satır satır...
Sayfaları çevirdikçe yeni seyrettiğim bir filmin, eskisinden araklama olduğunu fark etmişçesine hayrete düştüm.
Bu kadar mı tekerrür ederdi tarih; zulüm tanrısı bu kadar mı kopya çekerdi!

***

5 yıl önce Ergenekon’dan tutuklanmıştı Nedim... Sanki bizim mahkemeyi anlatıyordu:
“Karar için salona alındığımızda hâkim yerimize geçmemizi beklemeden tutuklama kararı verdi. ‘Çıkabilirsiniz’ dedi, kestirip attı. Hakkımızdaki kararın mahkemeden çok önce verildiğini düşünüyorum.”
Biz tutuklandıktan bir gün sonra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, hemen ardından da Başbakan Davutoğlu, “Aslolan gazetecilerin tutuksuz yargılanmasıdır” demiş, ama hemen eklemişlerdi:
“Fakat onlar gazetecilik faaliyetinden yargılanmıyor.”
Meğer Nedim tutuklandığında da cumhurbaşkanı, tutuklamayı kaygıyla karşılayan bir demeç vermiş. Şöyle yazıyor Nedim:
“Tutukluluğumuz boyunca duyacağımız ‘endişe, üzüntü, kaygı’ açıklamalarının ilki buydu. Ama bu, adaletin tecellisi için değil, oluşan tepkileri yatıştırmak içindi. Sonrasında siyasetçilerden en çok duyduğumuz söz, ‘Ama onlar gazetecilikten dolayı tutuklanmadı’ sözü olacaktı. İnsan bari cümleyi biraz değiştirir.”

***

İlerleyen sayfalarda, ayaklanıp yollara düşen, ağızlarında siyah bantla yürüyen meslektaşlarını yazmış Nedim... Türkiye’de ve dünyada basının, meslek örgütlerinin yayımladığı kınama mesajlarından söz etmiş. Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu yetkililerinin açıklamalarını vermiş. Bizim için yapılan açıklamalara bakınca bir kısmı, “kes-yapıştır” hazırlandığı hissi veriyor.
Ailesi dışında Milliyet’ten Murat Sabuncu gelmiş Nedim’in açık görüşüne her hafta...
Şimdi “Cumhuriyet’ten Murat Sabuncu”, benim açık görüş çilesini devraldı, Tahir ve Tayfun’la birlikte... Murat görüşmede “Gidişattan hükümet de rahatsız” demişti bana... Meğer Nedim’e de aynısını söylemiş. İlahi!
Tutuklanmaları ilk günler gazetelerin manşetinde, dergilerin kapağındaymış. Birkaç gün sonra İbrahim Tatlıses’e silahlı saldırı olunca gündemden düşmüşler.
Gel de bizim tutuklanmamızdan 2 gün sonra katledilen Tahir Elçi’yi anma şimdi...
O öldürülünce, “Keşke tutuklanmış olsaydı” dedi insanlar... Bize de “İyi ki içerdesiniz” dediler. Nedim’e de bir subay, “İyi ki Silivri’desiniz. Başınıza daha kötü bir şeyler gelebilirdi” demiş.
Türkiye’nin düşünen yurttaşlarına sunduğu seçenekler bunlar: Katledilmek veya hapsedilmek...

***

Gerçeğin peşine düşerek, hırsızlığı, yolsuzluğu, yalanı teşhir ederek iktidarı kızdırdığımız için bütün bunlar...
Sisyphos gibi, “gerçek” denen devasa bir kayayı inançla, inatla, dirençle görünür bir yere taşımaya çalışıyoruz. Gün ışımaya yüz tuttu mu, gecenin bekçileri bir fiskeyle yeniden karanlığa itiyor gerçeği... Aydınlık, erteleniyor yine...
Ve biz nöbeti devralıp devrederek sürdürüyoruz bu bitmeyen laneti...
Uykudakilerin bir gün sabaha sahip çıkacaklarını bekleyerek...

***

Ama durun...
Kitabın sonunu söylemedim henüz...
Nedim Şener, itibarına itibar katarak çıktı hapishaneden...
“Tutuklanmamızın ardındaki polis müdürü” dediği isim, halen burada, birkaç koğuş ötemizde yatıyor.
Onu tutuklatan savcı, çoktan yurtdışına kaçtı.
Mitolojik tanrıların yoksa da, tarihin bir adaleti var. Bu da, bu yazının “kıssadan hissesi” olsun.
Nedim, Yaşar Kemal’in bir mesajıyla hayata tutunmuş Silivri’de... Ben de kesip astım başucuma...
Şöyle diyor usta:
“Bu gelip geçici duruma bakıp umutsuzluğa düşmenin gereği yok.
İnsanoğlu, umutsuzluktan umut yaratandır.
Ya demokrasi, ya hiç...
Türkiye ‘hiç’e layık değildir.
Selam olsun korkunun üzerine yürüyenlere...
Selam olsun insanlık toptan tükenmedikçe umudun da tükenmeyeceğini gösterenlere...”  

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016