Avrupa’nın gittiği yer (12.01.2016)
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Avrupa’nın gittiği yer (12.01.2016)

12.01.2016 05:27
Güncellenme:
Takip Et:

Bu yazı, Avrupa kıtasının doğu ucundaki bir zindandan, basın özgürlüğü için yükselen bir feryattır.

Bir medya cehenneminden şişeye konup denize bırakılan bir yardım çığlığı.

Yaptığı haber yüzünden tutuklanan bir gazetecinin dünyadaki meslektaşlarına uzattığı bir dayanışma eli..

Önceki ay Strasbourg’da Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün, yayın yönetmeni olduğum Cumhuriyet gazetesine verdiği “Basın Özgürlüğü Ödülü”nü alırken yaptığım konuşmada, “Ofisimin pencereleri var; biri mezarlığa, diğeri adliyeye bakıyor” demiştim. Bu ikisi, Türkiye’de gazetecilerin en sık gittiği yerlerdi.

Kısa bir süre sonra üçüncü bir pencere açıldı hayatıma.

Demir parmaklıklı zindan penceresi...

Aslında bekleniyordu bu.

Türk istihbaratına ait TIR’larla Suriye’ye silah taşındığını kanıtlayan görüntüleri yayımladığım zaman bu kirli ticareti yalanlamayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu, devlet sırrıdır. Haberi yapan, bedelini ağır ödeyecek” diyerek tehdit etmişti. Zaten Cumhuriyet’e Charlie Hebdo baskınından sonra dayanışma amacıyla derginin tıpkıbasımını yayımladığı için kızgındı.

Erdoğan’ın kindarlığını iyi bilen Fransa’daki dostlar, ülkeye dönmememi telkin ettiler.

Fransa, bana kol kanat gerebilirdi.

Bu iyi niyetli teklifi kabul etmedim. Sadece gazetecilik yapmıştım; neden suçlu gibi kaçacaktım ki?..

Öte yandan Erdoğan’ın eleştiriye tahammülsüzlüğünün Türkiye’yi sadece gazetecilik yapanlar için bir cehenneme çevirdiğini iyi biliyordum.

Askeri darbe döneminde de gazetecilik yapmıştım. Askerler basın nefretini ve sansür şehvetini bu kadar açık sergilemeye çekinirdi.

Erdoğan ise “Kitap, bombadan tehlikelidir” cümlesini canlı yayında telafuz edebilecek kadar pervasızdı.

Özgür basından ve kontrol edemediği sosyal medyadan nefret ediyordu. Bir miting meydanında öfkesi kabarmış, “Twitter mivitır hepsinin kökünü kazıyacağız” demişti.

Yaptı da...

Onun sansürü sayesinde Türkiye, dünyada interneti en çok sınırlayan ülkeler arasına girdi. 52 bin site yasaklandı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler’in yıllık raporunda medya özgürlüğü sıralamasında 149. sıraya düştü. En çok gazeteci tutuklayan ülkeler listesinde ise 32 gazeteci ile Çin’in (49 gazeteci) ardına yerleşti.

Erdoğan 13 yıllık tek parti iktidarında, basın tarihinde görülmemiş bir kuşatmayla medyadan tüm muhaliflerini temizleyip doğrudan kendisine bağlı bir medya yaratmayı başarmıştı.

“Demokratik” görünümlü bir Avrupa Birliği adayı ülkede bunu nasıl yapabildiği, tam bir “başarı hikâyesi”dir.

İki süreci paralel götürdü Erdoğan:

Bir yandan kendi aleyhine olabilecek haberleri veren merkez medyaya ağır baskı uygularken, öte yandan yandaş işadamlarını medya sahibi yaptı.

Sevmediği gazeteler için “satın almayın” çağrısı yaptı.

Beğenmediği yazarların kovulması için baskı yaptı.

Söz dinlemeyen Hürriyet gazetesi, iktidar partisinin gençlik örgütü tarafından basılıp korkutuldu.

Söz dinlemeyen bir köşe yazarı, yine partili kabadayılar tarafından dövüldü.

Saldırganlar, yine Erdoğan’ın kontrolündeki yargı tarafından salıverilip parti içinde terfi ile ödüllendirildiler.

Özellikle Kürt medyası, tutuklamalarla ezilmeye çalışıldı. Güneydoğu’daki kirli savaşı, 3 yıl önce İstanbul’da patlayan büyük isyanı, Türkiye halkı ancak yabancı televizyonlardan izleyebildi.

Yine de tatmin olmayan Erdoğan, teslim olmamakta direnen Doğan Medya Grubu’nu, benzeri görülmemiş bir vergi cezası ile (4.8 milyar TL) cezalandırdı ve elindeki gazete ve TV kanallarını satmaya zorladı.

Satılığa çıkan gazete ve kanalları satın alması için yandaş işadamları zorlandı. Bizzat Erdoğan tarafından bu medya operasyonu için 100’er bin dolar verilmeye zorlanan işadamlarının yakınmaları, bir yolsuzluk operasyonunu izleyen polisin telefon dinlenmesine takıldı. Ancak işadamlarına bu “fedakârlıkları” karşılığı İstanbul’un 3. havaalanı ihalesinin söz verildiği de yine bu dinleme kayıtlarında ortaya çıktı.

Bir kayıtta, hoşa gitmeyen bir haber yapan gazete patronu, Erdoğan’a “Seni üzdüm mü patron” diye soruyor, azarlanınca da “Nerden girdim bu işe” diyerek ağlıyordu.

Dinleme kayıtları internete düşünce ne oldu dersiniz? Soruşturmayı yürüten polis ve savcılar derhal tutuklandı. Benim gibi, bunları haberleştiren gazeteciler için de ceza davaları açıldı. Erdoğan kendisinin ve ailesinin adının karıştığı büyük yolsuzluk dosyasını böyle kapattı.

Artık Türk medyasının önemli bir bölümünü kontrol eden, Berlusconi’den de büyük bir medya patronuydu. Televizyon izlerken beğenmediği bir yorumcu çıkınca hemen kanalın yöneticisini arayıp yayını kestiriyor, hükümet çalışmalarını eleştiren bir haber çıkarsa, yazanı işten attırıyordu. Talihsizlik şu ki, bütün bu talimatları, eski ortağı olan bir dini cemaat tarafından kaydedilmiş ve ortaklık bozulunca internetten servis edilmişti.

Ama ne gam...

“Bilme hakkı” elinden alınan kitleler yoğun bir propaganda atağı sayesinde Erdoğan’a yüzde 50’ye yakın bir oy verdiler. Bu sonuç, Erdoğan’a kendisini eleştiren son özgür medya kalıntılarını da temizleme yetkisi verdi. Suriyeli mültecileri Avrupa’ya yollamayıp, Türkiye’de barındırması karşılığı Avrupa Birliği de Erdoğan’ın baskıcı politikalarına göz yummayı tercih etti.

Şimdi gerçek bir haberden dolayı İstanbul’da bir cezaevinde iki kez ömür boyu hapis istemiyle, ağır tecrit altında tutulurken penceremin demirinin ardında Avrupa’nın gittiği yeri görüyorum.

Bir hayli karanlık.

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016