Seçimler manipüle mi ediliyor? Prof. Dr. Kara: Manipülasyonun hedefi gençler

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saray’ın karanlık internet ağlarıyla “anlaşma” peşinde olduğunu duyurmasının ardından uzmanlar, “Manipülasyon, ilk kez sandığa gidecek gençleri hedef alır” uyarısı yapıp etkilenmemenin yollarını anlattı.

Seçimler manipüle mi ediliyor? Prof. Dr. Kara: Manipülasyonun hedefi gençler
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.05.2023 - 03:00

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs’ta “Cambridge Analytica” skandalını anımsatarak sosyal medya üzerinden seçmenlerin manipüle edilebileceğini gündeme taşıdı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve İletişim Başkanlığı yöneticilerinden bazılarının dark web ile sanal ağlar için “anlaşma” yapmaya çalıştığını öne sürdü. Bu kamuoyunda seçim manipülasyonu tartışmalarını başlattı. 

Konu hakkında Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tolga Kara, “Kişisel veriler kimi durumlar karşısında nasıl davranacağınızı, ne düşüneceğinizi, nasıl karar vereceğinizi gösteren ipuçlarıdır. Bu veriler iyi analiz edildiğinde bireylerin satın alma davranışlarından oy verme tercihine kadar tüm karar süreçlerinde nasıl davrandığını tahmin etmeye yararlar. Çoğunlukla bireylerin sosyal medya platformlarında ürettiği içeriklerden ve profil sayfalarından elde edilen bu veriler genellikle bir pazarlama aracı olarak hedef kitleyi segmente etmek ve ürünleri ilgili hedef kitleye ulaştırmak için kullanılırlar" dedi.

‘KİŞİYE ÖZEL’ 

Dünyadaki çeşitli örneklerle kişisel verilerin seçim manipülasyonu için kullanıldığını anlatan Kara, "Trump’ın seçildiği 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde, Brexit referandumunda ve Trinidad Tobago seçimlerindeki “do so” hareketinde gördük ki bu kişisel veriler seçim manipülasyonu için de kullanılıyor. İngiltere merkezli siyasi danışmanlık şirketi Cambridge Analytica’nın, 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde Facebook üzerinde 50 milyon kullanıcının kişisel verilerini izinsiz biçimde ele geçirip seçmenlerin oy verme tercihlerini etkilediği ortaya çıkmıştı. Sistem basitçe, kişisel verilerin yardımıyla “kişiye özel” sahte içerikler üreterek bu içerikleri ilgili hedef bireylerin sosyal medya akışlarında göstermek suretiyle onların oy tercihlerini manipüle etmek biçiminde çalışıyor. Bu yöntem Trump seçimlerinde işe yaradığı gibi Brexit ve Trinidad Tobago seçimlerinde de işe yaradı. Örneğin Trinidad Tobago’da da iki taraflı bir seçim süreci var ve benzer biçimde sahte içerikler yoluyla ilk kez oy kullanacak genç seçmenlerin hinduların lehine olacak biçimde siyahi gençlerin sandığa gitmelerini engellemek için “do so” (yap gitsin) adıyla bir kampanya düzenlemiş ve oldukça da başarılı olmuşlardı. Seçimi hindu kanadın partisi kazanmıştı" diye konuştu. 

(Tolga Kara)

Cambridge Analytica’nın uyguladığı propaganda yönteminin şeffaf olmadığını söyleyen Kara sözlerine şöyle devam etti:

Cambridge Analytica’nın propaganda yöntemi şeffaf olmadığı gibi, insanların sosyal medyada kendilerine özel olarak üretilmiş mesajlarla karşılaştıklarında bunların bir reklam mesajı mı yoksa bir propaganda içeriği mi olduğunu anlamaları oldukça zor. Cambridge Analytica bir şirket olarak 2018’de feshedildi ama bireysel veriler üzerinden kişilik profilleri çıkartarak bireye özel manipülatif içerikler üreterek oy tercihlerini etkileme yöntemi bugün hala işlerliğini sürdürüyor. 

Araştırmalar Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 70’inin sosyal medya kullanıcısı olduğunu gösteriyor. İnsanımız gününün 2-3 saatini sosyal medya platformlarında harcıyor. Yani dezenformasyonun üretildiği alanın tam ortasındayız. Bu bize etkiye açık olduğumuzu gösteriyor. Ayrıca Türkiye derin bir siyasi kutuplaşmayla ayrışmış, bilgi/enformasyon akışının sınırlandırıldığı, zaman zaman kesildiği ve sansüre eğilimli bir ülke. Birtakım organizasyonlar tarafından beslenen troll hesapların bol miktarda olduğu bir sosyal medya ekosistemimiz var. Bu troll hesaplarının önemli bir kısmı da mavi tikli haber sayfası görünümünde. Bunda platformların da etkisi var. Eskiden kullanıcının “gerçek” bir kişi olduğunu belirten Twitter mavi tiki bugün parayı veren herkes tarafından alınabiliyor. Bütün troller de mavi tik almış. Bir tür güvenilir hesap algısı yaratıyor.  Musk'ın yeni Twittır’ında parasını basıp karakter limitine takılmadan yazıyorlar, anketleri oyluyorlar yurttaşlar da yaydıkları dezenformasyonun ortasında doğruya ulaşmaya çalışıyor. Sermaye kontrolünde kamusal alan böyle birşey. 

YSK’nın açıkladığı verilere göre 4 milyon 904 bin 672 ilk kez 14 Mayıs’ta oy kullanacak. Öte yandan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması halinde 47 bin 523 seçmen daha ilk kez oy kullanacak. Cambridge Analytica afrikada ilk kez oy kullanacak seçmenleri hedeflemişti ve sandığa gitmemeleri üzerine bir propoganda yapmıştı. Türkiye için de şartlar çok uygun görünüyor. Böylesi bir seçmen manipülasyonu yapılacaksa ilk hedeflenecek kesim bu ilk kez sandığa gidecek olan seçmenler olacaktır. 

Seçmen gördüğü içeriğin bir manipülasyon olup olmadığını anlayabilirse iradesinde bir değişim elbette olmayacaktır. Ancak manipülasyon bireyin bilincini hedef alır. Birey gördüğü içeriğin gerçekle olan ilişkisini ayırt edemez hale geldiğinde yöntem başarılı oluyor zaten. 

Artık çok daha sofistike yöntemler var. Yapay zeka ve deepfake gibi teknolojiler ile bir sabah uyandığınızda cumhurbaşkanlığı adaylarından birinin kendisinden hiç beklemeyecek tarzda bir açıklama yaptığı videosunu görebilirsiniz. Bu yöntemler ve teknolojiler yıkıcıdır. Bireyin bilincini ve karar mekanizmalarını hedefler. Doğruluk kontrolü gibi uygulamalar ile bir süre sonra gerçek ortaya çıksa da ilk başta hızla yayılır ve etkili olur. Dolayısıyla seçmenin özgür irade zannettiği şey bir takım güç odaklarınca ince ince işlenmiş manipülatif, sahte bir gerçeklikten ibaret olabilir. Yani seçmen kendi rızasıyla iradesinin tecelli ettiğini düşünür.  

'KARAR ALMA MEKANİZMALARINA ETKİ EDER'

Siyasal İletişim Uzmanı Bekir Ali Yüksel, kişisel verilerin kullanıcıların karar alma mekanizmalarına etki edebileceğini söyledi. Yüksel, “Bir kullanıcı, ürün veya hizmet hakkında daha fazla kişisel veriye sahip olduğunda, bu verilerin analizi sonucunda daha bilinçli bir karar verebilir. Ancak, kişisel veriler aynı zamanda kullanıcıların karar verme süreçlerinde yanıltıcı olabilir. Ayrıca, kişisel veriler kullanıcıların karar verme süreçlerinde ön yargıları artırabilir. Kişisel veriler, kullanıcıların karar verme süreçlerinde hem faydalı hem de zararlı olabilir” dedi.

Kişisel verilerin uzun zamandır seçimlerde kullanıldığını ifade eden Yüksel şöyle devam etti:

Kişisel veriler sadece seçim sathında değil, siyasiler tarafından seçmene ulaşmak için seçim dönemleri dışında da kullanılıyor. Bu kullanım oldukça sınırlı kişisel verilerden oluşuyor. Hiç tanımadığımız bir siyasetçiden Cuma mesajı alabiliyoruz örneğin.

Bu tür sorunların önüne geçebilmek maksadıyla ve ihtiyaç hasıl olduğundan da 7 Nisan 2016’da Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girdi.

Geleneksel seçim çalışmalarında kişisel veriler kullanılarak seçim çalışması yapılmıyordu. Dijitalleşmeyle birlikte artık seçim çalışmalarında da kişisel veriler kullanılıyor. Kullanılan bu veriler ise kişilerin sosyal medya platformları aracılığıyla beğenileri, tercihleri ve zevkleri üzerinden toplanıp (Big Data) segmente edilerek kullanılmaya başladı.

Sosyal medya platformları, uygulamalar ve arama motorlarından temin edilen bu kişisel veriler Deep Web’de yüksek paralar karşılığında coin transferiyle satılıyor.

Kişisel verilerin kullanılması öncelikle e-ticaret yapan büyük firmalar aracılığıyla oldu. Bu firmalar kişilerin zevk ve tercihlerini önceleyerek sanal mecrada reklam vermeye başladılar. Verdikleri reklamın verimli olabilmesi de topladıkları datanın ve kişisel verilerin segmente edilmesine bağlıydı.

E-ticaret firmalarının başarılı olduğunu gören politikacılar ve hükümetler de bunları seçim sathında kullanmaya başladılar. 

Türkiye’de de seçmen manipülasyonu gözlemliyoruz. Öncelikle bunları önümüze çıkan reklamlardan görebiliyoruz. Seçmenlerin zevk ve tercihlerine göre kendisine sosyal medya aracılığıyla gösterilen reklamlar bu manipülasyonun bir örneği.

Savunma sanayi şirketlerinin sosyal medya hesaplarını takip eden birisinin önüne savunma sanayisinde yapılan yenilikleri çıkarmak bu manipülasyonun en bariz örneği. Ayrıca seçilebilmek için farklı yollara tevessül eden, toplumu kutuplaştırıp kendi seçmenini konsolide etmeye çalışan bir iktidarın seçmenleri maniple etmediğini düşünmek saflık olur. 

Araştırmalara göre depremin en çok takip edildiği mecra televizyonlar değil, Instagram oldu. 

Bu kadar çok kişisel verinin üstelik kişinin kendi rızasıyla paylaşıldığı mecralardan kişisel verilerin de sızmaması mümkün değil. 

Sosyal medya platformları da çok büyük mecralar olmasına rağmen kişilerin önüne düşen haberler ise genellikle takip ettiği sayfaların veya ona yakın sayfaların takip ettiği içerikler oluyor, yani aslında beğenileri kişinin gördüğü içerikleri de belirliyor.

Kişinin önüne sıklıkla çıkarılan içerikler ise zevk ve tercihlerini değiştiriyor. Maniple edilmiş içeriklerin kişilerin önüne düşürülmesi seçim sonuçlarını etkileyebilecek düzeydedir.

BUNLARA DİKKAT!

Uzmanlar, manipülasyondan korunmak için neler yapılması gerektiğini anlattı: 

  • Bilgiyi asıl kaynağından öğrenmek için araştırın.
  • Bilimsel ve güvenilir içerik sunan hesaplar takip edilmeli.
  • Kişisel verileri sosyal ağlarda paylaşırken temkinli davranılmalı.
  • Doğruluğundan emin olunmayan içerikler dolaşıma sokulmamalı.
  • Sahte hesaplara, bot ya da trol hesaplara karşı dikkatli olunmalı. Mavi tik olan her hesap güvenilir olarak kabul edilmemeli.
  • Medya okuryazarlığı konusunda bilgi sahibi olunmalı.

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler