Benim Cumhuriyet'im
"Cumhuriyet, bizden sonraki nesiller için de bir okul olacaktır. Bunu sürdürürken de yaşamı, doğayı ve insanı savunacaktır. Nerede bir yanlış ve o yanlışın arkasında rant varsa Cumhuriyet her zaman karşısında duracaktır. Çok yaşa Cumhuriyet!"
Uğur Mumcu’nun izinde 100. yıla tanık olmak
CUMHURİYET gazetesinin kapısından ilk girdiğimde üniversite 2. sınıf öğrencisi bir stajyerdim. Gazeteciliğe ilişkin ilk bilgilerimi, deneyimlerimi iki yıla yakın süredir bulunduğum Cumhuriyet gazetesinde edindim. Uğur Mumcu’nun gazetesi olarak bildiğimiz Cumhuriyet’in genç yaşta bir parçası olmak, mesleğe dair ilk adımı burada atmak her zaman mutluluk duyduğum bir şey oldu. Okul sıralarında ödev için “Uğur Mumcu ve Hayatı”nı anlatırken şimdi burada onunla aynı gazetede, aynı değerler için yazıyorum, yazıyoruz.
Genç gazeteciler olarak bizlere bir gazetecilik okulu olan Cumhuriyet, 100 yıldır yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Tüm çabamız, Mumcu’nun katledilmeden önce sarf ettiği “Öyleyse vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler” beni aşacaklar doğacaktır” sözündeki “gibi” olabilmek... Cumhuriyet iyi ki var. Uğur Mumcu’nun Cumhuriyet’i iyi ki var.
Şevval Aydoğan, Haber Merkezi, Muhabir
***
Başka türlü bir şey...
BAZI kavramlar vardır bir ülkenin kaderi haline gelmiştir. Cumhuriyet de hem Türkiye için hem de Türk insanı için böyle bir kavram. İktidarın gökyüzünden yeryüzüne indirilmesiyle birlikte kulluktan yurttaşlığa geçiş... Bir cümlenin sınırlarının çok ötesinde... Hele ki sarıklıların cüppelilerin gökyüzünü karartmaya yemin ettiği bir zamanda bunun anlamı çok daha başka.
Hegel, “Modern zamanlarda basın, dinin yerini almıştır; artık insanlar gazetelere ibadet ediyorlar, gazeteleri kutsal metinler gibi okuyorlar ve gazetecilere din adamları gibi itaat ediyorlar” der... Tabii Türkiye’den bihaberdi bunu söylerken... Hele ki yazarları dinciliğin karanlığına karşı mücadeleyi kutup yıldızı edinmiş olan Cumhuriyet gazetesinden “haberi” olsaydı eminim bir kere daha düşünürdü...
Evet Cumhuriyet böyle bir gazete... Hegel de olsa Cumhuriyet’i okumadan bir şey yazıyorsa eksik kalır. Böyle bir gazetenin çatısı altında çalışıyor olmak, her gün bu duyguyla gazeteye gidiyor olmanın kelimelerle ifadesi bu kısıtlı alanın sınırlarının çok ötesinde.
Spinoza, sevinçleri çoğaltan karşılaşmalardan bahseder... Cumhuriyet’in benim için en güzel ifadesi sanırım budur. Sevinci çoğaltmanın yolu olan bir gazete... Kapitalist sistem “çalışmak zorunda” olan bireylere ihtiyaç duyarken böyle bir sitemde sevinci çoğaltan, başımızı yastığa koyduğumuzda vicdanımızı rahatlatan bir gazetede çalışıyor olmanın anlamı çok başka... Hele ki haber heyecanıyla yerinde duramayan insanların olduğu bir “Haber Merkezi”ni yönetiyor olmak, her gün o insanlarla aynı havayı teneffüs ediyor olmak hem büyük bir gurur hem de zevk... Cumhuriyet mesleki tadın yanında ayakları bu topraklara basan yurtseverlik bilincinin de kalesi aynı zamanda... Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolun eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesiyle taçlandırma hikâyesinin en güzel duraklarından Cumhuriyet...
Hani Can Yücel diyor ya “Başka türlü bir şey benim istediğim, ne ağaca benzer, ne de buluta”... İşte benim Cumhuriyet’im de böyle bir şey... Nice 100’lere Cumhuriyet..
Can Uğur, Haber Müdürü
***
Haberciliğin öğrenildiği okul: Cumhuriyet
CUMHURİYET gazetesi, kurulduğu tarihten bu yana yurttaşların sorunlarından hak ihlallerine kadar birçok konuyu gündemine taşımıştır. Herkes için Cumhuriyet’in anlamı farklıdır. Kimi için modernliğin, laikliğin simgesi kimi için ise yurttaşın sesidir. Ancak benim için anlamı daha farklı bu noktada. İki yıl önce katıldığım Cumhuriyet gazetesi bende bu anlamların yanında farklı anlamlar da taşıyor. Cumhuriyet benim için haberciliğin öğrenildiği bir okul gibi. Cumhuriyet gazetesinde haberin nasıl ele alınmasından, haber dilinin nasıl olması gerektiğine kadar birçok konuyu öğrendim. Burada haberlerimizi dayanışma ve yardımlaşmaya yaparken, Cumhuriyet hepimize yeni bilgiler kattı. O yüzden Cumhuriyet doğru haberciliği öğrendiğimiz bir nokta. Bizden önce var olan ve bizden sonra da var olmaya devam edecek Cumhuriyet’in 100’üncü yaşı kutlu olsun
Rengin Temoçin, Haber Merkezi, Muhabir
***
Cumhuriyet el uzatmaktır...
CUMHURİYETİ savunmak, bilimi, laikliği, emeği, insan haklarını, yaşamı ve daha pek çok değeri savunmaktır. Gazetemiz bunu 100 yıldır yapıyor. Pazar kahvaltılarında, otobüste, parkta, fabrikada, okulda, sıcak bir yaz akşamı ya da çetin bir kış günü nerede, ne zaman olursa olsun bu gazeteyi eline alan, memleket için kaygı duyan herkes de bir şekilde bunu yapıyor. Üstelik bu 36 bin günü aşkın bir süredir yapılıyor. 100 yıldır bu Aydınlanma meşalesi yanıyor. Nesilden nesile aktarılan bir gazetecilik anlayışıyla iyinin ve hakikatin kavgasını hep beraber veriyor, iyi bir memleket düşüne her gün bir tuğla daha koyuyoruz.
Hakikati söylemenin elbet bir bedeli vardır. Gazetemiz de “Cumhuriyet gazeteciliği” de bunun bedelini birçok kez acı şekilde ödemiştir. Ancak Cumhuriyet’i ayıran bir özellik vardır ki o da Cumhuriyet’in okuyucusu olmanın da bir bedeli vardır. Birçok kez işittim, yaşımın yetmediği o eylemlerde parkasının cebinde Cumhuriyet taşıyan ağabeyleri ablaları... Buna benzer bir örneğin bizzat tanığıyla da birkaç yıl önce tanıştım. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü için bir haber yapacaktım. O yıllarda cezaevinde olan devrimci mücadelenin önde gelen isimlerinden bir büyüğümüz “Biz cezaevindeyken Cumhuriyet okumak için açlık grevi yaptık” demişti. O zaman fark etmiştim Cumhuriyet’in bir bedeli muhakkak vardır... Henüz lise yıllarımda “Gazeteci olacağım” dediğimde düşünü kurduğum gazetecilik tam olarak da böyle bir yerde yapılıyordu. Aynı memleket düşüyle yatan, aynı sancıyla uyanan insanların olduğu kalabalık bir aileydi aslında düşünü kurduğum yer. Gazetemize, Cumhuriyet gazetesine adımımı attığım o gün tam da böyle bir yerde bulunduğumu düşünmüştüm. Hayal meyal anımsadığım, düşünü kurduğum o insana büyümüş olmaktan kıvanç duyduğumu anımsıyorum. Gazetemizin genç muhabirleri olarak bazen hata yaptık, ayağımız takıldı. Bir kez düştüysem bin el uzandı... Cumhuriyet tam da böyle bir şeydir. Cumhuriyet el uzatmaktır...
Cengiz Karagöz, Haber Merkezi, Muhabir
***
Benim Cumhuriyet’im yaşamı savunuyor
İSMİNİ ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet, genci ve yaşlısıyla birlikte işleyen büyük bir çark. Yunus Nadi’nin attığı adımlarla bu çatı, içerisinde yer alan duayen gazetecilerle beraber 100 yaşına geldi. Demokratik değerlerin savunulmasında önemli bir konuma sahip olan Cumhuriyet, Türkiye’deki basın özgürlüğünün batmayan güneşi oldu. Ülkemizin referans gazetesi Cumhuriyet’te, gazetemizin temsil ettiği değerleri yaşatmak ve yurttaşların hakkını savunmak için çalışıyoruz. Bizler Cumhuriyet’in sayfalarında daha adil, daha özgür ve daha bilinçli bir toplumun oluşmasına katkı bulunmak için yazıyoruz. Usta isimlerin oturduğu koltuklarda, yazdığı satırlarda yer almak bizim için her zaman gurur kaynağı.
Çocukken gazeteciliğe meraklıydım. O dönemlerde de okuduğum bu gazetede üniversiteden mezun olduktan sonra çalışmaya başladım. Yolun başındayken ve birçok şeyi bilmiyorken Cumhuriyet bana kucak açtı. Muhabir, yazıişleri ve idari kadrosuyla birlikte büyük bir aile olduk. Bulunduğum her ortamda bu ailenin parçası olduğumu göğüsümü gere gere anlatmaya başladım. Sorduğum sorular sabırla cevaplanırken ben de burada yetiştim. Onların da bana duyduğu güvenle birlikte bu çatı altında çevre ve kent muhabiri oldum. Şunu biliyorum ki nesiller gelip geçse bile burası her zaman var olmaya devam edecektir. Cumhuriyet, bizden sonraki nesiller için de bir okul olacaktır. Bunu sürdürürken de yaşamı, doğayı ve insanı savunacaktır. Nerede bir yanlış ve o yanlışın arkasında rant varsa Cumhuriyet her zaman karşısında duracaktır. Çok yaşa Cumhuriyet!
Şeyda Öztürk, Haber Merkezi, Muhabir
***
Tarihe tarihin içinden tanıklık
“CUMHURİYET gazetesinin tarihçesinde Ulusal Kurtuluş Savaşı direnişiyle Kemalist Devrimin harcı karılmıştır” der İlhan Selçuk… Ve ekler Uğur Mumcu: “Cumhuriyet gazetesi Kurtuluş Savaşı’nda kalpaklı Kuvayı Milliyecilerce Ankara’ya taşınan “Yeni Gün Matbaası” ile kuruldu…”
Bu bilinci çok küçük yaşlarda özümseyen, bir gün Cumhuriyet’te çalışabilmek için gazeteci olan birisi olarak hayalimin ortasından yazıyorum, hayalimin tam ortasında çalışıyorum. Tarihe tarihten tanıklık etme hissiyle, Kemalist Devrimin gazetesinde üretmek, kamu yararından yana olmak paha biçilemez. 30’lu yaşlarda olmak gelenekle gelecek arasında köprü kurmayı beraberinde getiriyor. Bunu Cumhuriyet gazetesinde yapmak ise bambaşka bir sorumluluk, aynı zamanda ise kaderin bir lütfu… Ve bu hissiyatla yoğun tempoda çalışırken “Fazla gelmesin” sorusuna aynı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk gibi “Az bile gelir” diyorum. Cumhuriyet gazetesi de tıpkı Türkiye Cumhuriyeti gibi ilelebet payidar kalacaktır…
Çağdaş Bayraktar, Haber merkezi, muhabir
***
Cumhuriyet Gazetesi, ilkler ve dijitalleşme…
TÜRKİYE’NİN en köklü gazetesi Cumhuriyet, 7 Mayıs 1924 tarihinde kurulduğundan bu yana pek çok zorlukla karşılaşmasına rağmen ilkeli ve yenilikçi yapısını korumuştur.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adını verdiği gazetemiz, kuruluşundan kısa bir süre sonra, Türkiye’yi ve Türkiye’nin haklarını Avrupa kamuoyuna tanıtmak amacıyla Fransızca olarak La Republique adı altında yayımlanmaya başladı.
Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi, Cumhuriyet’in ilk sayısında belirttiği yenilikçi yayın politikasını zaman içinde daha da geliştirmiştir. Türk basınında baskı teknikleri konusunda öncü rol oynayan gazetemiz, 1930 yılında linetop makinesini ilk kullanan Türk basın kuruluşu olmuştur. Ayrıca, İstanbul dışına Ankara’da bir büro açarak ve yayınlarını taşraya göndermek üzere bir dağıtım ağı kurarak büyük yeniliklere imza atmıştır.
İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte gazetecilik ekosistemi de değişime uğradı. Cumhuriyet, 7 Mayıs 1998’de cumhuriyet.com.tr alan adıyla dijital yayın hayatına adım attı. İnternet sitemiz, birçok erişim engeli ve saldırıya maruz kalmış olmasına rağmen basılı gazetenin yanı sıra dijital platformda da yayın hayatını sürdürmektedir. Sosyal medya gücümüz ve yeni nesil gazetecilik adımlarımızla dijital dünyada önemli bir yere sahibiz. Stüdyomuzda gerçek
Ercan Erdal, Portal, Yayın Koordinatörü
***
Büyük Okul Cumhuriyet 100 yaşında
Gazeteciliğe, medyaya tutkuyla bağlı, bu mesleğe aşık, bu yola çıkmak isteyen her gencin hayalidir Cumhuriyet. Benim Cumhuriyet maceram da üniversitedeyken başladı. Bizler için Cumhuriyet’te olmak demek, çıtanın tepesinde olmak demekti. Arkadaşlarımla konuşurken bile “Düşünsene Cumhuriyet’te staj yapıyorsun!”, “Düşünsene Cumhuriyet’te çalışıyorsun!” diye hayaller kurduğumuzu hatırlarım hep. Ve bugün 100 yaşına basan bu büyük çınarda yaklaşık 3 yıldır çalışmaktan onur duyuyorum.
Evet, başlıkta da okuduğunuz gibi büyük bir okuldur Cumhuriyet. Çok fazla da mezun vermiştir aslında… Kapısından girişi ayrı zordur, çıkışı ise ayrı zor… Her şeyden önce; her koşulda gazetecilik yapmaktır Cumhuriyet. Tüm zorluklara ve dikenli yollara rağmen olanı biteni en hızlı, en doğru ve en dürüst şekilde vermeye çalışmaktır. Çünkü bir sorumluluktur Cumhuriyet. Okurlara, yurttaşlara, Türkiye’ye karşı bir sorumluluktur… Bu yüzden Cumhuriyet’in her emekçisi bu bilinçle hareket eder söz konusu zorlu yolda.
Belki de en önemlilerinden biri; bir ‘taşıyıcıdır’ Cumhuriyet. Yaşanmışlıkları, toplumsal hafızayı, tarihi, değerleri bugüne taşıyan ve taşıyacak olandır. Bugün 100 yaşında olan bu çınar, bu ülkede unutturulmak istenenleri hatırlatmaya, hatırlanması gerekenleri de görünür kılmaya devam edecek.
Yalnız olmamaktır Cumhuriyet. Belki ilk anda gerçeği savunurken tek kişi kalsa da, aslında arkasında bir ordu olduğunu bilmektir. Beraberliktir, örgütlü bir güçtür, gücüyle ‘korkutan’dır.
'Bulutlardan izlediğini biliyorum...'
Herkesin bu kapıdan girmesinin bir hikayesi vardır. Benim hikayemin aracısının ise şu an bulutlardan beni izlediğini biliyorum. Değerli hocam, gazeteci Sinan Sayrugaç… Cumhuriyet’i ne kadar istediğimin en büyük tanığıydı üniversitedeyken. “Hocam, Cumhuriyet’te staj yapmayı çok istiyorum” şeklindeki sayıklamalarımın en yakın şahidiydi. Onun bu kapıya giden yolu açmasıyla benim hikayem de başlamış oldu.
Son konuşmamızı hatırlıyorum. Cumhuriyet TV’de stajyer olarak Edirne-Yunanistan sınırına gittikten 1 veya 2 ay sonra, telefonum çalmıştı. “Miray fotoğrafları gördüm, tebrik ediyorum. Mutlaka konuşalım bunun üzerine, bir araya gelelim” demişti. Ama gelemedik. Onu en sevdiği semtte, Beyoğlu’nda bir gün sabaha karşı sonsuzluğa uğurladık. Ben bugün, bana kapısını işaret ettiği bu gazetenin 3 yıllık emekçisiyim. 200. yılı bizler göremeyeceğiz ama; yetişmekten onur duyduğum 100. yılda, hikayemin başlamasına aracı olan bu ismi bu sayfalarda yaşatmak istedim. Beni izlemeye devam et Sinan Hocam
Her şeye rağmen...
Cumhuriyet; doğrunun ve ‘rahatsız edici’ gerçeklerin demir parmaklıklar ardına hapsedildiği bir ülkede gazetecilik yapmanın ne demek olduğunu en iyi bilendir. Zaten tam da bu yüzden bugün elinize aldığınız bu sayfalar 100 yaşında.
Bizler, yani okuduğunuz sayfaların ardındaki görünmez emekçiler; ne pahasına olursa olsun gerçeği, demokrasiyi, insan haklarını, özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Sırtımızdaki yükün farkında olduğumuz kadar, arkamızdaki ordunun da farkındayız.
Emekçisiyle, okuyucusuyla Cumhuriyet’i beraber büyütmeye devam edeceğiz.
İyi ki varsın Cumhuriyet!
Miray Özbilek, Portal, Editör
***
Kelimeleri özgür bırakmayı öğrendim...
BENİM Cumhuriyet’im dürüst, ilkeli, güvenilir ve sesini duyurmak isteyenlerin yanında. Meslek hayatımın ilk deneyimini tattığım Cumhuriyet Gazetesi, tarafsızlığı, yurttaşın yanında olmayı ve doğruları söylemenin zor olduğu bir ülkede kelimeleri özgür bırakmayı öğretti bana. Gözlerini ve kulaklarını sonuna kadar açıp gerçek haberin peşinde koşan tüm emekçileriyle birlikte Cumhuriyet Gazetesi 100 yaşında. Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmaktan ve yüzüncü yılında bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
7 MAYIS 2024’te Cumhuriyet gazetesi 100. yılını kutlayacak, ben ise Cumhuriyet ailesine dahil olmamın 2. yılını kutlayacağım. Kimi zaman öğrenci kimi zaman öğretmen olduğum bu yüzyıllık okulda sadece mesleki değil kişisel deneyimler de kazandım. Atatürk’ün Yunus Nadi’ye, “Bak çocuk, İstanbul’da bütün bu Cumhuriyet düşmanı ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım” sözleri ile Babıâli’de kurulan Cumhuriyet, sadece kendi çalışanları için değil tüm basın ekmekçileri için büyük bir değer. Cumhuriyet, mesleğe yeni başlayan genç gazetecilere de ömrünü gazeteciliğe adamış ustalara da ev sahipliği yapan büyük bir çınar. 100 yaşında bu çınarın altında olmak bana mutluluk ve gurur veriyor. Bahçesine bomba atılan, yazarları suikasta uğrayan ancak 100 yıldır hiç susturulamayan, gazetecilikten ödün vermeyen “Cumhuriyet” iyi ki doğdun!
Nilay Küçük, Portal, Editör
***
Cumhuriyet al oğlum...
DOĞMA, büyüme Şişliliyim… Bazen kendimi bir labirent faresi gibi hissetmeme neden olan alışkanlıklarım var benim. Canım sıkılınca Şişli’den Taksim’e yürürüm. Ara pasajlara girip esnafla çay içerim, ortaokul zamanlarımda tutkunu olduğum Kent Sineması’na giderdim, şimdi adı değişti ama olsun benim için hâlâ Kent Sineması… Otobüs durakları vardı Cevahir Alışveriş Merkezi’nin yerinde, annemin yanına sığınıp, kış soğuğunda sigara izmaritleri dolu otobüs koltuklarından dışarıyı seyrederdim. Gazete o zaman da aynı yerindeydi. Bilmezdim o zamanlar bu kadar değişeceğini her şeyin. Tek derdim biraz daha büyümekti.
Televizyonlarda akşam haberleri öncesi günlük siyasi göndermeler içeren çizgi dizilere bayılırdım, hiç anlamasam dahi espriyi, her akşam o pasajı beklerdim. Demirel’in ayrık dişleri, Ecevit’in koca ayakkabıları, Necmettin Erbakan’ın patatese benzeyen takım elbiseli vücuduna çok gülerdim. Soba yanardı, ısınırdım, doğum günlerini, 23 Nisan’ı beklerdim, o zamanlarki tüm çocuklar gibi kutlamak için beklerdim…
Hafta sonları annem patlıcan közlerdi, evi sarardı kokusu, bazen yanına pişi kızartır bazen börek açardı. Hafta sonu kahvaltısı bizim aile için uzun saatler kalkmayan sofra demekti. Ve Cumhuriyet okuma zamanı… Babam gazeteden her hafta sonu iki adet almayı alışkanlık edinmişti, annemi gazete okuma sırasında bekletmemek için.
Annem kristal çay bardakta servis ettiği babamın çayını tazeliyor, her çay arasında en çok beş dakika var… Gazete hışırtısı, sıcak soba çıtırtısı, çay hüpletmeleri, sayfa çevirmeleri arada ikisinin de dudak arasından yükselen çıt çıt çıt sesleri… Kınıyorlardı birilerini, kızıyorlardı birilerine belli.
Abim, Bilim Teknik Eki’nden öğrendiklerini tartışırdı bizimkilerle, o esnada bende hızlı hızlı okurdum gazetenin ekini, abimle yarışmak isterdim bilgide. Geri kalmayayım diye kızarır yanaklarım, sobanın ateşinden hafif ateş basardı. Öğlene doğru beni kucağına oturtur anlatırdı tane tane gazeteden öğrendiklerini. Hiç unutmuyorum, erkek kardeşimin doğduğu yıl 1994 yılı, “2005 yılında bilgisayarlar nasıl olacak?” diye bir yazı dizisi vardı Bilim Teknik Eki’nde. Geçen gazete arşivini kurcalarken buldum eki, inanılmaz bir öngörü ile yazılmış, zamanın ötesinde bir gazetecilik örneği. Diyor ki, “2005 yılında ‘Bileğinizdeki kişisel iletişimci’, ‘Görüntülü Cep Telefonu -’ Fraktal sıkıştırmanın yeni algoritması sayesinde…” O yıllar için mucizevi, fantastik bilgiler bunlar. İnanılması güç gelen her şeyin mantıksal çerçevede anlatıldığı, genç zihinlerin bilim ile beslendiği zamanlardı. Her hafta sonu o saatleri, o anları bilmeden beklerdim. Babam, abimi bakkala gönderir bir paket 2000, bir paket Maltepe sigarası, 10 yumurta, ekmek ve cümle sonunda yıllardır değişmeyen ve baki kalacak olan gazetemizin adını söylerdi.
-Cumhuriyet al oğlum.
-Baba, bulamazsam?
-Bulursun oğlum, bulmazsan bulana kadar ara.
Abim, her hafta sonu, ta ki biz evden ayrılana kadar Cumhuriyet gazetesini aldı. Biz büyüyene kadar her hafta sonu o kahvaltıları ettik. Semtimin, ailemin, çocukluğumun, gençliğimin bir parçası Cumhuriyet gazetesi hem anılarımın en canlı yerinde, hem de güncemde. Benim gibi çocukluğu Cumhuriyet gazetesi ile dolu geçen tüm akranlarıma selam olsun. Bu benim Cumhuriyet’im. 100. yaşı sonsuz olsun, önü kendi gibi aydınlık olsun.
*Bu satırları 1 Mayıs 2024 günü gazeteden yazıyorum. İstanbul’da 42 bin polis görevde bugün... Cumhuriyet gazetesi toplumsal bilincin arşivdir. Bu not ise tarihedir.
Pınar Aksu, Marka ve Projeler Direktörü
***
Büyük bir şereftir...
GAZİ Mustafa Kemal Atatürk’ün adını verdiği Cumhuriyet gazetesinde hangi unvanla olursa olsun çalışmak her bir Türk için şereftir; her bir gazeteci için duyumsayacağı en büyük kıvançtır.
Cumhuriyet gazetesi Türkiye Cumhuriyeti’ni aydınlığa kavuşturmak, doğruyu en somut haliyle göstermek için kurulduğu tarihten bu yana verdiği mücadelede; mürtecilik, faşizm ve vahşi kapitalizm savunucularının hedefi olmuş ancak hiçbir zaman bir adım geri atmamıştır.
Bu uğurda nice saldırılara uğrayan gazetemiz Cumhuriyet, vakur duruş sergilemiş; yazarları Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı hain saldırılarla hayattan koparılmış, Server Tanilli ise bu saldırılarda felç kalmış fakat cesareti hiçbir zaman kırılamamış, susturulamamış ve baskılara boyun eğmemiştir.
Basın tarihinde aldığı yer itibarıyla 100 yıllık “çınar” Cumhuriyet’te çalışma şerefine nail olduğum ilk günü unutamam. Öyle ki sabah saatlerinde kapısından girdiğim Cumhuriyet hem bizlerden önceki değerli gazetecilerin başarıları ile üzerimde büyük baskı oluşturuyor, onların yüzünü kara çıkartmaktan, böyle bir yerde elimden geleni yapamamaktan, benden daha iyi çalışabilecek birinin “değerli” alanını işgal etmekten korkuyordum, hem de artık bu kurumun bir parçası olduğumu ve en ufak da olsa bir katkı sağlayabileceğim düşüncesi ile büyük bir heyecan duyuyordum. O gün bana verilen görevleri yapmama rağmen takatim tükeninceye kadar gazeteden ayrılamadım.
Ayrılamadım çünkü doğup büyüdüğüm memleketimde her geçen gün daha da zorlaşan yaşam şartları ve günümüz Türkiyesi’nde dezenformasyon yaratanların yanlışlarını doğru olarak kabul edip gerçek doğru karşısında cihat nidaları ile durmaları kabul ettirilmiş, içinde bulunduğu sefaleti onurlu bir yaşam olarak gören, hamasetle siyasi takiye yapanların dimağlarında ilahlaştırıldığı halkımızı aydınlatma arzusu beni alıkoydu. İlk günkü heyecanımı bir an olsun yitirmediğim Cumhuriyet’te benimle aynı duyguları yaşayan tüm çalışma arkadaşlarımızla gazetemizin 100. yılı kutlu olsun...
Savaşkan İskefli, Portal, Editör
***
Cumhuriyet gazetesinde çalışmak...
CUMHURİYET Gazetesi geçmişiyle Türkiye’nin en köklü gazetelerinden biridir. Burada çalışmak benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku ve idealdir. Gazetemiz kuruluşundan bu yana laik, demokratik ve cumhuriyetçi bir duruş sergilemiştir. Bu değerlere inanan biri olarak, Cumhuriyet gazetesinde yer almak ve sesimi duyurmak benim için büyük bir gurur kaynağıdır.
Emekçi gazetecilerine, bağımsız ve özgür bir çalışma ortamı sunan Cumhuriyet gazetesi, hiçbir siyasi partiye veya ideolojiye bağlı hareket etmez ve bu sayede bizlere, tarafsız ve özgürce haber yapma imkanı sunuyor. Gazetemizin uzun ve köklü geçmişi, çalışan basın emekçileri arasında da güçlü bir mesleki dayanışma ortamı yaratıyor.
Farklı fikir ve görüşlere her zaman saygılı olan Cumhuriyet gazetesi, eşitlik, adalet ve dayanışma gibi değerleri ön planda tutuyor. Sosyal adaletin her zaman savunucusu olan Cumhuriyet gazetesinde çalışmak, aynı zamanda toplumsal değişime de katkıda bulunma imkânı yaratıyor. Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesine katkı sağlayan Cumhuriyet gazetesi, biz gazetecilere de habercilik mesleğinin gücüyle daha adil ve özgür bir toplum için mücadele etme şansı veriyor.
Gazetemiz, geçmişte siyasi baskılara maruz kalsa da boyun eğmedi ve her zaman ilkelerinden taviz vermeden yayıncılık yapmaya devam etti. Bu ilkeli duruş, bizim için her zaman ilham kaynağı oldu ve zorluklara karşı daha dirençli hale getirdi. Cumhuriyet gazetesinde çalışmak benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi oldu. Bu gazetenin bir parçası olmaktan ve değerlerine katkıda bulunmaktan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. İnanıyorum ki Cumhuriyet’in sesi sonsuza kadar susmayacak ve Türkiye’de demokrasi ile özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunmaya devam edecek.
Remzi Akkök, Portal, Editör
***
Geleceğe umut dolu bir adım
100. yılı, Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük mücadelesindeki önemli bir kilometre taşıdır. Bu gazete, kuruluşundan itibaren cesur ve özgür düşünceyi savunarak halkın sesi olmuş ve demokratik değerleri korumak için mücadele etmiştir.
Cumhuriyet, Türkiye’nin modernleşme sürecinde, Aydınlanma ve ilerleme yolunda önemli bir rehber olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve ideallerine bağlı kalarak her bir sayfasında toplumsal adaleti ve eşitliği savunmuş, düşünce özgürlüğünün kutsal bir değer olduğunu vurgulamıştır. Ben, bu büyük gazetenin tarihindeki önemli bir dönüm noktasında yer alıyorum. Sadece birkaç yıldır bu ailenin bir parçası olmama rağmen Cumhuriyet’in mirası ve değerleriyle yoğrulmuş bir atmosferde çalışmak büyük bir onur. Bu 100 yıllık okulda, hem çalışmak hem de öğrenmek benim için ayrıcalıklı bir deneyim.
Cumhuriyet, sadece bir gazete değil, aynı zamanda bir idealdir. Halkın gerçeklerle buluştuğu, düşüncelerin özgürce ifade edildiği bir gazetedir. Bu nedenle, Cumhuriyet’in 100. yılı sadece bir kutlama değil, aynı zamanda geleceğe dair umut dolu bir adımdır. Gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olarak, Cumhuriyet gazetesinin özgür ve adil bir Türkiye için mücadelesine devam edeceğine olan inancımız tamdır.
“Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu ila ve idame edecek sizsiniz.”
Mustafa Kemal Atatürk
Elif Kökçe, Portal, Editör
***
Sadece iş değil büyük bir onur
CUMHURİYET gazetesi, Türkiye’nin demokrasi ve laiklik mücadelesinin sembolüdür. Atatürk’ün izinden gidenler için ise adeta bir kılavuzdur. Bu değerleri benimsemiş bir aileden gelen birey olarak, birkaç yıldır Cumhuriyet gazetesinin sosyal medya hesaplarında içerik editörü olarak çalışmak, kıymetli okurlarımıza hizmet etmek, benim için büyük bir gurur kaynağı olup bu kıymetli gazetede görev almak, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir onurdur.
Atatürk’ün izinden giden biri olarak, Cumhuriyet gazetesinin savunduğu ilkelerin ve değerlerin bir parçası olmak, benim için büyük bir gurur kaynağıdır. Sosyal medya hesaplarımızdan paylaştığımız içeriklerle, Atatürk’ün mirasını yaşatmaya ve genç nesillere aktarmaya çalışıyoruz.
Atatürk’ün bir sözü benim için her zaman ilham kaynağı olmuştur: “Hiçbir şey insan gücünden üstün değildir.” Bu söz, Cumhuriyet gazetesinin de temel felsefesini yansıtır. İnsanın özgür iradesi ve bilgeliği, her türlü zorluğun üstesinden gelebilir ve aydınlık gelecekler inşa edebilir.
Bugün, Cumhuriyet gazetesinin 100. yılını kutlamak, hem geçmişe saygı duruşu hem de geleceğe parlak bir umut mesajıdır. Bu kıymetli gazetenin bir parçası olarak, Cumhuriyet’in değerlerini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmaya devam edeceğim.
Başak Birol, Portal, Kurgu-Montaj
***
Cumhuriyet 100 yaşında!
Aşkla başladığım bir bölümü mesleğe dönüştürdüğüm kurumdur Cumhuriyet…
Ailedir, yuvadır, insana mesleği sevdiren ve etiğin ne demek olduğunu öğreten kurumdan öte bir yerdir Cumhuriyet…
Bugün 100. yaşını alan bu yuvada bulunmak; odalarında gezerken o büyük üstadların güçlü kalemleriyle güçlü sözler vurguladıkları yerde olduğumu bilmek tüylerimi hala diken diken ediyor.
İlk geldiğim günü hatırlıyorum… Henüz okulumdan mezun olmadan önce olmak istediğim yerdi. Burada olduğum, serpildiğim ve mesleğe dair öğrenmenin asla bitmediğini anlamak beni her zaman mutlu etti ve bu azim içimde hep devam etti.
Gururdur Cumhuriyet, tarihtir, bir zaman çizelgesidir… Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcından bugünlere geldiği dönemleri bir zaman akışı şeklinde görebilirsiniz gazete kağıtlarında…
Bir savaş alanıdır, arenadır da aslında. Siz kaleminizle savaş alanındasınız, yıldırmak isteyenlere rağmen arkanızda kapı gibi duran bir kurumdur Cumhuriyet…
O yüzden bir kere daha;
YAŞASIN CUMHURİYET!
Nilay Tuğçe Bostancı / Editör
***
Cumhuriyet'in 100'lerine
KURUMUMUZUN yüzüncü yıldönümü vesilesiyle, burada geçirdiğim zamanın bana kattıklarını ve hissettirdiklerini paylaşmak istiyorum. Burada çalışmak, sadece bir işten çok daha fazlasını ifade ediyor benim için. Cumhuriyet gazetesini her gün, yeni bir şeyler öğrenme fırsatı bulduğum, sürekli gelişim içinde olduğum bir okul gibi görüyorum. Çalışma ortamımızın rahat ve destekleyici olması, öğrenme ve gelişim sürecimi daha da keyifli hale getiriyor. Her bir görev ve proje, yeni bilgiler edinmeme ve becerilerimi artırmama olanak tanıyor. Bu da işime olan bağlılığımı ve buradaki mutluluğumu pekiştiriyor. Rahat çalışma ortamını sağlamaları ve yansıttıkları değerli tecrübeleri nedeniyle yayın koordinatörü Ercan Erdal’a, haber müdürü Can Uğur’a ve değerli şefim Nilay Küçük’e teşekkür ediyorum. Kurumumuzun sağladığı bu değerli ortam, benim kişisel ve profesyonel olarak büyümem için mükemmel bir zemin sağladı ve sağlamaya da devam ediyor. Burada geçirdiğim her gün, bana iş hayatımda ve kişisel gelişimimde olumlu yönde katkıda bulunuyor. Yüzüncü yılımızda, kurumumuzun geçmiş başarılarını kutlarken geleceğe dair umut ve heyecanımızın da sürmesini diliyorum. Teşekkürler.
Furkan Albayrak, Portal, Editör
***
Cumhuriyet 100 yaşında!
CUMHURİYET merakla, aşkla ve heyecanla başladığım bir bölümü mesleğe döktüğüm kurumdur. Üniversitedeyken başladı aslında benim maceram. Bölüme başlamadan önce bile “Gazeteci olup ne yapacaksın?”, “Bu ülkede o meslek yapılmaz” denildi bana. Ben hayallerimin peşinden koşmak istedim. Hayallerimden bir tanesi de Cumhuriyet gazetesinde çalışmaktı. Şimdi tam olarak o yerdeyim. Hayallerime kavuştuğum yerdeyim. Bugün 100 yaşına giren bu büyük çınarda iki yıldır çalışmaktan gurur duyuyorum. Her zaman bu gururu yaşayacağım.
Cumhuriyet aslında bir okul gibidir. Yaşınız kaç olursa olsun buraya gelen kişi her zaman bir şeyler öğrenerek gider. Ben de buraya stajyer olarak başladım. Kapısından girerken nasıl heyecanlandığımı dün gibi hatırlıyorum. Cumhuriyet bir aile gibidir. Ve arkanda birçok kişinin olduğunu bilirsin aslında. Kapısından girerken heyecanlandım evet ama birçok el bana yardımcı oldu.
Gazetenin odalarını dolaşırken hâlâ bazen tüylerim diken diken olur. 100 yıllık bir kurum olduğunu bilerek o odaları dolaşmak tarif edilemez bir duygu.
Haberciliği, neyin doğru ya da yanlış olduğunu, korkmamam gerektiğini ben burada öğrendim. Meslek hayatımın dışında kendi sosyal hayatıma da yansıdı bu durum. Daha özgür, korkmayan, her şeyi aslında istersem başarabileceğimi öğrendim. Şimdi siz okuyucular, 100 yıllık bir gazetenin sayfalarını çeviriyorsunuz ve biz emekçiler sizlere haberi en doğru ve açık şekilde aktarmaya devam edeceğiz. Arkamızda bir ordunun olduğunu bilerek… Cumhuriyet sizler ve bizler olmaya devam ettikçe büyüyecek.
Cumhuriyet gazetesinin 200. yılını göremeyeceğim ama 100. yılında sizlere bunları yazmaktan çok mutluyum.
YAŞASIN CUMHURİYET!
Kader Çukay, Portal, Editör
***
Bir asırlık çınar...
7 MAYIS 1924 tarihinden 2024 yılına kadar uzanan asırlık bir çınar… Yol aldığı her an tüm karanlığa ışık tutmayı ilke edinmiş, bıkmadan usanmadan her bir yol aydınlık oluncaya kadar ilerlemeyi hedefleyen Cumhuriyet gazetesi 100. yılına ayak basmak üzere. İnsanlığın oluşumundan bu yana her zaman sorunlar çıktı, çözümler üretildi. Bu çözümler ise insanların sesi olmak, onların derdini duyurabilmek için üretildi. Boynumuzun borcu olan; yurttaşın sesini duyurabilmek, derdine ortak olmak, oradaki karanlığa bir ışık uzatabilmek ayakta kalmayı sağlıyor. 100 yılı geride bırakan Cumhuriyet’in ayakta kalmasını sağlayan şeyin bu borç olmasını bilmek mutluluğumun en üstünde yer alıyor. Meşakkatli, zorlu ve sıra dışı geçen her bir günde kuruluş amacını 100 yıl sonra yeniden başarmayı amaçlayan Cumhuriyet’in yıllar sonra da bunu yapmaya devam edecek oluşu içimin ferah olmasını sağlayan temel şey. Mustafa Kemal Atatürk’ün bundan yıllar önce “cumhuriyet düşmanlarına ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkarma” fikriyle meydana gelen Cumhuriyet’te her zaman bu gayeye ulaşmak için çabalanıyor. Cumhuriyet’in gerçeği, bilinmeyeni en net şekilde ulaştırabilmek için harcadığı bu 100 yıl ise her bir yazar, okuyucu ve en temelinde bir yurttaş olarak benim de gururum oldu.
Melisa Didin, Portal, Editör
***
Bir okul, aile ve yuva
İSTANBUL Üniversitesi’ne adım attığım ilk günden beri beni saran gazetecilik heyecanının ve deneyimlerimin yolumu Cumhuriyet ile kesiştirmesi benim için çok büyük bir şanstı. İlk günden bu yana aynı heyecanı gazetemize geldiğim her sabah yaşadım. Cumhuriyet gazetesinde sosyal medya uzmanı olarak çalışmak benim için sadece bir işten ibaret değil. Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde önemli bir rol üstlenen gazetemizin 100. yılında bu mirası yaşatmaya devam etmek benim için bir gurur. Dijital dünyada Cumhuriyet’in sesini yükselterek milyonlarca insana dokunma heyecanı beni her gün daha da motive ediyor.
Bazen zorlu anlar yaşasak da her bir zorlukla birlikte gelen öğrenme ve büyüme fırsatı beni güçlendiriyor ve geleceğe daha da kararlı bir şekilde bakmamı sağlıyor. Bizim için bir okul, aile ve yuva olan Cumhuriyet iyi ki var.
Ekim Deniz Genç Karakullukçu, Sosyal Medya Uzmanı
***
Asla eskimeyen bir gazete
BÖYLE bir ailenin parçası olduğum için çok mutlu ve gururluyum. Burasının bir okul olduğunu hep duyardım, tecrübe ettikçe emin oldum. Burada yetişiyor olmanın ayrıcalığını hissedebiliyorum. Yanlış yapmaktan korkmadan hareket edebilmek büyük özgürlük.
Cumhuriyet geçtiğimiz yüzyılda önemli olaylara tanık olmuştur ve bunların hepsinde halkın sesi olmaya devam etmiştir. Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’nin dediği gibi; Cumhuriyet, ne hükümet ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Benim için Cumhuriyet, özgür, korkusuz ve daima Atatürk ilke ve inkılaplarının izinden giden yediden yetmişe herkese hitap edebilen inandığı şeylerin peşini asla bırakmayandır. Asla eskimeyen bir gazete olmasını temenni ediyor nice yüzyıllar diliyorum.
Ufuk Sepetçi, Cumhuriyet TV, Kameraman
***
Kapısından ilk girdiğim günkü heyecanla...
TÜRKİYE Cumhuriyeti ile yaşıt Cumhuriyet gazetesi… Gazeteciliğe ilgi duyan, haberci olmak isteyen her gencin geçmişten günümüze hayalini süsleyen köklü kurum. Büyük önder Atatürk’ün öncülüğü ile duayen gazeteci Yunus Nadi tarafından kurulmuş, isminde yine Atatürk’ün büyük eseri Cumhuriyeti taşıyan yer. Birçok büyük gazetecinin büyük emekleri -gerektiği zaman canını bile feda etmek gibi-, okurlarının gazeteyi sahiplenmesi sayesinde yakında 100. yılını dolduracak. Gazeteci olmayı ilk aklıma koyduğumda bir gün çalışmak istemiştim burada. Şans o ki henüz çok genç yaşta burada birçok deneyim kazanma şansı elde ettim. Ailemin de sıkı okuru olduğu Cumhuriyet gazetesinin yalnızca okuru değil, bir parçasıydım artık. Henüz üstünden çok geçmemiş olan bu deneyimim devam etmekte. Doğru, ilkeli, dürüst ve cesur haberciliği buradaki meslek büyüklerimden ve ekip arkadaşlarımdan öğrenmenin tatlı mutluluğu yayılıyor tüm ruhuma. Benle yaşıt, benden büyük tüm ekip arkadaşlarım, farklı birimlerde görev alan meslektaşlarım ve dostlarım çıktığım yolda daha emin adımlarla yürümemi sağlıyor ve yaptığım işten emin olmamın farkındalığını katıyor bana.
Kapısından heyecanla girdiğim ilk gün “Acaba alacaklar mı beni” endişesiyle çıktım. Beşinci ayımı dolduracağım yakında. Başladığım günden bugüne kısa bir zaman geçse de eşsiz tecrübeler kazandığım, yazılı ve görüntülü haberi kavramaya başladığım; işyerinden ziyade bana okul olan yer. Üniversite hocalarımdan biri “Cumhuriyet okul gibidir” demişti. Gün geçtikçe anlıyorum ne demek istediğini. Genç yaşta burada tecrübe edinmek, bu ekosistemin bir parçası olmak paha biçilemez bir deneyim.
Bizden önceki ustaların kalemlerini ustaca kullandığı yerde bulunmanın tarifi eşsiz. Cumhuriyet gazetesi benim için hayatım boyunca unutamayacağım bir sevinç, tecrübe ve insanlar olarak kalacak. Biz ve bizden sonraki kuşakların aynı disiplin, aynı etik ve dürüstlük ile eğitilmesi dileğiyle…
Erdem Öktem, Cumhuriyet TV, Muhabir
***
‘Bayrağı taşımanın sorumluluğu’
BU önemli tarihe bir Cumhuriyet emekçisi olarak tanıklık etmek mutluluk ve gurur verici. Cumhuriyet gazetesi gibi köklü bir tarihe sahip, Atatürk ilke ve inkılaplarını kırmızı çizgi olarak benimsemiş ve tam 100 yıldır bu şiar ile varoluşunu sürdüren bir medya kuruluşunun mensubu olmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşını kutlarken eşzamanlı olarak gazetemizin de 100. yaşına şahitlik etmek, bu önemli tanıklığı bu denli genç bir yaşta yapıyor olmak bana büyük bir şans gibi geliyor.
Dahil olduğum ilk günden bu yana bu büyük ve köklü ailenin bir parçası olmaktan dolayı gurur duyuyorum. İyi ve kötü tüm anları paylaştığım, birlikte heyecan, hüzün ve sevinç duygularını yaşadığım tüm çalışma arkadaşlarıma, basın mensuplarının her geçen gün artan bir baskıyla sindirilmeye çalışıldığı bu dönemde verdikleri emek ve mücadelenin ne kadar saygıdeğer olduğunu ve onlarla birlikte bu mücadeleyi omuz omuza sürdürmenin benim için büyük bir güç olduğunu söylemek isterim.
Cumhuriyet gazetesi ile büyümek, 100 yıllık Cumhuriyet arşiviyle, gazetecilik mesleğine yıllarını adamış birbirinden kıymetli isimler, yazarlar ve meslek insanlarıyla bağ ve iletişim kurmak, onlardan beslenmek ve öğrenmek demek. Ben Cumhuriyet gazetesi ile büyümekten, öğrenmekten ve bu büyük ailenin bir parçası olmaktan çok memnunum.
Cumhuriyet emekçisi olmak, geçmişten bu yana her daim doğru ve gerçeklerin yanında olan, gazetecilik mesleğini korkusuzca icra eden, sırf bu sebepten bedeller ödeyen, suçlanan, hapsedilen hatta hayatına kastedilen onlarca isimden devralınan bayrağın hakkıyla taşınmasının büyük sorumluluğunu hissetmek ve bu görevi yerine getirebilmek için çok çalışmak demek.
Devraldığımız gelenek ve sorumluluğun bilinciyle, geçmişle gönül bağımızı kaybetmeden, Cumhuriyet Devrimlerini korumayı ve ileri götürmeyi, Cumhuriyet gazetesinin ilk günden bu yana değişmeyen ilkeleri çerçevesinde karanlıkla, gericilikle ve Cumhuriyet düşmanlarıyla mücadele etmeyi biricik görev biliyor, bir Cumhuriyetçi olarak dün olduğu gibi bugün de hiçbir tehdit ve yıldırmaya boyun eğmeyeceğimizi söylüyoruz. Devraldığımız bayrağın ışığında en güç durumda bile burada olmayı sürdüreceğiz. 100 yıldır var olan Cumhuriyet gazetesi tıpkı Cumhuriyet gibi varoluşunu sürdürecek. Türk medyasının çınarı Cumhuriyet gazetesinin yeni yaşı kutlu olsun.
İrem Karataş, Cumhuriyet TV, Muhabir
***
Cumhuriyet yaşamaya devam edecek
BASIN camiasına 1997 yılında başlamış uzun süre TV sektöründe çalışmış biri olarak yazılı basınımızın köklü gazetesi Cumhuriyet gazetesinin sosyal medya, Cumhuriyet TV’de çalışma ayrıcalığını yaşamak büyük bir gurur. Önümüzdeki günlerde yüzüncü yılına girmekte olan Cumhuriyet gazetesine katkıda bulunmaktan büyük onur duymaktayım. Gazetemiz geçmişte yapmış olduğu haberlerle toplumumuzu aydınlatmış, doğru ve ilkeli haber anlayışı ile okurunu bilgilendirmiş ve yanında olmuştur. Cumhuriyet, gelecekte de aynı ilkeli duruşuyla okurlarıyla buluşmaya ve Cumhuriyet değerleriyle var oldukça yaşamaya devam edecektir.
İbrahim Taran, Cumhuriyet TV, Kameraman
***
Eşsiz Cumhuriyet
TÜRKİYE'DE yeni kurulan rejim Kurtuluş Savaşı’nın yorgunluğunu üzerinden atamadan siyasi, ekonomik, toplumsal vb. birçok alanda savaşıma yelken açmıştı. 29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyet, ülkedeki geleneksel yapıyı tarih sayfalarına gönderirken yaşanması istenen toplumsal değişiklikler beklenen düzeyde ve hızda olmuyordu. İstanbul basınında hilafet propagandası yapılıyor; Cumhuriyet aleyhine açık açık saldırılıyordu. İşte bu tarihlerde, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün rejimle birlikte kök salması için bizzat kendisinin ismini verdiği Cumhuriyet gazetesi, kurucusu Yunus Nadi (Abalıoğlu) tarafından 7 Mayıs 1924 tarihinde ilk sayısıyla yayın yaşamına giriyordu. Gazetenin üzerine yüklenen misyon ağırdı; Cumhuriyet yapılacak köklü reformları yurttaşlara aktarmayı görev edinmişti. Böylece, Atatürk öncülüğündeki başta Cumhuriyet Devrimleri olmak üzere birçok reformu manşetine taşıyor, Aydınlanmanın meşalesini yakıyordu.
Gazete bu misyonuyla ilkeli haberciliği, nesnel gerçekçiliği, tarafsız gazetecilik anlayışıyla güçlü bir Cumhuriyet kurumu oluyordu. Ama Cumhuriyet bir yanıyla taraf olmayı da “ilk” görevi biliyordu. Cumhuriyet Atatürk Devrimlerinden, Cumhuriyetten, Aydınlanmadan, laiklikten, cinsiyet eşitliğinden, bağımsızlıktan yana taraf oldu.
Yüz yıldır her türlü sindirme ve baskılara rağmen Cumhuriyet’in sesini hiçbir iktidar-hükümet kısamadı, kısması da söz konusu olmayacaktır. İsmi Cumhuriyet ile de özdeşleşen büyük “filozof”umuz İlhan Selçuk’un deyişiyle, “Bugünkü Cumhuriyet çalışanları bu tarihin mirasını üstlenmişlerdir... Cumhuriyet yalnız Türkiye’de değil, dünya ölçeğinde, bir eşi daha bulunamayacak bir tarihçeye sahiptir...”
Bu bilinçle görev yaptığım Cumhuriyet gazetesinin yüzüncü yılında gazetenin bir emekçisi olmanın verdiği haklı kıvancı yaşıyorken 17 Mart 2024 tarihinde kaybettiğimiz, değerli aydınımız Ali Sirmen’i bugün aramızda görememenin acısını taşıyorum.
Halk önderi Atatürk’ün gazetesi Cumhuriyet’in 100. yılı kutlu olsun.
Emin Şener, Düzeltme Servisi
***
Bu gazetede çalışmak büyük bir onur
Bununla birlikte sergiler, söyleşiler, belgeseller, kitap vb. yazanlar, gazetecilerimizle çalışmalarımız, tüm bu çalışmaları gerçekleştirirken 100 yıllık dev bir arşivden faydalanıyor olmak benim için büyük gurur. Değişen dönem ve şartlara inat günümüze kadar bozulmadan gelen arşivi ve arşivde bulunan tüm bilgi ve belgelerin muhafazası için gösterilen özen, her yaz dönemi gelen stajyerlerimize aktardığımız tecrübelerimiz gerçekten etkileyici. Cumhuriyet gazetesi bünyesinde yaklaşık beş yıldır bulunmak, her seferinde aynı özveri ile ilerlemek beni onurlandırıyor ve gururlandırıyor.
Eda Kasa, Arşiv
***
Cumhuriyet demek...
Cumhuriyet demek Türkçe demek. Yüzüncü yılda Cumhuriyet için, Türkçe için Düzeltme Servisinde işbaşında olmak demek. Emeğin, emekçinin, gazetecinin değersiz görüldüğü günümüzde gururla “Basın emekçisiyim” demek. Bütün zorluklara karşın Cumhuriyet’in felsefesini ve geleneğini sürdürebilme gücü demek. Tam zamanında “tehlikenin farkında olmak” ve kamuyu bu tehlikeye karşı uyarmak demek. Buna rağmen önlenmemiş olsa bile direnmek, susmamak, gerçekleri haykırmak demek. Gericiliğe karşı bir an olsun yılmadan mücadele demek. Aydınlanma, laiklik, devrim, Türkiye demek... Ve tabii Cumhuriyet, Atatürk demek, Cumhuriyet demek!
Ali Eren, Düzeltme Servisi
***
Türkçenin koruyucusu
BUGÜN, 7 Mayıs 1924 tarihinde yayın yaşamına başlayan, dünyanın en köklü ve saygın basın kuruluşlarından olan Cumhuriyet gazetesinin 100. yılını kutluyoruz. Dilin doğru kullanımı, kültürel mirasımızı korumak ve dilin zenginliğini, ruhunu, hafızasını sürdürmek açısından oldukça önemlidir. Gazetemiz de tarihi boyunca “ses bayrağı”mız Türkçenin, daimi koruyucusu ve yücelticisi olmuştur. Düzeltme Servisi olarak aslında bize yüklenen bu sorumluluğun bilincindeyiz. Benim Cumhuriyet’im; başta düzeltmenlerden Refik Durbaş, Kemal Özer, Doğan Hızlan olmak üzere, Oktay Akbal, Melih Cevdet Anday, Samim Kocagöz, Adalet Ağaoğlu, Fakir Baykurt gibi pek çok kıymetli şair ve yazarın iz bıraktığı bir gazete olmuş, düşün dünyamızda da yepyeni ufuklar açmıştır. Ben de üzerine düşenin farkında bir Cumhuriyet emekçisi olarak usta gazetecilerin izindeyim. İlkeli duruşundan asla taviz vermeyen gazetemiz Cumhuriyet’in nice yıllarına...
Perihan Avşar, Düzeltme Servisi
***
Sen çok yaşa Cumhuriyet
İLERIYE, hep daha ileriye gidebilmek için okumayı, araştırmayı, günün koşullarına göre davranmayı, zorluklardan yılmamayı, mücadele etmeyi, ‘ülkemin iyiliği için üzerime düşeni nasıl en iyi şekilde yaparım?’ diye sormayı, içinde bulunduğu durumu kendisi için en iyi şekilde kullanmayı, daha doğruya, daha iyiye, daha moderne ulaşmak için savaşmak gerektiğini ve bunun bir ömür boyu süreceğini öğrendğim okulum. Yirmi yılına tanık olduğumdan güven ve kendime has bir onur duyduğum türkiyenin tek gazetesi. 100 Yılında sen çok yaşa Cumhuriyet.
Mustafa Çakmak, Cumhuriyet Kitapları
***
Topluma ışık saçan gazete
ATATÜRK ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu, şartlar ne olursa olsun fikir gazetesi olma özelliğini korumuş ve gerektiğinde bedel ödemiş, toplumu ilgilendiren olaylara karşı her zaman duyarlı olan ve çözüm yolları arayan bir gazete. Patronun olmadığı, okur kitlesiyle ayrıcalıklı ve okurunun gerektiğinde hesap sorabildiği bir okul Cumhuriyet. Bir çok aydınlanma bilgesinin çalışmış olduğu , topluma ışık saçtığı böyle bir gazetede 21 yıldır çalışıyor olmak ve 100. yılına şahitlik etmek ayrıcalıklı bir şans…
ÇOK YAŞA CUMHURİYET….
Doğa Şahin, Satış ve Dağıtım
***
Ben küçük, Cumhuriyet çok büyük...
YIL 1990. Haziran ayının ortaları... Lise 1 öğrencisiydim, staj görüşmesi için Cumhuriyet gazetesinden çağrıldım. Babıâli yokuşundan yukarı çıktığımda matbaalardan çıkan sesler, kokular beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Türkocağı Caddesi’nde bulunan Cumhuriyet binasının önüne geldiğimde ise heyecanım daha da yükselmişti. Sağ yanımda tarihi Pembe Konak, tam karşımda 2-3 katlı Cumhuriyet binası... Bahçeden adımımı içeri attığım o günü çok net hatırlıyorum ama yaşadığım duygunun ne olduğunu tarif etmekte zorlanıyorum. Nihayetinde ben küçüktüm, Cumhuriyet ise çok büyük...
Dizgi Servisi’ne girdiğimde önce klavyeden tıkır tıkır gelen sesleri duymuştum, sonra beni görünce hoş geldin diyen tebessüm eden yüzleri... Tam bir İstanbul beyefendisi diyebileceğim Basri Babamla o gün tanıştım. Bana istediğim gün gelip başlayabileceğimi söyledi. Ben de okulların açılmasını beklemeden bir an önce çalışmak istediğimi söyledim. Aramızdaki baba-kız ilişkisinin temellerini o günden sonra atmaya başladık. Yakın zamanda kendisini kaybettik ama ben onun hep kızı, o da benim hep Basri Babam olarak kaldı.
Kısa sürede herkesle tanışıp kaynaştım. İlk geldiğim gün yazı yazarken takip edemediğim, şok içerisinde izlemeye doyamadığım o parmaklar arasına ben de dahil olmuştum. Teknolojinin ileri boyutta olmadığı, internetin ve cep telefonlarının bulunmadığı o dönemlerde masaüstünde yazılar birikiyor birikiyor sürekli bir el alıp yazıp diziyordu. İşleyiş çok sakin ama hızlı bir şekilde ilerliyordu. İlk günkü ürkekliğimi kısa zamanda işini, gazetesini, arkadaşlarını çok seven bir ruh halinde terk etmem çok zor olmadı. O zaman gazete sayfaları şimdiki gibi bilgisayarlarda yapılmıyordu. Pikaj servisimiz vardı. Banyo makinelerinden mumlu kâğıtlara çıkan yazılar içeride şekil verilerek sayfalar yapılıyordu. O yapılan sayfalardan filmler alınıp matbaaya o filmlerle gidiliyordu. Şimdi düşünüyorum da cidden çok zahmetli, emek değeri yüksek olan bir iş gazetecilik.
Nadir Nadi, Berin Nadi, İlhan Selçuk’la aynı koridorlarda hava solumaya, çalışmaya başlamıştım. Tarih kokuyordu resmen Cağaloğlu binamız. 7 Mayıs’larda gazete binasının bahçesinde açık büfeler kurulur, bizi seven okuyucularımız gelir, sohbetler edilir, eğlenceli vakitler geçirilir sonra tekrar yukarı çıkıp işimizin başına geçerdik. Farklı bir atmosfer, çok içten sohbetler, gelenler gidenler... Bambaşka geçerdi 7 Mayıs’larımız.
Her şey çok güzel gidiyordu, liseden mezun olmuş, üniversiteyi kazanmış, bu arada gazetede kadrom dahi yapılmıştı, daha ne isteyebilirdim ki... Ta ki 24 Ocak 1993 gününe dek. O soğuk karlı pazar günü öğlen saatlerinde Uğur Mumcu’nun evinin önünde bombalı saldırıya uğradığı haberi gelene dek. Bir karanlık bulut çöktü o gün hepimizin üzerine. Bildiklerini yazdıkça, konuştukça susturuluyorsun hem de alçakça. Ertesi gün 1. sayfa manşetimiz “Susturamazlar!” başlığıyla çıktı. Bu olay sadece bizi değil, herkesi derinden üzdü. Aylarca gazetemizin bahçesi okuyucularımızla doldu taştı. Bu zor günlerde bizi yalnız bırakmadılar. Arkasından Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı hain saldırılar sonucunda hayatlarını kaybettiler.
Yıllar yılları kovaladı. Teknoloji ilerledi, internet girdi hayatımıza.. Cumhuriyet Kitapları’nda sayfa tasarımcısı olarak görevime devam ediyordum. 2005 yılında koskoca tarihimizi arkada bırakıp Şişli’deki merkez binamıza geçiş yaptık. Bu arada da olaylar, aksilikler peşimizi bırakmıyordu. İlhan Selçuk, Türkan Saylan gözaltına alınıyor, kötü günler birbiri ardınca geliyordu. 1 yıl arayla önce Türkan Saylan’ı, sonra İlhan Selçuk’u kaybettik. İlhan Selçuk bizim İlhan Abimizdi. Bir insan hep mi tebessüm ederdi, her şeye ve her şeye rağmen... Öyle güzel bir insandı ki... Ama yaşadıklarını daha fazla kaldıramadı o yorgun vücudu...
Cumhuriyet Kitapları’nda hafta sonları fuarlara giderdik. Oranın atmosferini anlatmama zaten gerek yok. Kitaplarını hazırladığım ve kendisine hayran olduğum Uygarlık Tarihi gibi bir başyapıtın sahibi olan Server Tanilli Hocamızla orada tanıştım. O tekerlekli sandalyesiyle fuara gelir saatlerce uzayan okuyucu kitlesiyle imza günleri yapardı sohbetler eşliğinde. O dönemlerde Sevgili Mustafa Balbay’ın içeride tutukluluğu devam ediyordu. Cezaevinden el yazısıyla gönderdiği kitapları hazırlayıp fuarlarda okuyucularıyla buluşturmak bizim için çok büyük bir sorumluluktu. Okuyucularımız fuarlarda da bizi yalnız bırakmadılar. Çok kalabalık bir kitleye hitap ediyorduk ve günün sonunda mutlu bir şekilde fuar alanından ayrılıyorduk.
Gazetenin Sayfa Yapım Servisi’nde sorumlu şef olarak görevime halen devam etmekteyim. Yılların yorgunluğu, günün yorgunluğu demeden gerçekten iyi bir gazete çıkarabilmek adına ben ve çalışma arkadaşlarım işimizi severek yapıyoruz.
Bu kadar yıl içerisinde benim çalışma hayatımda arkadaş, dost listemde kabarık elbette. Kaybedip de yitirdiklerimiz, işini bırakıp da gidenlerimiz. Ama şunu biliyorum ki Cumhuriyet havasını soluyan herkesle bir gün bir yerde muhakkak buluşuyorsun, görüşüyorsun. Cumhuriyet öncelikle bir okul, sonra aile çatısı... Tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki işiniz ne kadar zor olursa olsun, eğer severek yapıyorsanız ve uyumlu, sevdiğiniz çalışma arkadaşlarınız, dostlarınız varsa günün sonunda yorgun ama mutlu ayrılıyorsunuz gazeteden.
Ben büyüdüm evet, Cumhuriyet daha da büyüdü ve artık 100 yaşında... Ama yaşlı değil yorgun değil... Kirletmeye, karalamaya çalışanlara rağmen genç çalışanlarıyla birlikte her şeye rağmen dimdik ayakta. Nice nice güzel yıllarımız olsun siz değerli okuyucularımızla birlikte...
“Sen çok yaşa Cumhuriyet!..”
Serpil Ünay, Sayfa Yapım
***
'Tarifsiz bir onur!'
7 MAYIS 1924’te yayın yaşamına başlayan Türkiye’nin en köklü gazetesi Cumhuriyet’in, bugün 100. yılını kutluyoruz.
Adını ve gücünü isim babası, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile laik Cumhuriyetten alan, Atatürk’ün Cumhuriyet adıyla bu gazeteyi kurma görevini, Milli Mücadele’de her zaman yanında yer alan Yunus Nadi’ye verdiği Cumhuriyet gazetesinde 21 yılı aşkın bir süredir çalışmaktan ve 100. yılında da bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
21. yılımı bitirmek üzere olduğum gazetem Cumhuriyet’te çalışmaya 2003 yılında Dizgi Servisi’nde başladım. Görevime bir dönem “sayfa geçiş” sorumlusu olarak devam ettikten sonra çalışmaya başladığım Sayfa Yapım Servisi’nde görevime devam ediyorum. Son beş yıldır aynı zamanda gazetemizin en uzun soluklu öncü dergisi Cumhuriyet Kitap Eki’nin sayfa tasarımını yapmaktayım. Cumhuriyet gazetesinde çalışmak bir işten çok daha fazlasını ifade ediyor benim için: Tarifsiz bir onur, ömrüm boyunca unutamayacağım bir deneyim!
Biz Cumhuriyet çalışanlarının dediği gibi Cumhuriyet bir okuldur ve biz bu okulun öğrencileri olarak bizden sonraki kuşaklara da bu onurlu bayrağı aynı disiplin, etik anlayış ve sorumluluk duygusuyla aktaracağız.
Sen çok yaşa CUMHURİYET!
Bahadır Aktaş, Sayfa Yapım
***
Kan bağı olmadan aile olmak...
2015 yılından bu yana Cumhuriyet ailesindeyim. Aile diyorum çünkü gerçekten kan bağı olunmadan da aile olunabiliyormuş öğrendim. Ve burada çalışıyor olmak, 100 yıllık bir gazetenin 1. sayfasının tasarımlarında imzamın olması hayatımın her anında gururla anlatacağım bir durum. Kalbime ve yaşamıma bu gururu yüklediğim için mutluyum. Kadınım, anneyim ve Cumhuriyet çalışanıyım. Kadınları artık 3. Sayfa haberlerinde değil 1. sayfada mutlulukla, gururla, yaptıkları işlerle göreceğimiz günler için mücadelemiz devam edecek ve son ana kadar Cumhuriyeti, ismini Atatürk’ün koyduğu gazetemizi yaşatmak için çabalayacağız.
Ece Kurtuluş Dursun, Sayfa Yapım
***
'Ölümsüz ustaların yanında yetişmek'
‘EN sancılı dönemlerinde dahi gazetemde çalışmaktan pişman olduğum bir gün olmadı!’
Her şey nasıl başladı? Hani bildik sorudur! Yanıtı belleğimde dün gibi taze... 25 yıl olmuş gencecik bir stajyer olarak ömrümün yarısını adayacağım Cumhuriyet gazetemize ilk adımımı atalı. Stajyerliğe kabul edildiğim gün 5 yıl görev yapacağım Kültür Servisi’nde mesaiye başlayalı... Daha ilk haftadan sahaya koşturalı...
Deneye yanıla, ağlaya güle her hatadan ders çıkararak, gece gündüz çalışarak, öğrenmeye; emeğin değerini, haberin niteliğini, doğru bir Türkçeyi, o sorumluluk duygusunu özümsemeye; Türkiye’nin ve dünyanın genç yaşlı usta isimleriyle tanışmaya, söyleşiler yapmaya ve çoğuyla yıllar içinde dostluk, kardeşlik geliştirmeye; yitirdiklerimizle ise eksilmeye başlayalı... Kadrosunda gururla yer aldığım çeyrek yüzyılın 10 yılı görev yapacağım Haber Merkezi’nde editörlük ve tüm bu süre zarfında bir yandan aralıksız yazı ve söyleşilerimle yer alacağım, şu an yayın yönetmeni olmaktan da büyük bir gurur duyduğum Cumhuriyet Kitap Eki’nde editörlük ve muhabirlik yapmaya sonra... Özcesi Cumhuriyet gazetecisi olma yolunda kelimeleri kifayetsiz kılacak tüm duyguları, deneyimleri mutfağında yaşamaya, çekirdekten yetişmeye başlayalı dile kolay 25 yıl oldu! Tüm bu yıllar içinde tanık olduğum en sancılı dönemlerinde dahi gazetemde çalışmaktan pişman olduğum bir gün olmadı.
Dahili numaraların benzerliği nedeniyle yanlışlıkla kendisini arayıp çay sipariş ettiğim İlhan abimizin hatamı fark ettiğim an “Sakin ol çocuk” diye paniğime derman olduğu; habire elimde kitaplarla kapısını aşındırdığım ve yazı isteklerimle kimi yıldırdığım Alev abimizin “Sana güveniyorum ve seni anlıyorum kızım” diyerek yüreğime su serptiği; Server hocamızın “Senden başkasına söyleşi vermem” diyerek onurlandırdığı; Ali abimizin “Bunlar nasıl güçlü söyleşiler, deneme gibi” diyerek ve Özdemir abimizin “Takdir etmesem bir kelam etmem, helâl” diyerek yüreklendirdikleri bir Cumhuriyet gazetecisi, evladı olmak ne demek yaz yaz bitmez! Benim Cumhuriyetim budur; gazeteci yazar, aydın, yürekli ölümsüz ustaların yanında yetişmektir. Ulu önderimiz Atatürk’ün izinde, ismini koyduğu gazetemizin 100. yılının 25 yılına gururla emek koymaktır.
Gamze Akdemir, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni
***
Kendi başına bir okul
CUMHURİYET’İN son 17 yılına tanıklık etmek bu ailenin bir parçası olmak benim için paha biçilmez değerde. Çokça dostluk, çokça mücadele, çokça dayanışma... Belki biraz hüzün, biraz da kırgınlıklar var bu 17 yılın içinde. Herşey gelip geçiyor, makamlar gelip geçiyor ama Cumhuriyet’in o insana değer veren, ilkelerinden vazgeçmeyen, eşitlikçi ruhu hep kalıyor. Cumhuriyet bana çok şey kattı. Her ne olursa olsun yılmamayı, karşı durmayı, gerçeğin yanında durmayı bu çatı altında öğrendim. Başım her sıkıştığında el uzatan, sevindiğinde gülüşüne ortak olanlar da bu çatı altındaki dostlarım oldu.
Zor zamanlarda, ezilenin, ötekileştirilenin, işçinin, yoksulun, kadının yanında oldu Cumhuriyet. Hak arayanın, demokrasi, özgürlük, eşitlik isteyenin sesi oldu Cumhuriyet.
Kendi başına bir okul, esen her rüzgâra göre savulmayan 100 yıllık bir çınar Cumhuriyet gazetesi. Daha 100’lerce yıl Türkiye’nin aydınlık geleceğine ışık olman dileğiyle.
Hiç bitmeyen bir okul oldu
İlk kez üniversite yıllarımda, 1995’te adım attım Cumhuriyet gazetesine. Yazı İşleri’nde stajyer olarak… 1996 yılında mezun olur olmaz da bu güzel aileye katıldım. Yazı İşleri’nden Kültür Servisi’ne oradan da Dış Haberler’e uzanan yolculuğumda gerçek anlamda hiç bitmeyen bir okul, aynı zamanda da sıcacık bir yuva oldu benim için Cumhuriyet. Sayfa operatörlerimizden, editörlerimizden, müdürlerimizden, istediğimiz zaman kapılarını çalabildiğimiz değerli yazarlarımızdan, kısacası ellerini üzerimizden hiç çekmeyen meslek büyüklerimizden çok şey öğrendik. En çok da dostluğu, birbirine değer vermeyi ve birlik olmayı… Birlikte ürettik, birlikte güldük, birlikte ağladık, zorluklara karşı hep beraber durduk…
Kurulduğu günden beri Atatürk’ün yolunda ilerleyip, doğru habercilik ve dürüst gazetecilik ilkeleriyle Türk basın tarihine damga vurmuş, her daim halkın yanında yer almış bu köklü gazetede çalışıyor olmanın onurunu taşıyor, öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye devam ediyor, bu sorumluluk ve bilinçle okurlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz.
Adını Atatürk’ün koyduğu, bu ülkenin aydınlık insanlarının gazetesinde, üstelik 100. yılında çalışıyor olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller için çok yaşa Cumhuriyet! Daha nice yüzyıllara…
İlkay Kılınç Akarsu, Dış Haberler
***
Önce ilkeler gelir..
CUMHURİYET gazetesi 100. Yaşını kutlamaya hazırlanırken aklıma takılan soru şuydu: Bir kurumun kalıcı olmasını sağlayan, takipçileri ile müşteri-şatış ilişkisini aşan bir sadakat bağlantısı kurmasını sağlayan sır nedir?
En başta ilkeler geliyor. Bir kurumun var oluş nedeni ve kuruluş nedeni ne kadar güçlü ise kalıcı o kadar mümkün olsa gerek. Cumhuriyet gazetesi, Atatürk ilke ve devrimlerini korumak ve sürdürmek misyonuna sadık kalarak geçirdiği bu 100 yılda Türkiye’nin aydınlık geleceğine ulaşması için öncü kimliğini defalarca kanıtladı.
Ancak ilkeler kendi başına varlıklarını sürdüremezler. Onları kalıcı duruma getirecek olan özveridir. Benim için Cumhuriyet’i anlamlı kılan en önemli sözcük de budur: Özveri. Cumhuriyetin kuşaklar boyu süregelen özveri geleneği hem gazetenin okuyucu kitlesiyle duygusal bir bağ oluşturmasını sağlamış hem de fırtınalı günleri anlatmasını aracı olmuş bir anahtardı.
Zamanları aşan bu gelenek gelecek yüzyılda da Cumhuriyet varlığını ve varlık nedenini anlamlı kalmasını sağlayacak formül olacaktır. Nice yüzyıllara Cumhuriyet.
Deniz Ülkütekin, Pazar Dergi
***
Yüzyılın İzinde
TÜRKİYE’NIN köklü basın kuruluşlarından Cumhuriyet Gazetesi, 7 Mayıs’ta gururla 100. yılını kutluyor. Bu anlamlı dönüm noktasında, gazetenin reklam departmanında görev yapan değerli çalışanlarla birlikte, Cumhuriyet’in 100 yıllık serüvenindeki önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Genel müdürümüz Esra Bozok önderliğinde, Cumhuriyet gazetesinin reklam departmanı, uzun yıllara dayanan deneyimi ve kaliteli hizmet anlayışıyla tanınıyor. Reklam grup koordinatörümüz Sinan Ölçer, reklam koordinatörlerimiz Yavuz Günay, Sinem Alkan ve rezervasyon Koordinatörümüz Nilüfer Şenol ile birlikte, reklam alanında öncü ve yenilikçi projelere imza atıyoruz.
Ayrıca, reklam müdürlerimiz Ayçin Yenitürk, Mine Şekeroğlu, Pınar Korkut, Özgür Akbaba ve grafikerimiz Hazal Dedekoca, Ankara reklam temsilcimiz Zeynep Karataş ve İzmir reklam temsilcimiz Erengül Aksuyek, Cumhuriyet’in değerlerini temsil eden güçlü bir ekibin parçasıdır. Cumhuriyetin reklam alanındaki gücünü daha da ileriye taşıma konusunda kararlılığını ve uzmanlığını kanıtlamıştır.
Cumhuriyet gazetesi, basın tarihimize yön veren önemli bir yapıttır. Kuruluşundan bu yana, özgür ve tarafsız haberciliğiyle Türkiye’nin demokratik değerlerine katkı sağlamış, toplumsal gelişime ışık tutmuştur. Bugün, hâlâ aynı ilkeler doğrultusunda ilerleyen Cumhuriyet, reklam alanında da güvenilir ve etkili bir ortaktır.
Cumhuriyet gazetesinin 100. yılını kutlarken, reklam departmanımızın da bu tarihi mirası ve gelecek vizyonuyla birlikte daha nice başarılı yıllara imza atacağına olan inancımız tamdır. Değerli çalışanlarımızla birlikte, Cumhuriyetin reklam alanındaki gücünü daha da ileriye taşımak için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.
Nilüfer Şenol, Reklam Servisi
***
Nice yüz yıllara Cumhuriyet
MUSTAFA Kemal Atatürk’ün Yunus Nadi’yi yanına çağırarak “Benim Hâkimiyet-i Milliye ve senin Yenigün görevlerini hakkıyla yerine getirdiler. Şimdi İstanbul’da Babıâli’nin göbeğinde Cumhuriyet düşmanlarına ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım adını da Cumhuriyet koyalım” dediği gazetenin 100. yılını kutluyoruz. Cumhuriyet’te çalışmak ayrıcalıktır. Bu gazetenin bir çalışanı olmaktan gurur duyuyorum. Nice yüzyıllara dileklerimle Cumhuriyet sen çok yaşa…
Zülfü Sezer Demirel, İdari sorumlu
***
Topluma öncülük etmiş gazete
YİRMİLİ yaşlarımın sonunda tanıştığım Cumhuriyet’te 19 yılımı bitirmek üzereyim. Bu sene kuruluşumuzun 100. yılı ve bugüne tanıklık etmek sadece Cumhuriyet gazetesini tanımış, özümsemiş, içselleştirmiş ve de Cumhuriyet emekçisi olmuş biri için kelimelerle anlatılmayacak kadar güzel bir duygu… Düşünsenize; ismini kurucu lideriniz Atatürk vermiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisi için şehitler vermiş, kuruluşundan bugüne ülkenin aydınlık yarınlara ulaşması için özgürlüğe, demokrasiye, insan haklarına, adalete emeğe, emekçiye inanmış öncülük etmiş bu değerler uğruna bedel ödemiş bir gazeteden bahsediyorum…
Koridorlarında yürüdüğünde en aşağıdan en yukarıya; üreten, düşünen, konuşan bir kuruluş… Öğrettiği her şey için çok şey borçlu olduğum gazetemin 100. yılını kutluyor olmanın gururunu iliklerime kadar yaşıyorum.
İyi ki Cumhuriyet var, iyi ki buradayım… Nice yüzyıllara hep birlikte.
Yüz yıldır dimdik hayatta
BEN Şenol Buran Cumhuriyet gazetesinde 2005 yılından bu yana çaycılık yapmaktayım. Çalıştığım gazeteyi en az Fenerbahçe’yi sevdiğim kadar seviyorum... Arkadaşlık, sevgi, saygı, dayanışma, hiçbir yerde olmayan aidiyet duygusu… Mevki, mertebe kaygısı, korkusu olmayan bir kurum. O yüzden 100 yıldır dimdik ayakta.. İlhan Selçuk’la beş yıl aynı gazetede çalıştım... Bu her şeyin ötesinde. Harvard’da okumak gibi... Daha nice yüzyıllara Cumhuriyet’le ve Cumhuriyet gazetesi ile...
Şenol Buran
***
İlelebet Cumhuriyet
Kapısından içeri girdiğinizde tarih kokar Cumhuriyet. Herkes bilir sadece gazete değildir Cumhuriyet.
100. yılında Cumhuriyet'in bir yurttaşı ve Cumhuriyet gazetesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok gururluyum. Yaşasın Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyet, yaşasın Atatürk'ün kurdurduğu Cumhuriyet gazetesi... İlelebet Cumhuriyet. Nice nice yüz yıllara Cumhuriyet.
Bu yüce kurumun sorumluluğunun farkındayız. Basın emekçisi olarak Cumhuriyet’in de bekçisi olacağız. Her zaman doğrunun, gerçeğin peşinde olacağız.
Murat Hamzaçebi, Ankara Haber Müdürü
***
‘Herkesin çalışmak istediği yer’
Bir kurumun büyüklüğünü anlatmak için genelde “Herkesin çalışmak isteyeceği yer” gibi sözler söylerler. Ama Cumhuriyet gazetesinde geride bıraktığım az ama öz yıllara bakarsam, buranın büyüklüğünü asla bu sözlerle anlatmam. Çünkü buraya gelen hiç kimse “Herkesin çalışmak isteyeceği yer” demez. Sakın daha sözlerimin başında çalıştığım yeri kötülüyorum sanmayın. Aksine diğer yerlerden farkını anlatmam için bu girişi yapmam gerekiyor. Çünkü Cumhuriyet’te çalışmak için gelenler “herkesin hayali olduğu” için değil, her şeyin başında bu gazetenin tarihi, fikirleri ve ölümsüz yazarları için buraya geliyor. Buraya gelenler Atatürk’ün adını koyduğu; Uğur Mumcu’nun, Yaşar Kemal’in, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Muammer Aksoy’un yazılar yazdığı gazetede olmak için geliyor. Bugünlerde herkes bu değerli isimlerin adının altını boşaltırken; onların isimlerini değil, fikirlerini yaşatmak isteyenler buraya geliyor. Ve buraya gelenler bunun için her şeyini feda ediyor. Karşılık beklemeden günlerini, saatlerini, kimi zaman ceplerindekini buraya adıyorlar. Bunu yaparken de habercilik için, Atatürk’ün ilkelerini yaşatmak için yapıyorlar. Başka yerlerde belki daha iyi imkanlara çalışabilecekken ve daha iyi bir hayat yaşabilecekken; buraya gelenler bu ülkeyi kuran değerleri yaşatmak için burada kalıyor. Kimi buradan ayrıldıktan sonra başka yerde gazetecilik bile yapmak istemiyor, çünkü buradan başka bir yerde savunduğu ilkeleri yaşatamayacağını biliyor. Kimi de herkesten habersiz buraya yıllarını veriyor ama asla sokakta görünce insanların fotoğraf çektirmek isteyeceği “ünlü biri” olmuyor. Ve bunu dert edinmeden her sabah işine geliyor, akşam da otobüsüne binip evine dönüyor. Yani başta söylediğim gibi; herkes Cumhuriyet’in kapısından geçmek istemiyor. Buraya gelen zaten Atatürk’ün yolunda gitmek isteyen ve bu uğurda fedakarlık yapmaya hazır olan insanlar oluyor. Ondan sonra da burası insana her şeyi öğretiyor...
Sarp Sağkal, Ankara Büro, Muhabir
***
Uğur Mumcu’nun gazetesinde çalışmak
“Cumhuriyet Gazetesi, yalnızca bir gazete değildir” ifadesini sık sık duymuşsunuzdur. Ancak benim için bu cümle, daha derin anlamlar içerir. Evimize giren tek gazete olması nedeniyle O’nunla çok küçük yaşlardayken tanıştım. Okuma ve yazmayı, ilköğretim yaşamıma başlamadan çok önce harfli legolarımdan öğrenmiştim. Babam, Cumhuriyet Gazetesi’nde bir reklam metninin ilk cümlesini okumam üzere fark etmişti okumayı öğrendiğimi. Daha sonra eğitim yaşamımın başlarında da yaşıma göre daha anlaşılır ve ağır olmayan yazıları okumama izin verirdi. Sonra babam, şu cümleyi kurmuştu bana: “Cumhuriyet, yalnızca bir gazete değil. Atatürk’ün gazetesi kızım.”
Babam ilkokul mezunu ve Yozgat’ın Şefaatli ilçesinde büyümüş bir Anadolu insanıydı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, O’nu en önemli kurumlardan birine, TCDD’ye memur yapmış; makasçılıktan tren şefliğine yükselme şansı tanımıştı. En sonunda da Ankara’nın başkent olma sürecinde çok önemli bir mekan olan Ankara Gar’dan emekli olmuş, emekli maaşıyla da kızını okutmuştu. Bu nedenle minnettardı hep Atatürk’e ve cumhuriyete. Her gün Cumhuriyet’in sayfalarını da o minnet duygusuyla okurdu. Ortaokula geldiğimde babamın kitaplarını kurcalamak, en güzel hobilerimden biri olmuştu. O kitapların da hikayesi vardı. Her biri Türkiye’nin en karmaşık olduğu dönemlerde sahipleri tarafından trenlerde unutulmuş ya da siyasi içerikli olması nedeniyle trende okunup, başa bela olmasın diye özellikle bırakılmış kitaplardı. Babam da o kitapları tek tek alıp eve getirmişti. O kitaplardan biri de Uğur Mumcu’nun Kürt Dosyası’ydı. Gizli gizli okumuş, çok etkilenmiştim. Sonra diğer kitaplarıyla da lise çağlarında buluşunca “bir gün Uğur Mumcu’nun gazetesinde çalışmaya” karar vermiştim. Gazeteci olmayı hedefime koyarken, en büyük etkenim dünya görüşlerim olmuştu. Dünya görüşlerim oturuyor, şekilleniyordu… Gazi Üniversitesi’nde gazetecilik bölümünü tercih ederken de kafamda tam olarak bu düşünceler vardı. Her gün alıp okuduğum Cumhuriyetler, artık arşivimin bir parçasıydı. Üniversite yıllarımda Ankara Cumhuriyet Okurları ile tanıştım. Cumhuriyet, yalnızca bir gazete olmaktan çıktı ve benim için yaşam biçimine dönüştü. Ancak bir türlü staj yapma şansı bile yakalayamadım. Buna karşın asla küsmeden gazetemi desteklemeye devam ettim. Evrene verdiğim enerjiler, 30 yaşına geldiğimde karşılığını buldu. Artık Cumhuriyet’in sayfalarında Merve Kılıç ismi geçiyor. Yaklaşık 1,5 yıldır gazetemin bünyesinde çalışmaktan ve 100. Yaşını Cumhuriyet’in bir evladı olarak kutlamaktan onur duyuyorum. “Cumhuriyet Gazetesi, yalnızca bir gazete değildir” diyen babamın, bugünleri göremese de beni gökyüzünden gururla izlediğini biliyorum.
Merve Kılıç, Ankara Büro, Muhabir
***
Cumhuriyet, mücadeleye atılmaktır
16 yaşında Atatürkçü Düşünce Derneği ile başlayan "Kemalist Devrim" mücadelesi, 18 yaşında Atatürk'ün kurduğu ve "aydınlanma devrimimizin" kalelerinden Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ndeki eğitimimle devam etti. Mezun olduğumda büyük tarihçi Halil İnalcık'ın sözüyle "Atatürk'ün kültür eri" olarak mücadelemi sürdürmeye and içtim. Mezuniyetimin ardından 1 Mart 2023'te Işık Hoca'mın (Işık Kansu) davetiyle Cumhuriyet gazetesindeki sürecim başladı.
Laik, üniter, çağdaş demokrasi için mücadelemi Cumhuriyet gazetesinin sayfalarından sürdürmenin onurunu, Cumhuriyet'in 100. yılında yaşıyorum. Mücadelede bizlere yol gösteren ve yapıtlarıyla cesaret veren Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve nice dava büyüğümüzün yazdığı Cumhuriyet'te imzamın bulunması doğru yolda ilerlediğimin göstergesi.
Cumhuriyet gazetesi bu özelliklerinin yanında bir okul da aynı zamanda. Alaylı bir genç gazeteci olarak, bu okulda eğitim görmek, hem mesleğe başlamam ve mücadelemi sürdürmem açısından önemli benim için.
Lafın kısası, 16 yaşında başladığım davayı bir adım öteye taşımak için Cumhuriyet gazetesi önemli bir mihenk taşı. Herkes büyük işler yapmak ister ancak bunu başaracak yolda yürümeye cesaret edemez. Genç yaşıma karşın her aldığım kararda cumhuriyetin kalesi olan köklü kurumlarda bulunmaya özen gösterdim, DTCF'de okumak, Cumhuriyet gazetesinde çalışmak gibi... Benim Cumhuriyet'im; Kemalist davanın içinde "Atatürk'ün kültür eri" olarak mücadele etmenin adı, izleneceği yol. Cumhuriyet, var oldukça birçok isim için de bu özelliğini taşıyacaktır.
Aytunç Ürkmez, Ankara Büro, Muhabir
***
Yurttaşların sözcüsü Cumhuriyet
1 asırdır nice usta isimleri bünyesinde barındırmıştır Cumhuriyet Gazetesi... Kapıdan içeri ilk girdiğimde anladım o duyguyu ve sorumluluğu. Tarihinden ve isminden doğan bir ağırlığı vardır Cumhuriyet’in. Hissettiğim zaman olgunlaştım. 1 Asırlık yayın sürecinde nice yaşamları, nice olayları aktarmıştır Cumhuriyet Gazetesi... her birinde kendi ağırlığı, kendi özü vardır. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının bekçisi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidenlerin sözcüsüdür. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Nadir Nadi, Bahriye Üçok ve daha nice ustalarımızın ardından bu gazetede yer almanın haklı gururunu yaşıyorum. Nice yüzyıllara Cumhuriyet.
Emirhan Çoban, Ankara Büro, Muhabir
***
100 yıldır basın hayatının önemli bir parçası
Düşündüğüm zaman otobüslerde, parklarda, çocukluğuma dair birçok anıda karşıma “gazete” olarak Cumhuriyet çıkıyor. Ülkenin tarihiyle yaşıt “Devrimin gazetesi”, ben kendimi bildim bileli insanların güvendiği bir araç. Cumhuriyet; muhabirleri, köşe yazarları, editörleri, şoförleri ve gecesini gündüzüne katarak ter döken emekçileri ile 100 yıldır basın hayatının önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Benim yolumun da fikirlerini okuyarak büyüdüğüm birçok ismin emek verdiği bu gazeteden geçmesi inanılmaz!
Elif Eylül Barut, Ankara Büro, Muhabir
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke