Sezon biterken bazı olaylar dikkatimi çekti. İlki Şampiyonlar Ligi finalindeki Paris Saint Germain-Inter mücadelesi. Maçın yıldızı PSG Teknik Direktörü Luis Enrique idi. Çünkü bu kadro içinde Mbappe olduğu zamanda bile bu kadar başarılı olamamıştı. Doğrusu Fransızlar bu işin reklamını iyi yapıyor. Cumhurbaşkanı Macron dahi yapılan kutlamada etkilenmiş ve siyasi otorite olarak futbolun gücüne teslim olmuştu. PSG, kendi kurduğu kadroyu iyi oynatan Luis Enrique’nin ciddi bir teknik adam olarak ortaya koyduğu gerçekle bu kupayı sonuna kadar hak etti. Almanya’da Inter’le oynanan finaldeki baskılı oyun çok önemliydi. Çünkü Fransızlar son yıllarda PSG ile önemli aşama kaydettiler. Parc des Prince’da yapılan şampiyonluk kutlamaları Fransızların bu konuda futbola verdikleri önemi ve değeri gösterdi. Her ne kadar Paris sokaklarında üzücü olaylar yaşansa da Fransız halkının futbola gösterdiği ilgi dikkat çekti.
Takip ettiğim diğer maçta Samsunspor, Kayserispor karşısında 1-0 gerideyken uzatmalarda bulduğu iki golle Türk futbolunu UEFA Avrupa Ligi’nde temsil etme şansını yakaladı. Bu, çok önemli bir başarı. Doğru stratejiyle, doğru kadro planlamasıyla, düşük bütçelerle neler yapılabileceğinin ispatı. Samsunspor bu bakımdan önemli bir gerçeği ortaya koydu. Tebrik ediyorum.
Galatasaray’ın Osimhen geldikten sonraki çıkışı çok dikkat çekti. Aynı zamanda Okan Buruk’un oyuncu seçimindeki önemi ortaya çıktı. Bakalım Osimhen kalacak mı? Ama asıl sınav bu sene. Artık Türk futbolunun yurt dışındaki sonuçları konuşulmalı.
Beşiktaş’ın basketboldaki yükselişi önemli... Adeta futbol takımına neyi nasıl yapmaları gerektiğini, takım olmanın önemini gösteriyorlar.
Mourinho’nun Fenerbahçe’si ise tam bir fiyasko! Son haftalardaki “umursamaz” hava unutulmayacak bir gerçek. İyi ki Fenerbahçe Beko var. Euroleague şampiyonluğuyla camiayı mutlu etmesini bildiler.
Sonuç: Türk futbolu artık kendine gelmeli ve başarılı teknik direktörlerin elinde eğitime önem vererek gelecek sezona hazır olmalıdır.