Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Adam’la umuda yürüyüş
Ben “Umuda Yürüyüş” diye tanımladığım yürüyüşe, 4 Temmuz’da, 19. gününde katıldım.
O ana kadar harama hiç el uzatmamış, kul hakkı yememiş, kazandığı her kuruşu alnının teriyle hak etmiş, kimseye pusu kurmamış, iftira atmamış, siyasi amaçlarla çok iftiraya uğramış, çok çile çekmişlerin arasından çıkarak gelmesine rağmen zerre kadar intikam duygusu taşımayan Adam’ın, önce yanında sonra birkaç adım arkasında, daha sonra da hızına ayak uyduramadığım için epeyi gerisinde yürüdüm; tuhaf duygular içinde!
Adam, bir mucize yaratır gibi, yetmiş beş yılını bu yaz sonu geride bırakmaya hazırlanan yaşlı ve üzgün yüreğime taptaze umut tohumları ekiyordu. Dört bir yanımda hiçbir terör olayına karışmamış, hiçbir terör liderine sempati duymamış kimselerin çoğunlukta olduğu, Hak, Hukuk ve Adalet için yürüyen güzel insanlar vardı. Hep birlikte güzel günlere inanarak yürürken, bir sinerji yaratıyorduk. Bir iyimserlik ruhu doğuyordu. Çünkü peşine takıldığımız Adam, yerine getirilemeyecek vaatlerle, süslü ve içi boş sözlerle, bağıra çağıra, dağı taşı inleterek takmamıştı bizi peşine... Sükûneti, kararlılığı, iyimserliği ve dürüstlüğü ile kendine bağlamıştı arkasından gelenleri.
Ve Adam, bana çocukken ait olmaktan gurur duyduğum, büyürken ne yazık ki, kendilerini dindar diye tanıtanların fesatlıklarını, doymazlıklarını, yalan ve talanlarını göre göre soğuduğum dinimin kurallarını yeniden hatırlamama vesile oluyordu. Çünkü bana en büyük günahın kibir, gönül kırma, kul hakkı yeme, yalan ve iftira olduğunu öğreten Osmanlı artığı dedelerimle Boşnak ve Çerkez ninelerimin tornasından çıkmıştı sanki, o da!
Kibirsizdi, merhametliydi, nazikti, ilkeli ve dürüsttü. Küfür edenlere de, elleriyle kollarıyla çirkin hareketler yapanlara da tahammül gösteriyordu.
Adam gibi adamdı, kısacası!
Adam gibi adamın ne anlama geldiğini de, yine çocukluğumda, babam bana bir öyküyle anlatmıştı. Oğluna küçükken, ‘sen adam olamazsın’ diyen bir baba varmış. Oğlu büyümüş, büyük adam olmuş, babasına ulakla bir mektup yollamış. Baba, sen bana adam olamazsın, diyordun. Ben Büyük Adam oldum. Şu günü, şu saatte makamıma gel de gözlerinle gör, yazıyormuş mektupta. Baba da oğluna bir mektupla yanıt vermiş. Oğlum, diye yazmış, ben sana büyük adam olamazsın dememiştim, adam olamazsın demiştim. Nitekim olmamışsın işte! Eğer adam olaydın, babanı ayağına çağırmaz, büyük adam olduğun müjdesini kapısına gelir, kendin verirdin!
Adam olmak böyle bir şey ve ben o yüzden, yağmura, sıcağa ve yaşıma hiç aldırmadan, etrafta adam gibi adam bulmanın bir mucizeye dönüştüğü günümüzde, bir Adam bulmuşken hazır, keyifle peşinden yürüdüm!
Yolun açık olsun Güzel Adam!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke